Müezzinin yaptığını Müezzinoğlu yapar mı?

Başyazı

Türkiye'de sağlık hizmeti sunumunun tarafsızlığına ve hekimliğin mesleki bağımsızlığına yönelik saldırılar tüm dünyada dikkatle izleniyor. Avrupa'dan, Amerika'dan, Avustralya'dan uluslararası hekim ve insan hakları örgütlerinden birbiri ardına açıklamalar geliyor.

Gezi nedeniyle Türkiye'de hekimlere ve tabip odalarına karşı açılan davalar bu ülke için birer kara leke olarak tarihe geçti.

Bunlar yetmezmiş gibi bir de benzer olağan dışı durumlarda yaralanan yurttaşlara hekimlerin bağımsız olarak, insanlık yararına sağlık hizmeti sunmalarını suç haline getiren yasa çıkarıldı.

Türkiye'de hekimlerin ve onların örgütleri TTB ve tabip odalarının tutumu ise çok takdir topladı.

Son olarak Dünya Tabipler Birliği Genel Kurulu'nda ve Avrupa Genç Hekimler Genel Kurulu'nda Türkiye'deki gelişmeler öne çıktı.

Yargıdan Değerli Karar

24 Ekim günü yargıda iyi bir karar alındı. Hatay Tabip Odası'na karşı Sağlık Bakanlığı'nın açtığı davada Hakim davayı reddetti. Mahkemenin sağlık hizmetlerinin niteliğini gözeten ve seçimlerle gelen meslek örgütü yöneticilerinin antidemokratik biçimde görevden alınmalarının önünü kapatan kararı son derece değerlidir.

Bu Türkiye'deki hekimlerin, demokratik kamuoyunun, odalarımızın yöneticilerinin ve bu gelişmeleri yakından izleyen uluslararası kamuoyunun başarısıdır. Tarihi değeri vardır.

Müezzin ve Müezzinoğlu

Şimdi gözler önce 14 Kasım'da İstanbul'da görülecek olan ve iki genç meslektaşımızın yargılandığı "Cami Davası"nda. Hatırlayacaksınız, Gezi protestolarında yaralanan yurttaşlarımız can havliyle İstanbul'da Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'ne sığınmışlardı ve genç hekimler orada yaralılara ilkyardım hizmeti sunmuştu. Dönemin Başbakanı'nın "Cami'de içki içtiler" sözüyle öne çıktığı olayda, Caminin Müezzini bunu doğrulamadığı için oradan oraya "görevlendirilmişti". Ne demişti Müezzin Fuat Yıldırım: "İçki içildiğini görmedim, yalan mı söyleyeyim?"

Şimdi en az cami Müezzini'nin başına gelenler kadar ilgi çekici durum var. Orada sağlık hizmeti veren hekimler yargılanıyor!

Müezzin herşeyi göze aldı, doğrudan yana oldu. Bu ülkenin sağlıktan sorumlu Sağlık Bakanı Müezzinoğlu aynı tavrı gösterecek mi? Mesleğinin gereğini yapan meslektaşlarına "onlar doğruyu yaptı" diyerek destek olabilecek mi?

Şöyle söylemişti Sağlık Bakanı Müezzinoğlu: "IŞİD yaralısı da olsa tedavi ederiz. Bizim hekimlerin dünyada nerede olursa olsun görevi hiçbir ayrım gözetmeksizin tedaviyi yapmaktır."  Bu söylediği doğrudur, ancak Gezi'de yaralananlara ilk yardım hizmeti veren hekimlere karşı bir tutum alması, benzer durumlarda tedavi edenleri hapse koyacak yasalar çıkarması açık çelişkidir.

Şimdi bu çelişkiyi gidermek için Bakan Müezzinoğlu'nun önünde çok iyi bir fırsat var. Yukarıdaki değerli açıklamayı yapan Bakan Müezzinoğlu'nu mesleğinin gereğini yerine getiren iki genç hekime, Dr. Sercan Yüksel'e ve Dr. Erenç Yasemin Dokudan'a destek olmaya çağırıyoruz. 14 Kasım 2014 günü saat 09:30'da İstanbul'daki duruşmaya davet ediyoruz.

Sağlık Bakanı Müezzinoğlu'nun atacağı bu adım en az Müezzin Fuat Yıldırım'ın doğrudan yana tutum alması kadar değerlidir.

Ne dersiniz, Bakan Müezzinoğlu bunu yapar mı? Yapsa tüm dünyanın takdirini toplamaz mı?

Dr. Bayazıt İlhan

TTB Merkez Konseyi Başkanı