Antik Dönemde Tıp

Makale

İnsanlık tarihinin en eski mesleklerinden olan tababet çeşitli coğrafyalarda farklı şekillerde gelişerek toplumun ihtiyacına cevap vermeye çalışmıştır. Tababetin ne zaman başladığı sorusuna yanıt vermek mümkün değildir. Yeryüzünde vücut acısının koparttığı ilk çığlık, hekim çağıran ilk ses olmuştur, ancak bu sese ne zaman cevap verildiğini bilememekteyiz.

Antik dönem tıbbı üç aşamada incelenebilir:

  1. Mitolojik dönem
  2. Filozof hekimler dönemi
  3. Akılcı (Hippokratik) dönem

İlk insanlar doğayı, hayvanları gözlemleyerek ve bitkileri kullanarak kendilerinin hem hekimi hem de eczacısı oldular. Bin yıllar içinde tedavi metotları, kabile şefleri ve büyücüler elinde toplandı. Önceleri tüm hastalıkların temelinde cinler ve kötü ruhlar vardı, kötü ruhlar ve cinler büyücüler tarafından kovuldu. Daha sonraları hastalıklar doğa olaylarına bağlandı. Bu inanış da insanları totem ve nesnelerin tabulaştırılmasına götürdü. Yazının bulunup yaygınlaşması ile tıbbi bilgiler sosyal hayatın merkezi olan tapınaklarda koruma altına alınmaya başlayınca, büyücülerin yerini rahip hekimler aldı.

MÖ 2. binde Akdeniz havzasında büyük siyasi gelişmeler yaşandı. Hitit ve Mısır uygarlıklarının yıkılması, ticaretin yaygınlaşması, paranın icadı, alfabenin gelişmesi ve Yunanistan’da polis devletlerinin ortaya çıkışı sonucu kültür, doğunun tekelinden çıkarak batıya kaymaya başladı.

Yunan uygarlığı, antik dünyadaki büyüsel-dinsel tıptan laik(akılcı) tıp anlayışına geçişi başardığı için çok önemlidir.

İlk hastaneler ve tıp okulları (Asklepionlar) antik dönemde Yunanistan ve Batı Anadolu’da kurulmuştur. Epidauros’ta başlayan ve Bergama’da gelişen Asklepionlar Knidos, Kos ve İskenderiye tıp okullarının açılması ile en üst düzeye ulaşmıştır.

Asklepionlar adını sağlık tanrısı Asklepios’tan almıştır. Adı ilk kez Homeros’un İlyada’sında geçen Asklepios’un sağlık tanrısı unvanına eriştiği, oğulları ve ardıllarının geliştirdiği Asklepionların ise hem tapınak hem de şifa merkezi olarak geliştiği görülmüştür.

Asklepios, Apollon’un oğlu olarak mitolojiye girmiştir. Annesi ölümlüdür ve tanrıdan yaratılarak, hem tanrı hem insan olarak iki dünya arasında köprü görevi görmüştür. Aslında Homeros çağında bir cerrahın oğlu olan hükümdar Asklepios’un şöhreti yaygınlaşınca mitolojik kimlik aldığı düşünülmektedir. Elinde yılana sarılı asası ile betimlenir. Kızı Hygieia da sağlık ve temizlik tanrısı olarak betimlenir.

Asklepios adına yapılan tapınaklar yani Asklepionlar hem tapınak hem ilk tıp okulu hem de ilk hastanelerdir. Asklepionlar, Batı Anadolu tıbbının en önemli yapılarıdır ve sayıları 300 kadardır.

MÖ 5. yüzyılda Atina’da oluşan salgınların Asklepion açılışına neden olduğu sanılmaktadır. İlk Asklepion Epidauros’ta MÖ 430 yılında açılmıştır. Burada yetişen Asklepiad denen rahip- doktorlar şifa dağıtmaya başladılar.

MÖ 5. yüzyılda Yunanistan’da kültür ve sanat anlamında altın dönem yaşanmış ve laik dönüşüm başlamıştır. Bu dönüşümün o zamanki felsefe okulları ile yakın ilgisi vardır. Sorgulama, sağlıklı kalmak için insan vücuduna değişik bir bakış açısı ve gözlem gelişmiştir. Doğaüstü ve mitolojik olaylara inanmak yerine olaylar arasında sebep sonuç ilişkisi kurulmaya başlanmıştır. Bunun sonucunda, rahiplerin iyileştirme yeteneğinin azlığı fark edilmiş, filozoflar hekimlik yapmaya başlamış, bir ara dönem yaşanmış ve bilimsel tıbbın önü açılmıştır.

Samos’lu Pythagoras matematik bilginidir ve evrenin ve doğanın uyum yasaları doğrultusunda dengede olduğunu vurgulamış, bu görüş her alanda dinsel-büyüsel anlayıştan akılcı anlayışa geçilmeye yol açan gerçek bir düşünce devrimi olarak kabul edilmiştir.

Bu dönemde babası Asklepiad rahibi olan ve Kos Asklepionu’nda yetişen hekim Hippokrates Atina’ya gitmiş, felsefeyle ilgilenmiş orada çalışmış ve Kos’a gelerek kendi tıp okulunu kurmuştur.

Yaptığı en önemli iş tıbbı felsefeden ayırmak olmuştur. Dört temel sıvı tanımlamış (kan, balgam, kara safra ve sarı safra) ve bu dört sıvının dengesinin hastalıklarda bozulduğunu söylemiş, kan alma, kusturma, diyet ve egzersiz gibi yöntemleri tıbba sokmuş ve akılcı laik tıbbı başlatmıştır. Binlerce yıllık geleneği yıkarak hastalık oluşumunda dinsel ve büyüsel öğeleri reddetmiştir.

Bilimsel değilse de akılcı tıbbın temelini atarak, hekimliğe, geçmiş çağlardan farklı bir güven ve saygı kazandırmış ve tıbbın babası ve hekimlik ahlakının sembolü kabul edilmiştir.

Hippokrates’in yazmış olduğu kabul edilen 60 kitabın (Corpus Hippokraticum) aynı inançtaki öğrencileri tarafından MÖ 3. yüzyılda İskenderiye Tıp Okulu’nda kaleme alındığı düşünülmektedir.

İskenderiye de tıp okulunun açılması ile antik dönem tıbbı en üst düzeye ulaşmıştır.

Bergama’daki Asklepion ise günümüzde ayakta kalan en iyi Asklepion’dur ve dünyadaki ilk psikiyatri hastanesi olarak kabul edilmektedir.

 

Dr. Belkıs SINIK

Denizli Tabip Odası, Dr. Ali Özyurt Kültür Sanat ve Edebiyat Kolu