Ayda 400 saat çalışıyorlar. Günde 100’ü aşkın hastaya bakıyorlar. Nöbet ertesi izin hakkını kullanamıyorlar. Eğitim hakları ihlal ediliyor. Mobbinge uğruyorlar. Türkiye’deki tüm asistan hekimleri birlikte hareket etmeye çağıran TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu hatırlatıyor: Biraraya gelirsek kazanıyoruz!
Asistan hekimlerin sorunlarını, önceliklerini ve taleplerini TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu’ndan Dr. Pınar İçel ve Dr. Benan Koyuncu ile konuştuk. Dışkapı Eğitim Araştırma Hastanesi’nde ikinci yıl aile hekimliği asistanı olan İçel, “Hakkını arayan, kendine ait bir örgütü, mücadele edebileceği bir alan olduğunu bilen ve bunun farkında olan asistan kuşağı yaratmak gibi bir hedef koyduk önümüze” diyor.
Mutlu Sereli Kaan
- TTB Asistan ve Genç Uzman Hekim Kolu’nun çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Kendi alanımıza ilişkin sorunlar üzerinden çalışmalar yapıyoruz. Ben asistanlığım sürecinden sonra dahil oldum ama uzunca süredir faaliyette olan bir kol. Şu anda bunu daha yaygın ve daha derli toplu hale getirmek gibi bir uğraşımız var. Türkiye’nin her bölgesinden, her hastanesinden arkadaşlarla bağ kurabilmek ve çalışmalarımızın koordineli şekilde sürebilmesi için bundan 1 buçuk ay kadar önce bir çalıştay yaptık. O çalıştayda bölge temsilcileri belirledik. Her bölgeden 1, bazı bölgelerde birden fazla olmak üzere. 7 bölge 7 temsilci şeklinde oldu. Bu 7 kişi yürütme kurulumuzu oluşturuyor. Bu sayede irtibatımızın artması kolaylaşır diye düşündük. Hayatın her alanında olduğu gibi, burada da yöneten-yönetilen ilişkisine karşı olduğumuz için bu sadece kolaylaştırıcı mekanizma. Çeşitli iletişim araçlarımız var, onlar üzerinden hep birlikte kararlar almaya çalışıyoruz, onun dışında da hep birlikte toplantılar yapıp mümkün olduğunca arkadaşı aramıza katıp, rahat rahat tartışabileceğimiz ortamlar yaratmaya çalışıyoruz. İl düzeyinde tabip odalarına bağlı komisyonlar oluyor, bu komisyonlar kendi illerine özgü sorunlara yönelik faaliyetlerini yürütüyorlar.
- Neler yapıyorsunuz?
Geçen yıl biz “#Gına Geldi” diye bir kampanya başlattık ve o bizi bir hayli toparladı. Sloganımız da, “eğitim değilse işimiz değil” idi. Bunun üzerinden arkadaşlara ulaştık. Bunun yerellerde ayaklarını örgütlemeye çalıştık. Her ilişkimizin olduğu hastanelerde, asistan arkadaşlar ulaşabildikleri ölçüde faaliyetler planladılar. Onun dışında Ankara’da merkezi bir faaliyetimiz oldu. Tüm gün açılan standlar, sohbetler ve akşam da konser şeklinde bir etkinliğimiz oldu. Bu hem var olan ilişkileri biraz canlandırmak hem de görünürlüğümüzü biraz artırmak açısından iyi oldu.
- Asistan hekimlerin öncelikli sorunları neler?
Asistan alanının kendine özgü sorunları var. Örgütlenmesinin kendine özgü sorunları var. Çünkü asistanlık 4, maksimum 5 sene ile sınırlı bir dönem. Bu da böyle bir kol çalışması yürütmenin dezavantajlarını oluşturuyor. Bir arkadaşımız bizden 4, 5 sene sonra ayrılıyor. Bu konuda ama çeşitli örnekler var önümüzde; mesela en iyi örneklerden biri İngiltere:JuniorDoctors.Onlarda da asistanlık belirli bir süreyle sınırlı olmasına rağmen, gayet kurumsal bir yapı oluşturabilmişler. Biz de hakkını arayan, kendine ait bir örgütü, mücadele edebileceği bir alan olduğunu bilen ve bunun farkında olan asistan kuşağı yaratmak gibi bir hedef koyduk önümüze.
