Hemşireler, Dünya Hemşireler Günü’ne bu yıl da sayısız sorunlarla girdi

Haberler

12 Mayıs, tüm Dünya'da "Dünya Hemşireler Günü" olarak kutlanıyor. Hastanelerde, aile sağlığı merkezlerinde, toplum sağlığı merkezlerinde, kısaca sağlık hizmeti üretilen her yerde sağlık alanının önemli bir bileşenini oluşturan hemşireler, Dünya Hemşireler Günü’ne bu yıl da sayısız sorunlarla giriyor.

Yaşamın içinde görevi gereği insana en yakın durmak, en yakınında dururken onun tüm yaşam belirtilerine karşı duyarlı olmak, onları anlamlandırmak, görev, sorumluluk, yetkileri kapsamında gerektiğinde müdahale etmek, uyarmak ve sonucu izlemek, bu nedenle, ilk ve orta eğitimin tüm aşamalarını tamamladıktan sonra lisans düzeyinde iyi bir mesleki eğitimden geçmek ve hemşire diplomasını aldıktan sonra da mesleki gelişimini sürdürmek zorunda olan bir mesleğin üyesidir hemşire.
Bu özellikleri taşıması, bu özelliklerle donatılması ve geliştirilmesi gereken hemşire 2014 yılı itibariyle başkalarının yaşamlarına yakın durmak bir yana kendi mesleki ve özel yaşamına uzak kalmak zorunda bırakıldı, bezdirildi,
sindirilmiş bir insan haline geldi.

Türk Hemşireler Derneği (THD) Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Özdemir, Genel Sekreter Hatice Uçak ve THD Yönetim Kurulu Üyesi Mevlüde Karadağ ile hemşirelerin yaşadığı sorunlar ve talepleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik…

 

Jülide Kaya
HABER MERKEZİ

-Hemşirelik mesleğinde ne gibi sorunlarla karşı karşıyasınız?

Mevlüde Karadağ: Türk Hemşirelik Kanunu 1954 yılında çıktı. Türk Hemşireler Derneği’nin yıllar süren mücadeleleri sonucunda 25 Nisan 2007 yılında kanun bazı maddelerinde değişiklik yapıldı. En önemli iki değişiklik; hemşirelik eğitiminin lisans eğitimine temellendirilmesi ve erkeklerin de hemşirelik yapmasına imkan vererek cinsiyet ayrımcılığının ortadan kalkmasıdır. Dolayısıyla bu iki yenilik bizim için olumlu ve sevindirici oldu. Ancak kanunda bu değişiklikler yapılırken içerisine geçici bir madde eklendi, bu madde “sağlık meslek liselerine beş yıl süreyle öğrenci alınmasına ve mezunlarına da hemşirelik yapma hakkı tanımasıdır”. Bu geçici maddenin eklenme gerekçesi olarak da hemşire sayısının yetersizliği gösteriliyordu. Yasa değişikliğine kadar hemşirelik eğitimi lise-ön lisan ve lisans olmak üzere 3 farklı eğitimden oluşuyordu.

1995 yılında sağlık meslek liselerinin kapatılması için Sağlık Bakanlığı ile YÖK arasında bir anlaşma yapıldı. Türkiye genelindeki tüm sağlık meslek liselerinin hemşirelik bölümlerinin hepsi kapatıldı. Onların yerine iki yıllık ön lisans eğitimi veren Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulları açıldı. Lise eğitiminden sonra iki yıllık eğitim veren bu ön lisans eğitimi 2000 yılına kadar devam etti.  2000 yılında Sağlık Bakanlığı bunu tek taraflı olarak fes etti ve sağlık meslek liselerini tekrar açılmasına, ya da hemşirelik programlarına öğrenci alınmasına başlandı.

Özetlersek birincisi lise düzeyinde Sağlık Meslek Lisesi, liseden sonra iki yıllık ön lisans düzeyinde eğitim alan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan mezun olanlar ve liseden sonra dört yıllık lisans düzeyinde eğitim alan Hemşirelik Yüksekokulu ve ya Sağlık Yüksekokulları Hemşirelik Bölümünden mezun olan hemşireler. Bu farklı eğitimlerden mezun olan hemşirelerin hepsi alanda hemşire olarak aynı işi yapıyordu. Sadece özlük haklarında küçük farklılıklar oluyordu.

