Güzel İnsan Yaman Örs

Haberler

İçinde bulunduğumuz yılın bahar aylarında beklenmedik bir beyin kanamasıyla hastaneye kaldırılan ve aylarca Yoğun Bakım Servisinde tedavisi için uğraş verilen Yaman Örs Hoca’mız 4 Ağustos günü yaşama veda etti. Her zaman olduğu gibi direneceğini ve sonuçta bu savaşı da kazanacağını düşünmüş ya da umut etmiştim, yanıldım ne yazık ki. Çok direndi ama sonucu değiştirmeye gücü yetmedi demek daha doğru kanımca.

Geçmişte TTB Etik Kurulu’nun kurucu başkanlığını da yapan Yaman Hoca anısına Tıp Dünyası için kısa bir yazı istendiğinde, yaklaşık çeyrek yüzyıldır tanıdığım, doktora eğitimim boyunca ders aldığım, 2003-2009 yılları arasında Akdeniz Üniversitesi’nde yılın belirli dönemlerinde birlikte çalıştığımız Sevgili Yaman Hoca’m için neler söyleyebilirim diye çok düşündüm. Bir öğrencisi, çalışma arkadaşı ve kendi deyimiyle “tartışmacı dostu” olarak benim için, O’nun gibi çok yönlü, anlaşılması ve anlatılması zor bir düşün ve duygu insanını bir değil, birkaç oylumlu yazıda dile getirmeye çalışmak bile oldukça güç gerçekten. Bu bağlamda kendimce öne çıkan birkaç niteliğinden söz etmekle yetineceğim şimdilik.

Yaman Hoca, her şeyden önce “yaman” bir düşün insanıydı; entelektüel dağarcığını sürekli geliştiren, okuyan, okumakla kalmayıp okuduğu her şeyi en ince ayrıntısına kadar deyim yerindeyse didikleyen, eline aldığı metni analitik bir yaklaşımla yorup parçalayan ve sonra ondan yeni bir senteze ulaşan, metinde herkesçe kolayca görülemeyen yönleri adeta Sokratik bir yöntemle gün ışığına çıkaran, keskin zekasıyla sürekli sorgulayan, özetle eleştirel aklın süzgecini süresiz mesaide tutan bir kişiydi. Yaman Hoca için her şey sorgulanabilir ve eleştirilebilirdi desem abartı sayılmaz bu bağlamda.  Yaşamı boyunca bağnazlığın, hurafenin, gericiliğin karşısında dimdik durması, aydınlanma felsefesini cesaretle savunması ve bu yolda bedel ödemekten asla çekinmemesi sorgulayıcı kişiliğinin bir yansıması olsa gerek. Düşünce dünyasının bu zenginliğine, yöntembilgisel yaklaşımı ve çalışkanlığı eklenince üretkenlik kaçınılmaz hale geliyordu neredeyse. Sonuç olarak sayısız makale, kitap, çok farklı ortamlarda yaptığı konuşmalar üretkenliğinin somut kanıtları olarak karşımızda.

Yaman Hoca’nın düşünce dünyasının zenginliğinden söz etmiştim az önce; bu zenginliği hem yaratan hem onun kanıtı olan bir başka özelliği çok yönlü oluşuydu kuşkusuz. Başta canlılık olgusu olmak üzere, yaşamın tüm formlarına ilişkin bilimsel ve felsefi bilgi, sınıflandırma ve yöntembilgisel yaklaşım,  dönüşüm yasaları ve evrim kuramı, biyoetik, bilimsel ve laik eğitim, toplumsal-siyasal sorunlar, mesleki uğraşların bireysel ve toplumsal boyutları, tıp ve genel olarak uğraş etikleri, sanat ve estetik konuları görebildiğim kadarıyla üzerinde en çok çalıştığı, analiz ettiği, kuramsaldan kılgısala yol-yordam önerdiği konulardı. Masalara sığmayan dağınık kitaplar, makaleler, broşürler, konuyla ilgili uçsuz bucaksız tartışmalarda küçük kağıtlara aldığı notlardan oluşan düşünce öbekleri, çalışma süresince masadan eksik etmediği atıştırmalıklar (Antep fıstığı, badem, çikolata, köpüğü özenle sündürülmüş Türk kahvesi ve ille de maden suyu), bunlar arasında kaybolacağı ve aradığını bulamayacağı duygusu uyandıran ancak her nasılsa her başvuranı anında ilgili kaynağa yönlendiren becerisi ve dostça yüreklendirmesi karşısında hayran kalmamak olanaklı mı (“ne mümkün?” deseydim anında çizerdi bu sözcüğü eminim)? Ayraç -parantez demiyorum gördüğünüz gibi- içinde dile getirdiğim nokta, kuşkusuz küçük bir ayraca sığdırılamayacak kadar temel bir özelliğini, öğrencilerine de bulaştırdığı Türkçe tutkusunu vurgulamak içindi. Düşüncenin dilde somutlandığının ve ancak dille geliştirilebileceğinin Yaman Örs’çe en kestirmeden anlatımı olsa gerek diye düşünmüşümdür hep.

Yukarıda dile getirdiğim çalışma ortamına iflah olmaz ve engin klasik müzik tutkusunu eklemezsem eksik bir anlatım olur. Yeni çıkan pek çok klasik müzik eserini ya da bir virtüözü Yaman Hoca’mdan duyduğumu söylemeliyim bu arada. Emeklilik töreninde Özgen Dirim Hoca’nın aktarımından öğrendiğimize göre, Ankara Tıp Fakültesi 1959-60 Dönemi Stajyerler Albümü’nün “Yaman Örs” bölümünde yer alan söyleşide doktor olmasıydı müzisyen olacağını dile getirmesi de müziğe olan ilgisinin derinliğini göstermektedir. Bu bağlamda Side Antik Tiyatro’da birlikte izlediğimiz/dinlediğimiz muhteşem Zamfir Konserini anmadan geçemeyeceğim. Bu eşsiz dinleti için yürekten teşekkür ediyorum Sevgili Yaman Hoca’ma.

Son söz olarak O’nun beni en çok etkileyen yönlerini; dürüstlüğünü, paylaşımcılığını, Aristokrat görünmesine karşın kibirden uzak duruşunu, naifliğini, kırılganlığını, dünyanın neredeyse iyiliklerle dolu olduğunu düşündürten hümanizmasını, zarafet ve nezaketi bir doğal giysi gibi taşımadaki becerisini, görüşlerini ödünsüz savunduğu tartışmalarda bile insana saygı ve sevgiyi asla elden bırakmamasını, gençlere, yeniliğe ve geleceğe olan umudunu çevresindekilere bulaştırmadaki ustalığını dile getirmek isterim.

İyi yürekli ve güzel insan Sevgili Yaman Hoca’mı hep saygı ile anacağım. Işıklar içinde uyumasını yürekten dilerim.          

Yrd.Doç.Dr.Hafize Öztürk Türkmen

Akdeniz ÜTF Tıp Tarihi ve Etik AD