ABD, AB, Kanada ve Pasifik ülkeleri arasında ticaret ilişkileri yeniden yapılandırılıyor. Bu yeniden yapılanma süreçlerinde TTIP, TPP, TISA gibi “garip” kısaltmalarla anılan antlaşmalar yapılıyor; ancak hepsinin özü aynı: Sağlığın da içinde olduğu kamu hizmetlerinin düzenleme ve denetlemesi dahi tümü uluslararası şirketlere devroluyor, üstelik yeniden kamulaştırma kararı almak da yasak…
Dr. Hande Arpat
- TTIP, TPP ve TISA nedir?
- Transatlantik Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTIP) ABD ve AB arasında ve Transpasifik Yatırım Anlaşması (TPP) ABD ile Pasifik ülkeleri arasında serbest ticaret alanları yaratmayı amaçlarken, Hizmetler Ticareti Anlaşması (TISA) ise daha ziyade hizmet sektörünün yeniden yapılandırıldığı bir sözleşmeler bütünüdür. Bu sözleşmelerdeki yaptırımlar, 1994 yılında Dünya Ticaret Örgütü’nün dayattığı GATS (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması) yaptırımlarının bir adım daha (Hatta on adım da denilebilir!) ileriye götürülmesi şeklinde yorumlanabilir. Sözleşmeler, kişisel verilerin özel şirketlerin kullanımına açılması, internetin kısıtlanması, gıda güvenliğini tehdit eden uygulamalar, emekçilere yönelik çok sert yaptırımlar, kamu hizmetlerinin kuralsızlaştırılması ve ülkelerin/devletlerin kamu hizmetlerine ilişkin tüm haklarının ellerinden alınması, gümrükle ilgili ciddi dayatmalar gibi pek çok farklı düzenlemeyi kapsıyor.
- Tüm bu sözleşmelerin görüşmeleri dikkat çeken bir gizlilik içinde yürüyor. Görüşmelerdeki katılımcıların yaklaşık yüzde 95’ini uluslararası tekellerin temsilcileri oluştururken, görüşmeler sivil topluma kapalı tutuluyor. Bu sözleşmeler ilk olarak 2014 yılında WikiLeaks’in sızdırdığı taslaklar vesilesiyle ortaya çıktı, konuyla ilgili ilk “resmi” belgeler ise 5 Kasım 2015 tarihinde ABD tarafından ve TPP hakkında yayınlandı.
- Bu görüşmelere katılan tarafların, sözleşmeyi kabul etmemeleri halinde dahi, kamuoyuna beş yıl boyunca herhangi bir açıklama yapmaları baştan yasaklanıyor. Ayrıca, sözleşmeleri kabul eden devletlerin uluslararası tekellere devrettiği hizmetler hakkında yeniden kamulaştırma kararı alma, yasal düzenlemeler yapma, yeniden şekillendirme gibi hakları ise en az elli yıl süresince yasaklanıyor.
- TTIP ve TISA’da sağlık
- Sağlık hizmetlerini ilgilendiren yaptırımlar “sigorta ile ilişkili hizmetler” başlığı altında TISA metinlerinde geçiyor. Bu metinlerde ilaç ve tıbbi malzemelerin üretimi, evde bakım hizmetleri başta olmak üzere yardımcı sağlık personelinin eğitimi, ilaç ve tıbbi malzeme üretimi ve sağlık turizmi ülkeler arasında pay edilirken; Türkiye’nin de yardımcı sağlık personeli yetiştiren ve sağlık turizmine ağırlık veren ülkelerden biri olarak ele alınması dikkat çekiyor.
- Bunun yanında TTIP yaptırımlarının getirdiği kişisel bilgilerin tümünün şirketlerin kullanımına açılması ve bu noktada sağlık verilerinin ayrı bir başlık olarak ele alınmaması, ilaç, aşı ve tıbbi malzeme üretimi, fiyatlandırması ve ticaretine ilişkin sert kısıtlamalar getirilmesi de sağlık hizmetlerini doğrudan ilgilendiriyor.
- Bu sözleşmeler, ülkeler arası emek göçünün dayatılması, uzun vadede emekliliğin ortadan kaldırılacak olması, örgütsüzlüğün ve esnek istihdamın derinleştirilmesi bağlamında sağlık emekçilerini de ilgilendiren pek çok dayatma barındırıyor.
