Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, 24-25 Mart 2015 tarihlerinde Londra’da düzenlenen “Sağlıkta Hakkaniyeti Artırmak ve Sağlığın Sosyal Belirleyicilerini Vurgulamak İçin Ulusal Tabip Birliklerinin ve Hekimlerin Rolü Sempozyumu”na TTB adına katıldı. Pala, sempozyumda sağlıkta eşitsizliklerle baş etmekle ilgili temel sorunun küresel kapitalizm olduğunu ve mücadelenin buna karşı yürütülmesi gerektiğini söyledi. Pala ile sempozyumu, tabip birliklerinin ve hekimlerin “sağlıkta eşitsizlik” konusuna yaklaşımını konuştuk.
Mutlu Sereli Kaan
- Sayın Pala, sempozyum hakkında genel bilgi verir misiniz? Sempozyumun amacı neydi?
Londra Üniversitesi Sağlıkta Hakkaniyet Enstitüsü (Institute of Health Equity University College London) ve Dünya Tabipler Birliği (World Medical Association, WMA) tarafından birlikte düzenlenen Sempozyumun düzenlenmesindeki amaçlar toplantı öncesinde şöyle sıralanmıştı:
- Dünya Tabipler Birliği ve ulusal tabip birlikleri için sağlıkta hakkaniyet ile ilgili pratik eylemlere ilişkin öneriler geliştirmek,
- Sağlığın sosyal belirleyicilerini ve sağlıkta hakkaniyeti vurgulamaya yönelik olarak; yenilikçi politikaları, klinik uygulamaları ve eğitim programlarını paylaşmak amacıyla uluslararası bir ağ ve bilgi değişim platformu kurmak,
- Hastaların ve toplumların sağlık eşitsizlikleri ile ilgili hekimler tarafından üslenebilecek etkinlikler konusunda bilgilendirmek,
- Ekim 2017’de duyurulacak WMA sağlıkta hakkaniyet ve sosyal belirleyiciler deklarasyonu taslağı konusunda bilgi vermek ve
- Michale Marmot’un 2015-16 dönemindeki başkanlığı sırasında sağlıkta hakkaniyet gündemine katkıda bulunmak.
Toplantıya 16 ülkeden 140’ın üzerinde temsilci katıldı. Toplantı katılımcıları arasında ulusal tabip birliklerinin yanı sıra özellikle Birleşik Krallıktaki sağlık kurumlarının temsilcileri ile uluslararası sağlıkta hakkaniyet savunucuları da yer almaktaydı. Toplantıya katılan ulusal tabip birlikleri şöyle sıralanabilir: İsrail, Kanada, Danimarka, İngiliz, Avustralya, ABD, İsveç, Slovenya, Malta, Finlandiya, Zambiya, Fransa, Brezilya, Portekiz, Myanmar ve Türkiye.
- Tabip birlikleri genel olarak eşitsizlikler konusuna nasıl yaklaşıyorlar?
Tabip birliklerinin eşitsizlikler konusundaki yaklaşımları kimi farklılıklar içeriyor. Örneğin İngiliz Tabipler Birliği (BMA) bu konuyu çok önemli bulup, başta genel pratisyen hekimler olmak üzere eşitsizliklerin azaltılmasında hekimlerin önemli bir işlevi olabileceğini savunurken, Amerikan Tabipler Birliği eşitsizlikleri önemli bir halk sağlığı sorunu olarak tanımlamakla yetiniyor. Genel olarak tabip birliklerinin son yıllarda sağlık sorunlarını yalnızca yaş, cinsiyet gibi etmenler üzerinden değil, aynı zamanda sağlığın sosyal belirleyicileri üzerinden da tartışmaya başlaması dikkat çekiyor. Dünya Tabipler Birliği de sağlığın sosyal belirleyicileri ve sağlıkta yaşanan eşitsizlikler ile ilgilenmemenin etik bir sorun olduğunu saptıyor. Bilindiği gibi WMA sağlığın sosyal belirleyicileri ile ilgili bildirgesini 2011’de yayınladı. Bugün WMA tüm dünyayı saran ebola salgını ile yoksulluk arasındaki ilişkiye de dikkat çekiyor.
