15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte ardı arkasına yaşama geçirilen KHK’lerle temel hak ve özgürlükler ayaklar altına alınmaya başlandı. Yaşamı boyunca darbelere karşı mücadele etmiş, emekten, demokrasiden, insan hakları ve barıştan yana hekimler, akademisyenler gözaltına alındı, mesleklerinden ihraç edildi. Hekimler, darbe fırsatçılığına dönüşen bu zihniyete karşı mücadelelerini, ‘HERhal’de hekimlik yaparak gösteriyorlar, gösterecekler.
Tıp Dünyası – HABER MERKEZİ
15 Temmuz askeri darbe girişimi, TTB ve tüm toplum kesimleri tarafından lanetlendi ve demokrasiye sahip çıkıldı. Ancak, OHAL ilan edilmesiyle birlikte ardı arkasına yaşama geçirilen KHK’lerle temel hak ve özgürlükler ayaklar altına alınmaya başlandı.
“Darbeyle mücadele adı altında yapılan açığa alma, gözaltı ve tutuklamalar, bir süre sonra, her türlü darbe ve diktaya karşı çıkan emek, demokrasi, insan hakları ve barış için mücadele eden ilerici, demokrat hekimleri, akademisyenleri, öğretmenleri, gazetecileri içine alan bir cadı avına dönüşmeye, AKP iktidarı “darbe fırsatçılığı” yapmaya başladı.
Bakırköy Kadın Cezaevi hekimi Dr. Alp Çetiner, Ağustos ayı başında hapishanede çıkan olaylarda, “mahkûmların kendisine şişe atmadığı” gerekçesiyle tutuklandı. Halen Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Çetiner’in gözaltında işkenceye maruz kaldığı yönündeki iddialar basına yansıdı. Çetiner’in suçu “iyi hekimlik yapmak, cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler tarafından iyi bir hekim olarak bilinmek…”
Öğrenciliğinden başlayarak Türk Tabipleri Birliği Tıp Öğrenci Kolu ve Çanakkale Tabip Odası çalışmalarında aktif olarak yer alan, Çanakkale Ezine Devlet Hastanesi acil hekimi Dr. Senay Balam Yıldırım, FETÖ soruşturmaları kapsamında 17 Ağustos 2016 sabahı evinden gözaltına alındı.
Ardından, 10 Ekim Ankara Garı Katliamı sonrasında yapılan protesto etkinliklerine katıldığı için Mardin Tabip Odası Eski Başkanı Dr. Kamiran Yıldırım’ın Aile Hekimliği Sözleşmesi feshedildi.
FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında Midyat Devlet Hastanesinde çalışan Mardin Tabip Odası üyeleri Psikiyatri Uzmanı Dr. Aykut Çobadak, Kadın Doğum Uzmanı Dr. Mehmet Sav, Dahiliye Uzmanı Dr. Beşir Kaya ve Acil Hekimi Fidel Demir ile sağlık çalışanları Yonca Altınok, Hüseyin İlhan, Abdülbaki Buğday, Şükran Doğan, Diyadin Akgül ve Saliha Tüzün hakkında Midyat Başsavcılığınca tutuklama kararı verildi. Dr. Mehmet Sav dışındakiler halen tutuklu bulunuyorlar.
Bu “darbe fırsatçılığının” son dalgası 1 Eylül gece yarısı çıkartılan 672 Sayılı KHK ile geldi. Aralarında Türk Tabipleri Birliği’nin yöneticiliğini yapmış, çeşitli kurullarında görev alan, akademik alanda önemli çalışmalara imza atmış birçok akademisyenin, “Barış İçin Akademisyenler” bildirgesini imzalayan pek çok ismin üniversiteyle ilişkisi kesildi. Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Prof. Dr. Nilay Etiler, Prof. Dr. Ümit Biçer bu isimler arasında yer aldı.
Yine öğrencilik yıllarından başlayarak Türk Tabipleri Birliği Tıp Öğrencileri Kolu, TTB Asistan ve Genç Uzman Hekim Kolu gibi TTB’ye bağlı kollarda ve tabip odası çalışmalarında aktif olarak yer alan, nitelikli tıp ve uzmanlık eğitimi için mücadele eden genç bir hekim olan ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olarak görev yapan Dr. Mihriban Yıldırım, “paralel devlet yapılanması ile bağlantılı veya söz konusu örgüte destek ya da yardımcı olma durumu olan” personel hakkında başlatılan soruşturmaya dahil edildi. Rektörlük tarafından kendisine 657 sayılı kanunun 137. Maddesi uyarınca görevinden uzaklaştırıldığı bildirilen Yıldırım, henüz soruşturması tamamlanmadan, 1 Eylül tarihinde yayımlanan KHK ile ihraç edildi.
—-
Haksız, hukuksuz biçimde ihraç edilen tüm kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir
TTB, Eğitim Sen, SES ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ortak açıklama yaparak, OHAL rejiminin puslu havasından yararlanarak Türkiye’nin demokrasi, emek ve barış yanlısı akademik geleneği ile hesaplaşmak isteyen yöneticileri uyardı:
“İhraç ettiğiniz, adları Türkiye’nin emek, barış ve insan hakları mücadelesine kazılı bilim insanları bu zorbalıklar karşısında yılmayacaklardır. Haksız ve hukuksuz şekilde ihraç edilen tüm kamu görevlileri görevlerine iade edilmeli, etkili soruşturmalarla suçları kanıtlanana kadar herkesin masum olduğu ilkesi temel alınmalıdır Bu açıklamayı yapan kurumlar olarak üyelerimizin ve arkadaşlarımızın görevlerine geri dönmesi için bütün hukuksal ve örgütsel olanaklarımızı seferber edeceğimiz, onlarla olan dayanışmamızı asla eksiltmeyeceğimiz, bu fırsatçılığın, bu hukuksuzluğun mimarları hesap verene kadar da mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir. Türkiye’nin geleceğini karartmak isteyen OHAL’ciler, darbeci zihniyettekiler yenilecekler; bu ülkenin onurlu akademisyenleri, öğretmenleri, sağlıkçıları olan biz kamu emekçileri kazanacağız.”