2007 yılında kanunda değişikliğine eklenen geçici maddede belirtildiği gibi Sağlık Meslek Lisesi düzeyinde eğitimin biteceği düşüncesiyle seviniyorduk ancak 2012 yılında bir sürprizle karşılaştık. Sağlık meslek liselerinin hemşirelik bölümüne öğrenci alınmasına devam edilmesi kararı alındı. Ayrıca 6354 sayılı yasa ile özel sağlık meslek liselerinin açılmasına da olanak sağlandı.  Bu özel sağlık liseleri biliyorsunuz ücretli, ücretli olunca da 15 bin TL gibi büyük paralarla öğrenci alınmaya başladı. Bu bir kazanç kapısı olarak görüldüğü için meslekle hiçbir ilgisi olmayan insanlar tarafından yetersiz eğitimci kadrosuyla Özel Sağlık Meslek Lisesi açılmasının önü açıldı.

Tabi ki bu karara tepkiler çok fazla oldu. Ayrıca yapılan değerlendirmeler sonrasında kontrolsüz bir biçimde sağlık meslek lisesinin açılmasıyla gelecekte Sağlık Bakanlığı’nın ihtiyacından daha fazla sayıda hemşire yetişeceği ve hemşirelerin işsiz kalabileceği fark edildi ve Sağlık Bakanlığı 2014 yılından itibaren bu liselere kayıtlı öğrencilerin yardımcı hemşire olarak mezun olacağını açıkladı. Yani yeni bir meslek tanımı “ Hemşire yardımcısı” geldi.

Biz çocukların hemşirelik gibi zor bir mesleği yapmalarını istemiyoruz. Çünkü bu okullarda eğitim alanlar 14-15 yaşında fiziksel cinsel ve psikososyal gelişimin tamamlamamış adölesan yani ergenlik dönemindeki çocuklardır. Adölesan yaştaki insanların sağlık hizmeti gibi çok ağır bir yükle karşı karşıya gelmesini istemiyoruz çünkü o hizmeti verecek olan kişi henüz çocuk, hem duygusal hem fiziksel olarak gelişimini tamamlamamış olan bir kişi ve genellikle 18 yaşını doldurmadan, yani rüştünü ispat etmeden mezun oluyorlar. Genç yaşta, çocuk yaştaki bir kişiye ağır bir iş olan sağlık bakım sorumluluğunun verilmesini istemiyoruz.

-Son dönem sağlık politikalarının mesleğinize yansımaları nasıl oldu?

Çiğdem Özdemir: Son dönem uygulanan sağlık politikalarıyla, kamu hastaneler birliğinin yapılanmasına bakıldığında hastanelerde başhemşireliklerin kaldırıldığını görüyoruz. Hemşirelik hizmetleri artık bakım hizmetleri müdürlüğünün altında planlanıp yürütülüyor ve aynı zamanda bu birim çeşitli sağlık disiplinlerinin yönetiminden de sorumlu. Şimdilik bakım hizmetleri müdürlüğüne çoğunlukla hemşireler atanmışsa da dört yıllık lisans mezunu herhangi bir disiplin bu göreve getirilebilir. Profesyonel bir mesleğin en önemli özelliklerinden biri kendi kendini yönetmesi, kendisiyle ilgili kararlar alabilmesidir. Ancak bu şekilde güçlü olabilir ve gelişebilir. Bakım hizmetleri müdürlükleri ile bu güç hemşirelerin elinden alınmıştır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde de benzer birim mevcut, sağlık ocakları ile birlikte görevi toplum sağlığını korumak ve geliştirmek olan, birinci basamak sağlık hizmetlerinde önemli bir yeri olan, halk sağlığı hemşireliği tamamen ortadan kaldırılmıştır. Aile hekimliği sistemi ile birlikte sağlık elemanı olarak isimlendirilen, hemşire dışında acil tıp teknisyeni, ebe, laborant, yaşlı bakım elemanında çalıştırılabildiği,  fonksiyonun ne olduğu belli olmayan bir alan oluşturulmuştur. Açılması planlanan sağlık kampüslerinde sağlık çalışanlarının özellikle hemşirelerin taşeron sitemle işe alınmasının planlanması ise mesleki standartların, etik ilkelerin, özlük haklarının korunması ve iş güvencesi açısından oldukça tehlikeli bir durumdur. Hemşirelik mesleği isimsizleştirilerek ucuz emek gücüne dönüştürülmektedir.

-Hekim hemşire ilişkileri üzerine neler söyleyebilirsiniz?

