Dosttan Dosta Selam İle (Üç Devrimci Tiyatro Bir Meddah)

Haberler

Dr. Serdar Koç

Sevgili dostum Nihat Taydaş, mahmur bir Pazar akşamı evde okumakla yazmak arası sendelerken aradı beni, hararetli bir üslupla bir kitabı okumam gereğini anlatıyordu. Dinledim ve unuttum. Sonra Kızılay’da bir kitapevinde rastlayınca anımsadım, alıp okudum o akşam bir solukta.

Bir anda anıların sahnesi açılıp perde perde önüme serildi. Benim için bir yaşam(lar) geçidiydi Ankara’nın tiyatro sahnelerinden bizlere, altmışlar sonlarından yetmişler sonlarına uzanan on yıl boyunca…

Tiyatrocu gözüyle anımsadım gençliğimi sil baştan.

Tiyatro adanmışlıktır derlerdi, anlamaya çalışırdım. Duygusal zenginlik ve bir o kadar da alabildiğine yoksunluk içinde… Zaten adanmadan neyin hakkı verilebilir ki.

Evet, tiyatroya adanmış bir ömür… Erdoğan Akduman, olanca samimiyetiyle yüreğini ortaya koymuş, “Üç Devrimci Tiyatro Bir Meddah” adlı eserinde.

Eldeki arşiv, belge ve deneyim birikimine yaslanarak, oldukça kolay okunan dil ve anlatı bütünlüğüne sahip önemli bir çalışma ortaya çıkarmış. Tebrik ederiz.

Gözüm hemen tanıdığım oyuncu dostları aradı. Halil Esen, Nejat Orhan, Nurkut İlhan, kimlerin ismi yoktu ki, şahsen tanıdığım, tanımadığım ama ismini bir biçimde bildiğim, oyunculuklarını severek, keyifle izlediğim kimler yoktu ki. Bir sahne(ler) ve sahne insanları geçidiydi benim için.

Birkaç gün boyunca mutlulukla dolup, taştım ve hatta bir gece rüyamda, kuş olup yükseldim göklere ve dağ bayır, vadiler, dereler boyu kuşların gözüyle izledim Anadolu’yu. Meddahça…

Anadolu halk tiyatrosu geleneğinden esinlenerek evrensele ulaşma çabalarının epik, diyalektik arayışını anlamaya çalıştım Akduman’la beraber.

***

“Ankara Birliği Sahnesi” ile başlıyor serüven…

17 Aralık 1969 gecesi, Vasıf Öngören’in yazıp yönettiği “Asiye Nasıl Kurtulur” oyunu ile açılıyor sezon. Defalarca izlediğim bir tiyatro klasiğinin öyküsünü bir de Erdoğan Akduman’ın kaleminden dinledim.

Ankara Birliği Dergisi… Bertolt Brecht’in “Adam Adamdır” oyunu… Anadolu turneleri… Ankara Gençlik Parkı gösterimleri…

Bugün dönüp baktığımızda belki bize anlamsız gelen ama o günün koşullarında çok hayati olduğu sanılan, kadehler dolusu gerilimler ve yıpratıcı tartışmalar… Ayrılıklar…

Erdoğan Akduman’ın, Erol Toy’un kaleme aldığı Heka-Meddah eseri temelinde, Meddah geleneğine yeniden hayat verebilmek için günler geceler boyu süren, uzun, inatçı çabalarının ürünü, geleneği günümüze taşıyıp çağdaş anlamda görünür hale getirebilme başarısı… Ve Meddah’ın Anadolu turnesi…

Ankara Birliği Sahnesi Davası… Ancak bizim ülkemizde olabilecek cinsten, bir tiyatro topluluğunun belki de tarihte ilk ve son kez gizli örgüt kurmaktan yargılanması ve mahkûm edilmesinin ibretlik garabeti…

***

12 Mart askeri dönemi, hapislik yılları ve Mamak Askeri Cezaevi’nden 74 affıyla çıktıktan sonraki dönemde başlayan “Çağdaş Sahne” deneyimi ve sendika tiyatro ilişkisi. Yetmişler solunun iç gerilimlerinin gölgesinde antifaşist mücadeleye ve devrimci kültüre katkı çabaları.

Tiyatro, çocuk tiyatrosu, film, müzik, sanatsal gösteriler ve tartışmalar…

Nazım Hikmet’in “Yusuf ile Menofis” oyunu. Samed Behrengi’nin “Küçük Kara Balık” hikâyesinden uyarlanan çocuk oyunu…

Dizi halinde devam eden, Ruhi Su/ Sümeyra Çakır, Cem Karaca, Timur Selçuk, Rahmi Saltuk konserleri, Tülin Nutku/ kadınlarımız (türkü, şiir, slâyt) vb. gösterimler…

Söyleşiler, açıkoturumlar…

Gerhart Hauptmann’ın “İsyan” oyunu.

