The Lancet’ten itiraf: Sağlıkta Dönüşüm bir başarı öyküsü değilmiş meğer!

Haberler

2013’te Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı 35 sayfalık yazıyla öven The Lancet şimdi reform niyetlerinin samimiyetini sorguluyor.

Mutlu Sereli Kaan

Bundan 5 yıl önce, bilimselliğine ve saygınlığına adeta gölge düşürecek bir yaklaşımla, Sağlık Bakanlığı’nın siparişi üzerine 35 sayfalık bir Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) güzellemesi yayımlayan ve gerek Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) gerekse Türkiye’de sağlık alanında önde gelen isimlerin sert tepkilerine hedef olan The Lancet dergisi, TTB Merkez Konseyi’ne yönelik gözaltı sürecinin ardından, önemli bir özeleştiride bulundu. The Lancet’te 10 Şubat 2018 tarihinde yayımlanan editör yazısında, Hükümetin SDP konusundaki niyetlerinin samimiyeti sorgulandı.

Dünyanın önde gelen sağlık dergilerinden İngiliz The Lancet’te Temmuz 2013’te, Türkiye’de uygulanmakta olan SDP’ye ilişkin olarak “Türkiye’de Genel Sağlık Kapsamı: Hakkaniyette Artış” başlığı ile oldukça yanlı bir övgü yazısı yayımlanmış, yazarları arasında eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile Bakanlık bürokratlarının da bulunduğu yazıda, Türkiye sağlık sisteminde yaşanan değişim ele alınmıştı.

Sağlıkta Dönüşüm’ü demokrasiye bağlamak

Derginin aynı sayısında yayımlanan editör yazısında da “sağlık alanındaki bu başarıların ekonomik gelişimin yanı sıra, demokratik geçiş süreciyle de bağlantılı olduğu, bu dönüşümün sert politik tartışmalar ve toplumun protestolarıyla (Gezi olaylarına atıfla) sürdüğü, bunun ise güçlü, katılımcı ve şeffaf bir demokrasinin işareti olarak memnuniyetle karşılanması gerektiği” belirtilmişti.

Söz konusu durum başta TTB olmak üzere, Türkiye’de geniş bir hekim kitlesinin tepkisini çekmiş, yazının içeriğinin gerçekleri yansıtmadığına, SDP’nin Dünya Bankası tarafından dikte ettirilmiş bir özelleştirme programı olduğuna, özelleştirilen bir sağlık sistemiyle hakkaniyeti sağlama ve adil olmanın mümkün olamayacağına, programın tıbbın geleneksel köklerini ve tıp etiğini sarstığına ilişkin eleştiriler The Lancet’e iletilmişti.

Lancet’ten çark

Aradan geçen zaman TTB’yi bir kez daha haklı çıkardı. TTB Merkez Konseyi üyelerinin “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” başlıklı açıklamaları dolayısıyla gözaltına alınmalarının ardından dünyadan gelen büyük tepki dalgasına The Lancet de eklendi. The Lancet, 10 Şubat 2018 tarihinde yayımlanan “Türk Tabipleri Birliği – Barış İstediği İçin Gözaltında” başlıklı editör yazısında, TTB Merkez Konseyi üyelerinin ifade özgürlüğüne yönelik bu saldırının Dünya Tabipler Birliği ve küresel sağlık topluluğuyla birlikte kınandığı belirtilerek, tüm doktorların savaşa ve acılara karşı çıkma hakkını ve yükümlülüğünün savunduğu vurgulandı.

“Türkiye dünyanın inanamadığı gözlerle belirsiz bir geleceğe sürükleniyor”

Yazıda SDP ile ilgili itiraf ise şu cümlelerle geldi:

“Bu çerçevede, bugünkü hükümetin daha önceki geniş kapsamlı reform niyetlerinin samimi olup olmadığını sormakta sakınca yoktur. 2013 yılında The Lancet Türkiye’nin iddialı Sağlıkta Dönüşüm Planı ile ilgili bir değerlendirme yapmış, 2003 yılında başlayan siyasal istikrarın sağlık hizmetlerinin kapsamının genişlemesi, eşitliğin sağlanması, anne ve çocuk sağlığı gibi alanlarda elde edilen kazanımlarda payı olduğuna işaret etmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da anayasal reform vaadiyle seçilmişti. Ne var ki 2016 yılındaki başarısız darbe girişiminin ardından, ulusal güvenlik adına 50 binden fazla insan tutuklanmış, 150 bin kişi de işten çıkarılmıştır. G20 üyesi, ekonomik büyümede sürekliliğiyle övülen ve 3 milyon Suriyeli barındıran (diğer tüm ülkelerden daha fazla) modern Türkiye bugün dünyanın inanmakta zorlanan gözleri önünde belirsiz bir geleceğe sürüklenmektedir.”

“Zamanlama manidar!”

Gelelim bugüne… SDP’nin başarısızlığı ve çok temel ayaklarının çöktüğü bugün TTB dışında farklı kesimlerce de dile getiriliyor. Bu itiraf TTB’nin haklılığının kabul edilmesi açısından olumludur. Ancak yine de bazı noktalara dikkat çekmek gerek.

TTB eski Merkez Konseyi Başkanlarından Dr. Eriş Bilaloğlu, 17 Aralık 2017 tarihinde www.bianet.org sitesinde yayımlanan “Sağlıkta Dönüşüm Programı’na Ne Oldu?” başlıklı yazısında, çok önemli noktaların altını çizmişti. Sağlık Bakanlığı bütçesinin açıklandığı günlerde yayımlanan yazıda, Bilaloğlu geçmiş bütçe sunum raporlarının bir karşılaştırmasını yaparak, 2003 yılından bu yana ilk kez “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adının raporda geçmediğine dikkat çekmişti. Bilaloğlu’nun şu cümlelerini dikkatle okumakta fayda var:

“Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın marka değeri bitmiş demek ki! Artık ‘Sağlıkta Gelişim, Kalite ve Sürdürülebilirlik Dönemi’ndeyiz ama yeni Türkiye, yeni ufuklar yok. Söylenebilecek olan şudur: AKP’nin sağlıkta anlatacağı bir hikâyesi (de) artık yok.”

SDP görevini yaptı, miadını tamamladı mı? SDP üzerinden “kamudan sağılacak” bir şey artık kalmadı mı? Peki ya AKP’nin “misyonu”? Yıllar önce SDP’nin başarılarını dünyaya pazarlamak amacıyla derginin yarısını buna ayıran The Lancet’in itirafını bir de buradan okumak, belki The Lancet’in samimiyetini de sorgulamak ve çok yakında Türkiye’de şehir hastanelerinin başarılarını anlatan bir destana yer verirse de şaşmamak gerek!