- Tabip birliklerinin eşitsizlikler konusuna yaklaşımını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hekimlerin meslek örgütlerinin en önemli işlevleri arasında sağlık eşitsizliklerinin yok edilmesine yönelik çalışmaların da yer alması gerekir. Çünkü hekimin yalnızca karşısına gelebilenle ilgilenmesi, hekimlik mesleğinin temel değerlerine aykırıdır. Hekim gereksinimi olan herkese tüm gereksinimini karşılamak üzere sağlığı koruyucu, geliştirici ve tedavi edici hizmeti sunmalıdır. Bu bağlamda kişilerin ve toplumun sağlığını sınıf kavramı üzerinden değerlendirmek zorunlu bir hale geliyor. Tabip birliklerinin sağlığın sosyal belirleyicilerini ön planda tutmaları gerektiğini ve sağlıkta eşitsizliklerin ortadan kaldırılması için mücadele etmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Biliyorsunuz TTB bu mücadeleyi uzun zamandır yürütüyor. Bütün tabip birliklerinin sağlık eşitsizliklerinin ortadan kaldırılması için daha fazla çaba tüketmesi gerektiğini düşünüyoruz.
- Siz de, TTB’nin aynı konudaki görüşlerini toplantıda paylaştınız. TTB’nin önerileri, değerlendirmeleri nasıl karşılandı?
Sempozyumda TTB görüşleri bağlamında özellikle iki konuyu katılımcılarla paylaşmak ve tartışmak olanağı buldum. Bunlardan birincisi WMA Başkanı Dr.Deau’nun sağlığı “sosyal bir sermaye” olarak nitelemesi üzerine, konuşmasının ardından, kendisine yönelttiğim bir soru oldu. Sağlığı hem insan hakkı hem de sosyal bir sermaye olarak tanımlamasına TTB olarak katılmadığımızı söyledim. Sağlık eğer haksa, aynı zamanda bir sermaye olarak tanımlanmamalı, sermaye kavramı eşitlik içermez, hak herkes için eşitlik içerir diye ekledim. Soru salonda epeyce ilgi uyandırdı. İkinci olarak grup çalışmaları sırasında sağlıkta eşitsizliklerle baş etmekle ilgili temel sorunun küresel kapitalizm olduğunu ve mücadelenin buna karşı yürütülmesi gerektiğini söyledim. Sağlığın sosyal belirleyicileri açısından sağlık hizmetlerine ücretsiz erişimin önemine değindim ve sağlık sisteminin finansman modelinin bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini ekledim. Bu saptamalar da epeyce ilgi gördü ve TTB’nin yaklaşımı olarak kayıtlara geçti.
- İngiliz Tabipler Birliği’nin “No more games” kampanyası hakkında bilgi verir misiniz? Nasıl değerlendiriyorsunuz?
İngiliz Tabipler Birliği 1948’te kurulmuş olan Ulusal Sağlık Sistemini (NHS) küresel kapitalizmin kar maksimizasyonundan olabildiğince korumak amacıyla yeni bir kampanya başlatmış durumda. Hükümetlerin NHS ile daha fazla oyun oynamasına izin vermeyeceklerini dile getiriyorlar ve bu amaçla sağlık sistemi ile oyun oynamamaları için bütün siyasi partilere çağrıda bulunuyorlar. Kampanyanın birkaç temel vurgusu var. İlk olarak politikacılardan sağlık hizmetlerine ücretsiz ve kolay erişim gibi temel halk sağlığı konularında uzun süreli bir taahhüt beklentilerini dile getiriyorlar. İkinci olarak NHS’in finansmanı ile ilgili gereksinime uygun ve yeterli kaynak sağlanması gerektiğini söylüyorlar. Finansman ile ilgili temel beklenti, finansmanın temel olarak vergiler yoluyla kamu tarafından sağlanmasının sürdürülmesi. BMA sağlığın ve iyi olma halinin sağlık hizmetlerinden kar elde etmekten önce gelmesi gerektiği vurgusunu öne çıkarıyor. Kampanyanın üçüncü temel vurgusu ise sağlık hizmetlerinin ağırlıklı olarak kamu tarafından sunulmasıyla ilgili. BMA hastalar için en iyi sağlık sisteminin kamu tarafından finansmanı ve hizmet sunumu sağlanan model olduğunda ısrar ediyor. BMA tarafından hazırlanan kampanyanın genel seçimler öncesinde Birleşik Krallık ’ta epeyce ses getirdiği kesin. İngilizler bu kampanyayı genel olarak bir sağlık hakkı savunusu olarak görüyor ve destek veriyorlar.