Nihat Asyalı ve Yusuf Dağüstün ve Çağdaş Sahne Çalışanları’nın kaleme aldığı, Maden-İş Sendikası’nın tarihi Bursa grevini konu alan “Grev” oyunu.

Oyunların Anadolu gösterimlerine getirilen valilik yasaklamaları…

Tiyatronun idari yasaklarla ve faşist saldırılarla cengi…

***

Ve son olarak da Erdoğan Akduman’ın “Öncü Sahne” deneyimi…

Yokluklar ve yoksunluklar girdabında yeniden ve yeniden kendi küllerinden tiyatroyu var etme çabası.

Erdoğan Akduman’ın yazıp yönettiği “Büyük Gösteri” oyunuyla ilk kez ve bir tiyatro oyununda “köçek” sahneye çıkar ve Akduman kendisi oynar. (15 Aralık 1976)

12 Mart 1971 muhtırası sürecinde öldürülen gençlerin aileleriyle yapılan ve Milliyet gazetesinde “Kan Çiçekleri” başlığıyla yayınlanan röportajları Erdoğan Akduman’ın ricasıyla usta yazar Dursun Akçam oyunlaştırır.

“Kan Çiçekleri”, yetmişlerin kanlı karanlığında yitirdiğimiz, can parelerimiz, kardeşlerimiz, yoldaşlarımız, arkadaşlarımız, ömürlerinin baharında onlardan eksilip bize eklenen, utangaç bir mahcubiyetle yaşamaya çabaladığımız ömürcüklerimizdir de aslında. Oyun çok beğenilir ve uzun süre sahnelenir. Ülkenin her yerinden gelen çocukları öldürülen aileler gözyaşlarıyla izler.

Oyunun 1 aylık İstanbul turnesi 1 Mayıs 1977 akşamı başlayacaktır, ama…

O bilinen kanlı 1 Mayıs katliamı gerçekleşir ve çaresiz Ankara’ya geri dönerler.

1977 Temmuz ayında 20 gün boyunca Ankara Gençlik Parkı Açık Hava Tiyatrosu’nda sahnelenir ve her gece salon coşkuyla dolar taşar.

İlk sezonu Küçükesat semtinde kiraladığı Karınca Sineması’nda tamamlayan Öncü Sahne, 1977 Ekiminde yeni sezona, Derya Sineması sahnesinde; Büyük Gösteri, Kan Çiçekleri ve Meddah ile devam eder. Oyunlar dışında, Ruhi Su, Cem Karaca, Timur Selçuk, Rahmi Saltuk gibi değerli sanatçıların konserler dizisi de sürmektedir.

Bu arada Öncü Sahne tam dört kez bombalı saldırıya uğrar.

Provaları çok uzun süren, Hasan Hüseyin Korkmazgil’in “Hızarcı” oyunu ancak bir kez seyirci karşısına çıkabilir. Ardından “Kan Çiçekleri” oyunuyla turneye çıkılır. Ve tabi ki bomba ihbarları, faşist saldırılar, yasaklamalar girdabında…

İki yıl yaşayabilen Öncü Sahne de daha fazla varlığını sürdüremez.

“Üç devrimci Tiyatro, Bir Meddah” dönemi böylece sona erer.

***

Erdoğan Akduman’ın belki bir adım önde olduğu ve yine belki bir gömlek fazladan terlediği, bir avuç tiyatro sevdalısının cesur ve özverili öyküsüdür kitap. Ve tabi Erdoğan Akduman anlatımıyla ve onun kaleminden. Her öykü bir başka anlatıcı tarafından bir başka biçimde ve bir başka üslupla anlatılabilir. Ne mutlu anlatacak öyküsü olanlara.

Özellikle kuşakdaşlarıma öneririm ve tiyatroya yeni başlayanlara ve tiyatro severlere… Nerelerden geçip geldi başkent sahneleri bu günlere… Bir başka gözle ve bir başka açıdan anlayabilmek için, anlayana… Yeri gelir sözcüklerden sazdır tiyatro…

Meddahın davulu az anlamayana…

***

Hayat sahnesinin, adına tiyatro denen gerçeğe en yakın rüyası hiç eksilmesin yaşamınızdan…

“Her ne kadar sürçülisan ettikse affola!”

 

22.11.2016, Ankara

***

 

 

Serdar Koç

“BUGÜN HAVA GÜZEL OLACAK”

 

oyun başlamış,

güzel,

bu oyun güzel olacak…

 

ışıklar yanar usulcana…

usulcana sahneye…

 

şiir…

yükselir dalga dalga

 

muhtelif replikler…

yorumlar…

 

ses/ müzik…

perde perde çıkar/ iner…

 

ışıklar söner…

ve perde-

 

(“bugün hava güzel olacak”

Cemal,