Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu
Kocaeli Dayanışma Akademisi (KODA)
–
Kasım ayının 21’inde gazetelerin web sayfalarına bir haber ve bir açıklama yansıdı: “ … ben bir ihmal görmedim. …”. Açıklamanın sahibi Sağlık Bakanı, çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı, Prof.Dr. Recep Akdağ. Bununla birlikte, olay herhangi bir hastanede geçmiyor. Olay, AKP hükümetleri döneminde enerji ve maden alanında özelleştirilen kamu banka ve şirketlerinin sahibi olan ve aktarılan sermaye alanları ile dikkat çekici bir hızla büyüyen Ciner Holding’e ait, Siirt’in Sirvan İlçesi’nin Maden Köyü’ndeki, açık üretim yapılan, bakır madeninde gerçekleşiyor. Sağlık Bakanı Recep Bey de 17 Kasım’da burada oluşan heyelan nedeniyle yaşanan iş cinayetinin nedenini, 4 gün sonra, olay yerini ziyaretinde, yorumluyor. Cinayetin ertesi günü olay yerine giden Enerji Bakanı gibi, patronu korumak için büyük bir çaba gösteriyor. AKP’li bakanların ve başbakanların daha önce Soma’da, Ermenek’te yaptıkları, birkaç yıl sonra Siirt, Şirvan’da yineleniyor.
İlk anda üç işçinin öldüğü, 13 işçinin de heyelan altında kaldığı iş cinayetini havuz medyası “… İlk belirlemelere göre bazı iş makinalarının çalışanlarla birlikte enkaz altında kaldığı belirtildi. … Edinilen ilk bilgilere göre, maden sahasında meydana gelen heyelan nedeniyle, 10'un üzerinde işçi, 8'i kamyon, 3'ü iş makinesi 16 araç göçük altında kaldı.” biçiminde kamuoyu ile paylaştı. Bunların insanlığının kaldığını kim iddia edebilir? AKP’nin patronlarından Ciner’in malları, bizim canlarımız toprak altındayken, Sağlık Bakanı enerji ve maden patronunu aklaya dursun, yayımladığı toplum sağlığı göstergelerindeki sahtelik de bir bir ortaya çıkıyor. Toplumun sağlığı yerine, hükümetin ve patronların propagandasını amaçlayan birinin yönetimindeki bakanlıkta başka ne bekleyebiliriz ki?
Aşağıda sonuçları paylaşılan çalışmanın verilerinin tümü Sağlık Bakanlığı’nın(SB) ve Başbakanlığa bağlı bir kuruluşken, 8 Haziran 2011 tarihli ve 27958 sayılı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan 643 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Kalkınma Bakanlığı’nın bağlı kuruluşu olan Türkiye İstatistik Kurumu’nun(TÜİK). Araştırmacı olarak bu verileri yalnızca onların açıklamalarının aksine, toplumsal sorumlulukla, toplum için yeniden okuduk ve sınadık. Sonuçları sizlerle paylaşıyoruz.
TÜİK, 2015 yılında gerçekleşmiş olan hem canlı doğum sayılarını hem de gün ve aylara göre bebek ölümlerini ve bebek ölüm hızını(BÖH) 2014 yılının düzeltilmiş sayıları ile birlikte açıkladı. TÜİK’in doğumlar ve ölümlerle ilgili Haber Bülten’lerinin 2014 yılı sayılarını birlikte değerlendirdiğimizde Tablo 1’i oluşturabiliyoruz.
Buna göre, Türkiye’de, 2013 yılında 1 291 217, 2014 yılında 1 345 286 ve 2105 yılında da 1 345 783 canlı doğum gerçekleşmiş. Genel anlamıyla bu bebekler, doğum sırasında ağlayarak doğabilmişler. Buna karşın, bunlardan 2013 yılında 9 051’i, 2014 yılında 10 185’i ve 2015 yılında da 9 096’sı ilk bir ay içinde yaşamlarını kaybetmişler. Bu durumun daha çok doğum öncesi dönem ve doğum sırasında yaşanan nedenlerle ortaya çıktığı, doğum öncesi nedenlerden kalıtsal olanlar dışında, önemli bölümünün önlenebilir nedenler olduğunu da belirtelim. O yıl canlı doğan bebeklerden 4 942’si 2013 yılında, 4 980’i 2014 yılında ve 5 068’i de 2015 yılında 1-11 aylıkken yaşamını kaybetmiş. Bu dönemdaki ölümlerin de genel olarak beslenme ve bebek, anne izlemi ile aşılama başta olmak üzere, sağlık hizmetlerine ulaşamama nedeniyle yaşandığı, özetle önemli bölümünün önlenebilir nedenlerle, pisi pisine yaşandığı bilinmektedir.