- Halk sağlığı alanı eşitsizlikler konusu ile doğal olarak ilgili ama nihayetinde her hekim “halk sağlığı uzmanı” değil. Bir hekim nasıl yaklaşır eşitsizlikler konusuna? Bir halk sağlığı uzmanı, hocası olarak neler söylersiniz?
Klinisyen hekimler genel olarak tıp eğitiminin ve sağlık sisteminin zorlaması sonucunda tedavi edici hizmetlere odaklanmış durumda. Sağlığı korumak ve geliştirmek, ne yazık ki klinisyen hekimlerin öncelikleri arasında ön sıralarda kendine yer bulamıyor. Oysa bir hekimin temel yanıt araması gereken iki soru “Kişilerin yaşadığı süreyi nasıl uzatabiliriz” ve “Kişinin yaşadığı süre içerisindeki sağlıksız geçen süreyi nasıl azaltabiliriz” olmalıdır. Teknik olarak söylemek gerekirse; doğumda beklenen yaşam süresinin (Life expectancy) ve sağlıklı yaşam beklentisi süresinin (Healthy life expectancy) arttırılmasından söz ediyoruz. Bilimsel araştırmalar her iki sürenin de başta sosyoekonomik durum olmak üzere sağlığın sosyal belirleyicilerinden büyük ölçüde etkilendiğini ortaya koyuyor. Bu nedenle hekimin yalnızca karşısına gelebilen ve tetkiklerini yaptırabilen kişileri tedavi etmekle yetinmeyip, aynı zamanda sağlık hizmetlerine çeşitli nedenlerle erişemeyen insanların erişiminin sağlanması için sağlık hakkı savunuculuğu yapmak da işinin bir parçası olarak karşısında durmaktadır. Benzer bir biçimde, hastalıklara yol açan temel etmenleri görmezden gelen bir hekimlik yaklaşımının, halkın sağlık sorunlarını çözmesi söz konusu değildir. Kola tüketimi artışı ile diyabetin görülme sıklığı artışı arasındaki korelasyonu göremeyen bir hekimin, yalnızca anti diyabetik ilaçlarla sorunu çözmeye çalışması boşunadır.
- Sizin eklemek istedikleriniz var mı?
Ben “Sağlıkta Hakkaniyeti Artırmak ve Sağlığın Sosyal Belirleyicilerini Vurgulamak İçin Ulusal Tabip Birliklerinin ve Hekimlerin Rolü Sempozyumu ”nu ulusal tabip birliklerini sağlığın sosyal belirleyicileri konusunda çalışmaya yöneltmesi açısından önemli buluyorum. Sempozyumda alınan kararlar uyarınca tabip birliklerinin sağlık insangücü yetiştirilmesi sırasında eğitim programına sağlığın sosyal belirleyicilerinin eklenmesi için çaba gösterecek olması, hastalıklar ile sağlığın sosyal belirleyicileri arasındaki ilişkiyi gösterebilmek için ulusal raporların hazırlanmasını zorlaması ve sağlığın sosyal belirleyicileri ile ilgili diğer sağlık çalışanlarının örgütleriyle bir arada çalışmasının önemine vurgu yapılması bu önemi ortaya koyuyor. Sağlıkta yaşanan eşitsizliklerin azaltılmasına yönelik olarak hekimlerin ve tabip birliklerinin elinde sınırlı örnekler dışında henüz yaygın olarak kullanılabilecek araçlar yok. Ancak WMA’nın önümüzdeki dönemde bu alana eğilecek olması umut verici.