Meslek hastalığı tanısı koymak, işten atılma sebebi!

Haberler

İşyeri hekimlerinin mesleki bağımsızlıklarına müdahale edilerek işyeri hekimliği yapmaları engelleniyor. İşçilerin sağlıklarının bozulmasına göz yumuluyor.

Dr. Sedat Abbasoğlu
Türk Tabipleri Birliği
İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kol Başkanı

İşçilerin çalışma ortamları ve üretim sürecinin bir bütününden kaynaklanan meslek hastalıkları işçi sağlığının kanayan yaralarından ve öyle görünüyor ki olmaya da devam edecek. Kapitalist üretim ve bölüşümün egemen olduğu bir çalışma yaşamında, emek sömürüsünün emek yağmasına dönüştüğü bir  iş ilişkisinde, bir de  OHAL’li bir dönemden geçiyorsak  iş kazaları, meslek hastalıkları ve bunlara bağlı ölümleri sıkça duyacak ve bu konuda görevlerini yapmaya çalışan ve mağduriyet yaşayan işyeri hekimlerinin  yaşanmışlıklarını  anlatmaya devam edeceğiz.

İşyeri Hekimi Dr. Ahmet Tellioğlu çalıştığı organik kimya firmasında işçilerin toksik kimyasallara maruz kaldığını  tespit etmiş ve işçilerin toksik kimyasallara sunuk kalmalarının meslek hastalıklarına yol açacağından gerekli önlemleri alması için ilgilileri uyarmış ve sonuç alamayınca da 6331 yasa ve ilgili yönetmelikler gereğince durumu Çalışma Bakanlığı’na rapor etmişti. Bu nedenle de 2013 yılında işine son verildi. 2014 yılında bu kez bir OSGB’de taşeron işçisi  olarak  çalışmaya başladı. Taş ocağında çalışan işçilerin işyeri hekimliğini yapıyordu. İşçilerin periyodik muayeneleri ve tetkiklerini yaparken taş ocağında çalışan 17 işçide pnömokonyoz tespit etti. Durumu işyeri yetkililerine bildirerek önlem alınmasını istemesi üzerine tekrar işine son verildi. Dr. Tellioğlu işyeri hekimliği öğretisinin bir gereği olarak işyerinde işçilerin sağlığını korumaya çalışmış, görevini yapmıştır. İşyeri hekimi olarak durumu işyeri yetkililerine bildirmiştir. 6331 sayılı yasa böyle buyurmuştu;  “Çalışma ortamlarının işçilerin sağlıklarını olumsuz yönde etkilenmesini önleyecek önlemlerin alınmasının asli sorumlusu işverendir” diyordu.  İşyeri sorumluları işçilerin sağlıklarını korumak için gerekli önlemleri almak yerine işyeri hekiminin  iş akdinin feshini  ve işine son verilmesini “uygun” görmüşlerdir.  Doktor arkadaşımız, işten  atılmasının haksız, hukuksuz  ve keyfi bir uygulama olduğunu düşünerek  durumu yargıya taşıdı. Yargı işe iade talebini yerinde bularak  Dr. Tellioğlunun işe iadesine hükmetti. (Böylesi yargı kararlarının yaşadığımız dönemde istisna kabilinden olduğunun da altını çizmekte yarar var. )

Sorun bir  işyeri hekiminin işten atılması, mağdur olmasının ötesinde bir anlam taşıyor. İşyeri hekimlerinin mesleki bağımsızlıklarına müdahale edilerek işyeri hekimliği yapmaları engelleniyor. İşçilerin sağlıklarının bozulmasına göz yumuluyor.

Şimdi aşağıdaki soruların yanıtlarını merak ediyoruz:

–       Bu işyerinde toza karşı önlem alındı mı?

–       Pnömokonyoz tanısı konulan işçiler halen çalışıyorlar mı, yoksa onların  da işlerine son mu verildi?

–        Çalışmaya devam ediyorlarsa hangi koşullarda çalışıyorlar, toza sunuk kalmaya devam ederek  ölüme bir adım daha mı yaklaşıyorlar?

–       Çalışma Bakanlığı bu işyerine nasıl bir müdahalede bulundu?

Sorularımıza olumlu bir yanıtın olmadığını her gün yaşanan onlarca iş kazası, işçi cinayeti  ve kayıtlara geçmeyen meslek hastalığı nedenli ölümlerden biliyoruz. 

Bu durumda Çalışma Bakanlığı’nı görevini yapmaya,  işçilerin  gün be gün yiten sağlıklarının korunması için gerekli yaptırımları uygulamaya, önlemleri alamaya davet ediyoruz.