Tablo 1. Türkiye’de yıllara göre canlı doğumlar ve bebek ölümleri (TÜİK)
Yıl |
Canlı doğum sayısı |
0-29 günlük bebek ölümü |
NÖH (binde) |
1-11 aylık bebek ölümü |
PNÖH (binde) |
Bebek ölüm sayısı |
BÖH (binde) |
2013 |
1 291 217 |
9 051 |
7.0 |
4 942 |
3.8 |
13 993 |
10.8 |
2014 |
1 345 286 |
10 185 |
7.6 |
4 980 |
3.7 |
15 165 |
11.3 |
2015 |
1 325 783 |
9 096 |
6.9 |
5 068 |
3.8 |
14 164 |
10.7 |
NÖH: Neonatal ölüm hızı, PNÖH: Perinatal ölüm hızı, BÖH: Bebek ölüm hızı
TÜİK’in sayılar olarak sunulan bu verilerinden bebek ölümlülüğü ile ilgili üç hızı hesaplayabiliyoruz. Bunlardan ilki, BÖH; ağlayarak-canlı doğan bin bebekten kaçının birinci doğum gününü göremeden öldüğünü bize gösteriyor. TÜİK’in verilerine göre BÖH, 2013 yılında 10.8, 2014 yılında 11.3 ve 2015 yılında 10.7 olarak gerçekleşmiş. İkinci olarak, canlı doğup bir aylık olmadan ölen bebek sayıları üzerinden neonatal ölüm hızını(NÖH) hesaplayabiliriz. Buna göre de canlı doğan bin bebekten 2013 yılında 7’sinin, 2014 yılında 7.6’sının ve 2015 yılında da 6.9’unun bir aylık olmadan yaşamını kaybettiğini görmekteyiz. Son olarak, canlı doğan bin bebekten kaçının 1-11 aylıkken öldüğünü, diğer bir ifadeyle, postneonatal ölüm hızını(PNÖH) da hesaplayabiliriz. Buna göre, Türkiye’de PNÖH 2013 yılında 3.8, 2014 yılında 3.7 ve 2015 yılında da yine 3.8 olarak hesaplanmaktadır.
TÜİK’in doğrudan canlı doğum ve ölüm sayılarına dayalı hız hesaplamalarına karşın, Sağlık Bakanlığı(SB), herhangi bir biçimde ölüm sayıları vermeden yalnızca hızları vermektedir. Bu çalışmada, fazlaca sayının kısa sayılabilecek bir makalede karışıklık yaratmaması için, kamuoyuna sunulan yalanları ve bunların sahibi yalancıları, yalnızca bebek ölüm hızları üzerinden göstermek istiyoruz. SB 2013 ve 2014 yılları için yayımladığı Sağlık İstatistikleri Yıllığı ve 2015 yılı için yayımladığı Haber Bülteni ile BÖH'leri açıkladı(Tablo 2). Ancak, bu bilgilerin olduğu tablolara bir işaret koyarak, küçük puntolarla; “28 hafta ve üzeri ölümler ve/veya 1000 gram ve üzeri ölümleri kapsamaktadır.“ uyarısını yapmaktadır.
Tablo 2. TÜİK ve Sağlık Bakanlığı(SB) verileriyle Türkiye’de yıllara göre bebek ölüm hızları(binde) ve farklar
Yıl |
SB |
TÜİK |
Fark |
2013 |
7.8 |
10.8 |
-3.0 |
2014 |
7.6 |
11.3 |
-3.7 |
2015 |
7.6 |
10.4 |
-2.8 |
Peki bu ne demektir? Bu, örneğin, gebeliğin 27. haftasındayken canlı doğup, 11 aylıkken ölmüş olan bir bebeğin ölümünün SB ya da yetkilisinin adıyla, çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Prof.Dr. Recep Akdağ, tarafından yok sayılması, bizlerden saklanması demektir. Tablo 2’de bu durumun ne boyutta olduğu izlenebilmektedir. SB’nin açıkladığı BÖH’lerin TÜİK’in açıkladığına göre, 2013 yılında 3.0, 2014 yılında 3.7 ve 2015 yılında da 2.8 puan geride, eksik olduğu görülmektedir. Saklanan sayı az değildir. Bu durum, SB çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Prof.Dr. Recep Akdağ’ın her yıl için neredeyse bebek ölümlerinin yarısına yakınını(Tablo 3) bir yıldız işaretiyle sakladığının, gözlerden kaçırmak istediğinin kanıtıdır.
