Sağlıkta Dönüşüm ve Aile Hekimliğinde Yalnızlık…

Haberler

Dr. Yaşar Ulutaş – 

Bir aile hekimi düşünün, kendisine kayıtlı 3500-4000 civarında hastanın sağlığından sorumlu. Her gün hastalarını muayene edip tedavisini yaparken bir yandan da gebesinin, bebeğinin, çocuğunun, doğurgan yaştaki kadınlarının izlemlerini, aşılarını yapıp kayıtlarını tutuyor. Her ay belirlenen sayılarda kolon, serviks ve meme kanseri taramaları yapıyor. Ehliyet, av tüfeği ve sporcu raporu benzeri raporlarını düzenliyor. İdarenin istediği aylık çalışmaları yapıyor. Bir de gece yarısı Aşı Takip Sistemi ya da ASM Güvenlik Sitemi alarm verdiyse ASM ye gidip onları kontrol ediyor…

Bu arada ASM kirasını, çalışanların maaşlarını ve SSK primlerini, stopajını, elektrik, su telefon, internet, ısınma gibi sorunlarını gidermekle yükümlü.

Hastalarından vefat eden olursa gidip ölü muayenesini yaparak defin ruhsatını dolduruyor. Evde bakım hastası varsa düzenli olarak onları ziyaret ediyor. Hastane de bile olsa anne ölümlerini takip ediyor, formlarını doldurup Toplum Sağlığı Merkezi’ne gönderiyor. TSM’nin verdiği filyasyonları yapıyor. Ve daha birçok şeyi…

Tabii bu arada hastalar dışarıda bekliyor…

Yeni yıl geliyor ASM çalışanlarına ücret artışı yapmak gerekiyor. Devletin kendisine layık gördüğü %3+3. Çalışanlarına bu kadar zam vermek içine sinmiyor ama fazladan vereceği her kuruş çocuklarının rızkından gidiyor.  Gel de çık işin içinden… Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık…

Hastalar dışarıda…

Bütün bu düşüncelerle karma karışık bir ruh haliyle mobil sağlık hizmeti için bu karda kışta kendisine bağlı köydeki sağlık evine gidiyor. Bekleyen hastalarını tedavi edebilmek için… Ebe izinli… Kış soğuklarında sağlık evinin suları donmuş, borular patlamış, sağlık evini sular basmış. Muhtardan da köylüden de fayda yok. İş başa düşüyor. Sisteme de, düzene de, bunu kendine reva gören yöneticilere de sitem ederek sağlık evini temizlemeye koyuluyor.

Hastalar dışarıda…

Göğüs ağrısı başlıyor… Ardından bilinç kaybı, yere düşüyor, son bir hamleyle kapıya sürünüyor… Ama yetişemiyor kapıya… Sonradan bir hastanın aklına geliyor Doktor yarım saattir dışarı çıkmadı, hiç hasta çağırmadı… Kapı açılıyor içeri giriliyor, Doktor yerde… Ambulans çağrılıyor… Müdahaleler… Nafile…

Hastalar dışarıda…

Dr. Abdülkadir Baba; soyadı gibi bir baba, iki evladı var. Aksaray’da Mesude Perek Sağlık Ocağı'nda görevli. Henüz 49 yaşında. Mobil sağlık hizmeti için gittiği Hırkatol köyünde, hem de sağlık evinde 28 Aralık 2016’da hayata gözlerini kapıyor. Oysa ne hayalleri vardı… Belki 3 gün sonra ailesiyle birlikte yeni yılın gelişini kutlamayı planlıyordu, belki de çocuklarının geleceğini…

Tıpkı, yeni evli olan henüz 30 yaşındaki Dr. Atakan Karanfil’in 1 Ekim 2014 tarihinde tek başına çalıştığı İstanbul Silivri Büyükçavuşlu ASM’deki muayene odasında ölü bulunması gibi…

Dr. Abdülkadir Baba’nın anısı önünde saygıyla eğiliyor, ailesine, tüm sevenlerine, O’nu bekleyen hastalarına, sağlık camiasına sabır ve başsağlığı diliyoruz…