- DTB’nin görüşü
Dünya Tabipleri Birliği’nin (DTB) Nisan 2015’te Oslo’da düzenlenen Genel Kurulu’nda bu ticari sözleşmelere ilişkin bir karar önerisi kabul edildi. Görüşmelerin şeffaf yürütülmesini talep eden DTB şu vurguları yapıyor;
- Ticari sözleşmeler ekonomik kar sağlamayı amaçlarlar. Bu görüşmeleri yapan taraflar, herhangi bir ekonomik çıkarın sağlık hizmetlerine zarar verecek olmasının kabul edilebilir olmadığını göz önünde bulundurmalıdır. Taraflar, halk sağlığını her türlü çıkarın üzerinde tutmak zorundadır.
- TTIP, TPP, TISA ve CETA görüşmelerinin kısıtlı bir katılımcı grubu ile kamuoyundan gizlenerek yürütülmesi anti-demokratik olması bakımından kaygı vericidir.
- Ülkelerin/devletlerin sağlık sistemleri ile ilgili ihtiyaçları, denetlemeleri ve düzenlemeleri engelleyen ISDS sistemi halk sağlığı için bir tehdittir.
- Erişilebilir uygun fiyatlı ilaçların kullanımının fiyatlandırma ve patent engelleri ile yasaklanması özellikle yoksul ülkeler için ağır bir darbe olacaktır.
- Tıp eğitiminin ticarileştirilmesinin önünü açan yaptırımlara karşı çıkılmalıdır.
- CPME’nin görüşü
Avrupa Hekimler Daimi Komitesi (CPME) TTIP ve TISA’ya ilişkin hazırladığı görüş metinlerinde açık bir şekilde “Sağlık hizmetlerinin TTIP kapsamından çıkartılması gerekmektedir” diyor. Hatta bu görüşünü yalnızca sağlıkla sınırlı tutmuyor, “Sağlık dahil olmak üzere genel kamu yararı sağlayan hizmetlerin anlaşma kapsamı dışında tutulması çağrısı” yapıyor. CPME bu çağrıyı yaparken sunduğu gerekçeleri ise şöyle sıralıyor;
- Ülkelerin halk sağlığı yararına düzenleme yapma hakları, ilgili kararları sorgulayıp bunlara karşı çıkan özel yatırımcıların tehditleriyle engellenemez.
- İlaçlar ve tıbbi aygıtlarda planlanan düzenlemeler ülkelerin ihtiyaçlarını değil, yatırımcıların çıkarlarını gözetecek olması bakımından kabul edilemez.
- CPME yapılan görüşmelerde mümkün olan en ileri düzeyde saydamlığı kuvvetle desteklemektedir ve anlaşmanın nihai metninin kamuoyunun görüşlerine sunulması çağrısında bulunmaktadır.
- MSF’nin görüşü
Sınır Tanımayan Doktorlar (Medecins Sans Frontieres-MSF), ABD’nin TPP’ye ilişkin ilk resmi belgeleri 5 Kasım 2015’te yayınlamasının hemen ardından bir basın açıklaması yaptı. MSF’nin açıklamasında öne çıkan maddeler;
- MSF, halk sağlığını tehlikeye atabilecek kararların alındığı ve en az beş yıldır kamuoyuna kapalı, gizli bir şekilde yürütülen bu görüşmelerden son derecede kaygılıdır.
- MSF, kabul edilmesi halinde, milyonlarca insanın erişilebilir ilaçlardan mahrum bırakacak olan bu sözleşmelerle ilgili derin kaygılar beslemektedir. ABD’nin yayınladığı metinlerde görüldüğü üzere, yoksul ülkelerin uygun fiyatlı jenerik ilaçları edinmeleri yasaklanmaktadır. İlaç fiyatlarının da yükselecek olması ile birlikte bu yasaklamalar, dünyada ve hatta ABD’nin kendisinde de milyonlarca yoksul insanı son derece olumsuz etkileyecektir.
- Kabul edilmesi halinde, TPP’nin tarafı olan ülkeler ilaç ve tıbbi malzeme konusunda kendi ihtiyaçlarını belirleyemeyecek, kendi iç düzenlemelerini ve denetimlerini yapamayacaktır. MSF, TPP’ye taraf olan ülkelerin sözleşmelerde sağlık hizmetlerini ilgilendiren bu maddeleri yeniden yapılandırmaya veya topyekun reddetmeye çağırır.
1 thought on “Kapitalizmin yeniden yapılanması kıskacında sağlık”
Comments are closed.