TÜİK ve SB’nin verilerini karşılaştırdığımızda, ortaya çıkan tablo gerçekten korkunç boyuttadır. Recep Bey, eksik ya da yanlış bilgi sunmuyor. Resmen bizi kandırıyor, ‘yalan’ söylüyor. Kendilerinin kullandığı gibi, BÖH hesaplanmasında her hangi bir doğum haftası ya da doğum kilosu sınırı dünyanın herhangi bir yerinde kullanılmıyor. BÖH’ün tanımı net, dünyanın her yerinde de aynı; bir yıl içinde canlı doğup bir yaşını tamamlamadan ölen bebek sayısının o toplumda aynı yıl içerisinde canlı doğan bebek sayısına orantısıdır. Bu hızın katsayısı da 1000’dir. Diğer bir ifadeyle BÖH, bir toplumda, bir yıl içinde canlı doğan bin bebekten kaçının bir yaşını doldurmadan öldüğünü göstermektedir.
Tablo 3. Türkiye’de yıllara göre bebek ölümleri ve SB’nin gizledikleri
Yıl |
SB |
TÜİK |
Gizlenen |
Gizlenen % |
2013 |
10 106 |
13 993 |
-3 887 |
38.5 |
2014 |
10 199 |
15 165 |
-4 966 |
48.7 |
2015 |
10 351 |
14 164 |
-3 813 |
36.8 |
Tablo 3’te de izlenebildiği gibi, Recep Bey bir yıldız işareti ile 2013 yılında 3 887, 2014 yılında 4 966 ve 2015 yılında da 3 813 bebeğin ölümünü yok saymıştır. Oysaki bu bebeklerin her biri anneleri tarafından aylarca vücutlarında taşınıp, kanlarıyla-canlarıyla büyütülmüş, hareketleri hissedilmeye, kalp sesleri dinlenmeye çalışılmış, karınları üzerinden sevilmiş, doğum sırasında ağlamaları duyulmuş, sonrasında sarılıp koklanmış, bağırlarına basılmış, bir annenin, bir babanın çocuğudur. Doğduğunda 28 haftalıktan küçük olması ya da ağırlığının 1000 gramın altında olması bu gerçekleri değiştirmez. Değiştirmediği gibi, SB Recep Bey’e de Türkiye’de BÖH’ü olduğundan daha düşük göstererek, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın toplumsal sağlık göstergelerindeki sonuçlarını gizleyip, sahte başarı aracı olarak kullanması hakkını da vermez.
SB çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Prof.Dr. Recep Akdağ’a elindeki bu minarenin çok büyük olduğunu, herhangi bir kılıfa sokulup saklanamayacak kadar büyük olduğunu anımsatmak bizim toplumsal sorumluluğumuz kapsamında yer almaktadır. Gerisi ne olacak diye sorarsanız. Gerisi sandıkta diyelim…
Kaynakça:
Sağlık Bakanlığı(2014), Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2013
Sağlık Bakanlığı(2015), Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2014
Sağlık Bakanlığı(2016), Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2015 Haber Bülteni http://www.saglik.gov.tr/TR/dosya/1-107917/h/yillik.pdf
TÜİK Haber Bülteni, Doğum İstatistikleri, 2014. Sayı: 18621, 17 Nisan 2015.
TÜİK Haber Bülteni, Doğum İstatistikleri, 2015. Sayı: 21514, 15 Nisan 2016.
TÜİK Haber Bülteni, Ölüm İstatistikleri, 2014. Sayı: 18623, 29 Nisan 2015.
TÜİK Haber Bülteni, Ölüm İstatistikleri, 2015. Sayı: 21522, 28 Nisan 2016.
Yeni Şafak Gazetesi, Son Dakika Haberi, 17 Kasım 2016, 22.01.