Sağlık hizmetleri durma noktasına geldi

Haberler

7 Haziran seçimlerinden sonra ülkenin içine girdiği şiddet ortamı ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan çatışmalar, bölgede sağlık hizmetlerini durma noktasına getirdi.

Tıp Dünyası – ANKARA

7 Haziran seçimlerinden sonra ülkenin içine girdiği şiddet ortamı ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan çatışmalar, bölgede sağlık hizmetlerini durma noktasına getirdi. Sağlık çalışanları çalıştıkları kurumlara ulaşamaz hale geldiler, sağlık hizmeti sunmaları engellendi, tehdit edildiler. Dr. Abdullah Biroğul ve hemşire Eyüp Ergen uğradıkları silahlı saldırılarda yaşamlarını kaybettiler.

TTB, bu süreçte SES, TİHV ve TPD ile birlikte Nusaybin, Cizre, Silopi, Van, Bitlis ve Tatvan’daki sağlık hizmetlerini inceleyerek, bir rapor hazırladı. Raporda, yaşanan silahlı çatışmalı ortamın olağandışı bir durum yarattığı, ancak Dünya Tabipleri Birliği’nin “Silahlı Çatışma Ve Diğer Şiddet Durumlarına İlişkin Kuralları”nda da yer verilen, sağlık hizmetlerine yönelik gösterilmesi gereken özenin, özellikle mülki ve emniyet yöneticileri tarafından gösterilmediği vurgulandı.

Özellikle yaralı güvenlik görevlileri ve şüphelilerin hastanelere getirilişinde ve tedavi sürecinde hastane bahçesi ve çevresi güvenlik güçleri tarafından yoğun abluka altına alındığı, sıklıkla hastane iç mekânlarında da bu yoğunluğun yaşandığı belirtildi.

Raporda, şu önerilerin ise altı çizildi:

  • Başta güvenlik güçleri olmak üzere herkesin uzantıları dahil sağlık kurumlarının korunması ve sağlık çalışanlarının mesleki bağımsızlığına özen göstermelidir.
  • Güvenlik güçleri hastane içi ve yakınlarına konumlanmamalıdır.
  • Bu konuda yerel idarecilerin yanı sıra başta Sağlık ve İçişleri Bakanlıkları toplumun sağlığı için yaşamsal önem arz eden bu konuda derhal harekete geçip, sağlık ortamına yönelik bu saldırıların durdurulması yönünde çalışmalar yürütmelidir.
  • Bugüne kadar hiçbir gerekçe ile meşru gösterilemeyecek bu ortamı yaratanlar hakkında etkin soruşturmalara dayalı işlemler derhal başlatılmalıdır.
  • Bugün itibari ile kimlikleri henüz belirlenememiş kişilerce gerçekleştirilmiş sağlık kurumları ve ambulans dâhil uzantılarına yönelik saldırıların önlenmesi konusunda tüm toplumun bu konudaki duyarlılığını açık olarak ifade etmesi bu tür saldırıların bir kez daha yaşanmaması açısından önem arz etmektedir.”

Cizre’de ciddi bir halk sağlığı sorunu vardır

Otuz altı saatlik arayla 4-14 Eylül tarihleri arasında uygulanan sokağa çıkma yasağı sonucu dünya ile bağlantısı kesilen Cizre’de tıbbi bakım ve acil tıp hizmetleri durma noktasına geldi. TTB’nin üyelerinden ve bölge tabip odalarından elde ettiği bilgiler sağlık çalışanlarının hastaneye ulaşamadığını, Cizre Devlet Hastanesi’nde sağlık hizmeti verilemediğini, ambulansların abluka altındaki mahallelere giremediğini ve sokağa çıkma yasağı dolayısıyla yurttaşların kendi olanaklarıyla hastaneye ulaşamadığını ortaya koydu. Özellikle acil tedavi gerektiren kimi hastalar, diyaliz hastaları tedavilerine devam edemediler. Uygulanan sokağa çıkma yasağı yiyecek, içecek ve su sıkıntısı, dolayısıyla ciddi bir halk sağlığı sorunu yarattı. Yiyecek temini için dahi olsa sokağa çıkanlar, çocuklar, yaşlılar kurşunlara hedef olabildi. Çok sayıda kişi yaşamını yitirdi ve cenazelerin definlerinde sorunlar yaşandı. TTB, Cizre’deki sağlık hizmetlerinin durumunu ve yaşanan hak ihlallerini yazdığı yazılarla Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarına taşıdı. Yetkilileri sağlık hizmetlerinin aksamaması için gerekli önlemleri ivedilikle almaya, ihtiyacı olan herkese bakım verilmesini sağlayacak düzenlemeleri yapmaya, sağlık personelinin ve sağlık tesislerinin korunması yükümlülüğünü yerine getirmeye bir kez daha çağırdı.

Silahlı Çatışma ve Diğer Şiddet Durumlarına ilişkin Dünya Tabipler Birliği Kuralları

“Hükümetler, silahlı güçler ve elinde güç bulunan diğerleri, doktorların ve diğer sağlık profesyonellerinin silahlı çatışma ve diğer şiddet durumlarında ihtiyacı olan herkese bakım verebilmesini sağlamak üzere Cenevre Sözleşmeleri'ne uygun hareket etmelidirler. Bu yükümlülük, sağlık personelinin ve sağlık tesislerinin korunması gerekliliğini de kapsar.”