Savaşın neden olduğu zorunlu göç, göçmenlerin içinde bulunduğu yaşam koşulları ve sağlık hakları, göçün ırkçılık ile ilişkisi, TTB’nin düzenlediği “Savaş, Göç ve Sağlık Çalıştayı”nda çeşitli boyutlarıyla ele alındı.
Tıp Dünyası – ANKARA
Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından düzenlenen “Savaş, Göç ve Sağlık Çalıştayı” 28 Ekim 2017 tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi. Çalıştayda, savaşın neden olduğu zorunlu göç, göçmenlerin içinde bulunduğu yaşam koşulları ve sağlık hakları, göçün ırkçılık ile ilişkisi çeşitli boyutlarıyla ele alındı.
Çalıştay, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel’in açış konuşmasıyla başladı. Suriye’de 2011 yılından bu yana süren savaş dolayısıyla milyonlarca insanı yerinden eden bir göç dalgasının yaşandığını belirten Tükel, bu süreçte yaşamları değişen, zorluklarla karşı karşıya kalan çok sayıda Suriyeli’nin Türkiye’ye geldiğini belirtti. Suriyelilerin bir yandan işsizlik ve emek sömürüsü ile boğuşup, çok zor koşullar altında yaşam mücadelesi verirken, bir yandan da ciddi sağlık sorunlarıyla baş etmeye çalıştıklarını kaydeden Tükel, temel ihtiyaçları olan beslenme, güvenlik, sağlık, barınma, eğitim ve çalışma olanaklarının sağlanması gerektiğine dikkat çekti.
Tükel, 2011 yılında başlayan bu göç dalgasıyla yaşanan sürecin ayrıntılarını aktardı. Ekim 2011’de Suriyelilere geçici koruma statüsü verildiğini, bu statünün acil ihtiyaçlara erişim imkânı sağladığını anlatan Tükel, “sığınmacı” olarak ifade edilen bu kişilerin yararlanacağı hizmetler için çeşitli yönetmelik ve yönergeler çıkarıldığını aktardı. Tükel, 22 Ekim 2014’ten itibaren Geçici Koruma Yönetmeliği kapsamında geçici koruma altına alındıklarını ve bu kapsamdaki hizmetlerin de AFAD Başkanlığı ve çeşitli bakanlıklar tarafından verilmeye başladığını söyledi.
Tükel, birinci basamak sağlık hizmetinin Toplum Sağlığı Merkezleri’ne bağlık Göçmen Sağlığı Merkezleri ve Aile Sağlığı Merkezlerince verildiğini, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde sınır illerindeki hastanelerde kapasite sorunu yaşandığını anlattı. Üniversite hastanelerinin doğrudan başvuru alamadığını belirten Tükel, üniversite hastanelerinin kabul etmesi için Sağlık Bakanlığı Hastanelerinden sevk edilmiş olması gerektiğini kaydetti.
2017 Ekim ayı rakamlarına göre biyometrik kimlik verilen Suriyeli sayısının 3 milyon 208 bin, olduğunu, en fazla Suriyeli yaşayan kentlerin 511 binle İstanbul, 445 bin ile Şanlıurfa ve 416 bin ile Hatay olduğunu belirten Tükel, bunu Gaziantep, Mersin, Adana, Kilis, Bursa, İzmir ve Kahramanmaraş illerinin izlediğini aktardı.
Tükel sözlerini şöyle tamamladı:
“Suriyeliler emek sömürüsü ile karşı karşıyalar; temel hak mahrumiyetlerine, nefret söylemine ve ayrımcılığa uğruyorlar. Sağlık hizmetleri sunumunda yetersizlikler, güçlükler var. Bunun en önemli nedenlerinden biri dil sorunu. Kamp dışında yaşayanların yaşadığı zorluklar var; kronik hastalıkların kontrol ve izlemiyle ilgili zorluklar, ilaca erişimle ilgili zorluklar… Suriyeli göçmenlerin onurlu, sağlıklı ve iyi bir yaşam sürdürmeleri için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu çalıştayı da bunun bir parçası olarak görüyoruz.”
Tükel’in konuşmasının ardından sunumlara geçildi. Doç. Dr. Levent Küey’in “Savaş, göç, ırkçılık: Umut var mı?”, Dr. Ayşegül Ateş Tarlan’ın “Gaziantep ve Kilis Göçmen Sağlığı Merkezlerinin İşleyişi ile İlgili Gözlemler”, Doç. Dr. Murat Erdoğan’ın “Türkiye’de Bulunan Suriyelilerin Sağlık Hakkı” ve Prof. Dr. Cem Terzi’nin “Savaş, Göç ve Birlikte Yaşam” başlıklı sunumlarıyla devam etti.
Sunumların ardından, “Göçmenlerin Sağlık Hakkı”, “Suriyeli Hekimlerin/Sağlık Çalışanlarının Türkiye’de Çalışma Koşulları” ve “Kültürlerarası Duyarlılık ve Irkçılık” başlıklarında grup çalışmalar yapıldı. Çalıştayın son oturumunda çalışma gruplarının raporları sunuldu.