- Çalıştaydan söz ettiniz. Amacı neydi çalıştayın?
Çalıştayın, “sene başında bir araya gelelim ve önümüzdeki seneyi planlayalım” gibi çok teknik, basit bir amacı vardı. Ama onun ötesinde şöyle bir şey söyledik: Uzun süredir sadece facebook, watsapp gibi iletişim araçları üzerinden iletişim halindeyiz, bu da ister istemez insanlarda dağınıklığa, bir şey yapma konusunda bir moral motivasyon kaybına yol açıyor. Biraraya gelelim, yüzyüze iletişime geçelim, hem de şimdiye kadar çok sıkı bağlarımızın olamadığı, uzmanlık derneklerinin asistan hekimleriyle iletişime geçelim. Nasıl uzmanlık dernekleri varsa, bu uzmanlık derneklerinin bir de asistanları var, oraya giden, çalışmalara katılan, orayla bağı olan asistan hekimleri oluyor ama bizim onlarla bir iletişimimiz olmuyor. Bu eksikliği kapatalım dedik, arkadaşları davet ettik, katılanlar oldu epey bir uzmanlık derneğinden, epey arkadaşımız katıldı. Sorunlarımızı anlattık, konuştuk. Onlar da genel olarak asistanların eğitim hakkı ile ilgili çaba yürütüyorlar. Aramızda mutlaka bir bağ olsun. Hem gidelim kendi alanımızın uzmanlık derneklerinde faaliyet yapalım, hem biz de onların da hak mücadelesi veren ortak keseni olalım. Yürütme kurulunu oluşturduk.
- Ne gibi çıktılar elde ettiniz?
Tıp eğitiminin 3 temel bölümü; cerrahi, dahili, temel branşların, her birinin kendine özgü sorunları var. Bu alanlara dair durum tespiti yapalım ve bu hem bizim mevcut fiziki koşullarımız, hem de beklentilerimizle ilgili bir çalışma olsun dedik ve bunun için de anket yapma kararı aldık. Hazırlıklarına başladık. Elde ettiğimiz verileri Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı’nda (TUEK) sunacağız. Çeşitli çalışma grupları oluşturduk; eğitim, hukuk, sosyal medya, özlük hakları, mobbing vb. Hukuk çalışma grubumuz asistanların hakları konusunda bir çalışma yapsın diye konuştuk. Sonra her bölgeden seçeceğimiz tabip odalarıyla irtibata geçip, hukuki konularda sorunları olan arkadaşlar tabip odaları üzerinden bizlere ulaşsınlar diye kararlaştırdık. Bunun için bir broşür çalışması yapacağız. Broşürün arkasında ulaşacakları tabip odalarının irtibat numaralarını vereceğiz, onlardan da bu arkadaşlarımızı bizlerle yönlendirmelerini isteyeceğiz. Hem aramızdaki dayanışmayı artırmak hem de problemleri hızla çözmek istiyoruz.
***
Eğitim değilse işimiz değil!
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi üçüncü yıl acil tıp asistanı Dr. Benan Koyuncu, asistanlığın aslında bir eğitim süreci olduğunu ancak bunun göz ardı edildiğini vurguluyor.
–Asistan hekim ne yapar?
Asistanlık aslında bir eğitim sürecidir. Bizim de temel sloganımız eğitim değilse işimiz değil, ama maalesef eğitimden ziyade iş sürecinde kalıyor asistanlık. Maalesef hastanelerin iş yükü asistanlar üzerinden yürütülmeye çalışılıyor. Nöbet süreleri sıkıntılı, nöbet sonrası izinlerimizi o yüzden alamıyoruz. Çünkü asistanlar çalışmazsa, hastanede işler duruyor. Örneğin Numune kardiyolojide 4 tane asistan kalmış ve 30 tane uzman hekim var, ama yine de bütün iş o 4 asistan üzerinden gidiyor.