Hatice Uçak: İş arkadaşlarımız hekimlerle ilişkimizin; profesyonel boyutlarda, ekip işbirliği içinde olmadığını söyleyebilirim. Aynı ortamda çalışan iş arkadaşı olarak birbirimizi tanımıyoruz.

Sağlık Bakanlığı yöneticileri hekimler, sağlık kurumlarının yöneticileri hekimler biz hemşirelerin hangi şartlar altında çalıştığımızın en yakın tanıkları. Buna rağmen uygulanan sağlık politikaları, kurum politikaları; hemşireyi, hemşireliği güçsüz bağımlı kılmaya ve yok etmeye yönelik… Bugün TTB ile TDB-TEB ile biraya gelmemizin nedeni hemşireliğin yıllardır var olan ve daha da derinleşen sorunlarına benzer sorunları şimdi iş arkadaşlarımızın yaşıyor olması.  Bizleri yeni yeni fark ediyorlar ve yeni yeni anlıyorlar…

Son yıllarda hemşirelik; isimsiz, itibarsız, şiddetin gölgesinde sinen, susan ve fırsatını bulduğu anda meslekten kaçmayı hedefleyen insan gücü haline getirildi. Şiddetten bahsetmişken; şiddet hattımıza gelen başvuruların büyük çoğunluğu hekimlerden gelen şiddetle ilgili maalesef…

-Peki, talepleriniz nelerdir?

Mevlüde Karadağ: Hemşirelik eğitiminin kanunumuzda belirtildiği gibi lisans düzeyinde olmasını istiyoruz.  Hiçbir mesleğin yardımcısı yok neden bizim mesleğimize yardımcı geliyor.  Biz hemşire yardımcılığı istemiyoruz.

Ülkemizde çok kontrolsüz bir şekilde hemşirelik programları açılıyor. Lisans düzeyinde de, alt yapısı iyi olmayan hatta hemşire eğitimcisi olmayan okullarda hemşirelik öğrencisi yetiştirilmeye çalışılıyor. Hemşirelik eğitimi birebir uygulama gerektiren bir eğitimdir ve en az bir öğretim elemanı ile 17 öğrencinin klinikte uygulama yapabilecek şekilde bir sayısal düzenlemenin yapılması gerekiyor. Üniversitelerin Hemşirelik programlarının kontenjan artışlarının ya da öğrenci alımlarının okulun eğitim alt yapısı olanaklarına ve öğretim elemanı donanımına göre yapılmasını talep ediyoruz.

Öncelikle hem eğitimde hem de hastanelerdeki hemşirelik hizmetlerinin yönetiminin hemşireler tarafından yapılmasını istiyoruz, yani hemşireyi hemşirenin eğitmesini ve yönetmesini istiyoruz. Hemşirelik kanunumuz ve yönetmeliklerimiz var bu kanunun ve yönetmeliklerin mutlaka işler hale getirilmesi gerekiyor.

Hatice Uçak; Performans sisteminin kaldırılmasını istiyoruz ve hemşirelik hizmetinin karşılığı olan maaşı almak, aldığımız bu maaşın da emekliliğe yansıtılmasını istiyoruz. Şu anda bir sürü insan artık tükenmiş durumda, emekli olmaya korkuyor çünkü aldığı maaş emeklilik zamanında açlık sınırına kadar düşebiliyor.

Çalışma saatlerimiz uzun ve yorucudur. Bunların uluslararası standartlara çekilmesi gerekiyor. Özlük haklarımızın korunmasını istiyoruz. Bu anlamda çalışma saatleri ve ücretlendirmelerin daha uluslararası standartlara göre yapılması gerekiyor.

Hekimlik ve hemşirelik, aynı amaca hizmet eden, aynı amaç uğruna çok zor şartlar altında çalışan, sağlık hizmetinin birbirini tamamlayan ayrılmaz bir bütünü.

Yıllardır bu bütünün bir yarısı hekimlik ilerlerken diğer yarısı hemşirelik hep geride bırakıldı! Hiçbir zaman yan yana yürüme fırsatı bulamadık. Hekimler ve hemşireler olarak ancak birlikte ilerlediğimizde bir yerlere varabiliriz. Bunu iş arkadaşlarımız hekimlerin artık anlamasını istiyoruz. Aynı ortamda neler yaşadığımızı bilmemiz, birbirimizi anlamayı kolaylaştıracak ve dayanışma içinde dostlukla, barışla çalışmamızı sağlayacaktır.   Teşekkür ederiz.