–Bunu neye bağlıyorsunuz?
Bir hiyerarşik sistem var tıpta geçmişten gelen. O hiyerarşiye göre; asistanlar çalışır, hocalar bir kenarda durur. Onların kendi özel hastaları olur, onlara bakarlar. Tabii ki böyle olmayan bir sürü hocamız da var. Geçmiş yıllarda yaptığımız etkinliklerde biz böyle çalışan hocalarımızı ödüllendirdik. Diğer yandan bizim kazanılmış haklarımız var. Bir asistan uzmansız çalışamaz, yani hocasının, uzmanının gözetiminde çalışması lazım. Bu bizim kazanılmış hakkımız. Sistemde baktığımız hastalarda uzmanımızın adı yazıyor, bizim adımız yazmıyor.
–Ücretlendirme nasıl oluyor?
Son dönemde dönerler gitgide düşmeye başladı. Bu kadar karanlık günler geçirmeseydik. Bu yeni bir tepki dalgasının başlangıcı olacaktı. Asistanlar çoğu yerde hiç döner alamıyorlar.
- Öncelikli sorunlar neler?
İş yoğunluğu… Biz asistanlar, genellikle bu böyle gelmiş böyle gider diye kabul ederek adımımızı atıyoruz ama en temel sorun iş yoğunluğu. Ayda 400 saate varan sürelerle çalışıyoruz. İş yoğunluğundan kaynaklı olarak eğitimin aksaması diğer bir sorun. Mobbing belki de en önemli sorunlarımızın başında geliyor. Üstelik bu sadece hocadan ya da üstten gelmiyor. Bizim kendi aramızda da bir hiyerarşi var.Bazı bölümlerde Kıdemli asistan gelince, çömez asistan ayakta karşılamak zorunda mesela. Biz de belki de bir süre sonra onlar gibi olmaya başlıyoruz. Bir sürü yasal hakkımız var en temel hakkımızı bile kullanamıyoruz, nöbet sonrası izin hakkı, eğitim hakkı. Bu tarz temel haklarımızı bile kullanamıyoruz. Kendi içimizde bile bu hiyerarşiden kaynaklı olarak birleşemiyoruz. Bir de geçici bir süre olduğu için, geçecek bitecek diye düşünülüyor ama öyle değil. Asistanlık süresi bir insanın yaşamındaki en önemli yaşlara , 20-30’lu yaşlara tekabül ediyor. Ciddi anlamda yıpranıyoruz. Uyumuyoruz, yemek yemiyoruz, bunların yol açtığı bir sürü sağlık sorunu oluyor. Çok fazla genç ölüm görmeye başladık, intihar gözlemliyoruz artık asistanlar arasında. En son Harran üniversitesinde bir arkadaşımız 2 ay önce intihar etti. Daha önce, acil asistanı Melike (Erdem) arkadaşımız… Bu düzeye gelmesin, birlik olalım, birlikte mücadele edelim istiyoruz. Haklarımız var, birlikte mücadele edersek kazanacağımızı biliyoruz.
–Beklentileriniz neler?
Asistan hekimler için bir örgütlenme kampanyamız var. Asistan hekimlerin sayısı çok az tabip odası içinde. Tabip odası seçimine katılan asistanların oranı yüzde 10 bile değildi. Biz hastane toplantıları yapıyoruz. Geçmiş dönemde de yaptık, bu dönem yapamadık ama her gittiğimiz yerde onlara da ulaşmak istiyoruz. Kim bizi hangi nedenle çağırırsa çağırsın gidiyoruz. Kim bize el uzattıysa koşarak gidiyoruz. Çünkü inanılmaz bir yabancılaşma, inanılmaz bir içe kapanma söz konusu. Bunun tek nedeni korku da değil aslında. Sorunların çözülemeyeceğine inanıyorlar. Ağır bir depresyon, tükenmişlik içindeler aynı zamanda. Bütün meslek grupları içinde tükenmişlik asistan hekimler arasında en yüksek düzeyde.Bu yüzden sosyal etkinlikleri artırmak istiyoruz.