TTB Başkanlarından çağrı: Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’na özgürlük

Haberler

Tıp Dünyası – İSTANBUL –

1984 yılından bu yana Türk Tabipleri Birliği’nin başkanlığını yürütmüş olan Dr. Erdal Atabek, Dr. Selim Ölçer, Doç. Dr. Özen Aşut, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Dr. Eriş Bilaloğlu, Prof. Dr. Özdemir Aktan, Dr. Bayazıt İlhan ve Prof. Dr. Raşit Tükel’in imzasıyla iki ayı aşkın süredir Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun bir an önce serbest bırakılması için kamuoyuna ve yetkililere çağrı yapıldı.

İstanbul Tabip Odası’nda (İTO) 11 Nisan 2018 tarihinde basın toplantısı düzenleyen TTB Başkanları, “İmzası olan TTB başkanları olarak Hamzaoğlu’nun toplumun sağlığı ve hekimlerin yararına özverili, gönüllü, disiplinli çabalarının tanığıyız. Ancak Prof. Dr. Hamzaoğlu aynı zamanda TTB’nin eşitlikçi, laik, özgürlükçü, demokratikleşme ve barıştan yana, insan hakları temelinde toplumcu bir hekim meslek örgütü kimliğinin korunması ve sürdürülmesinde de kararlılıkla tutum alan ve destek veren bir emekçisi olmuştur. Diyoruz ki; Bu ülkenin değerlerini tüketmeyin. Halkın sağlığının Onur’u en kısa sürede serbest bırakılsın” açıklamasını yaptılar.

Basın toplantısına, TTB Başkanları Prof. Dr. Raşit Tükel, Prof. Dr. Özdemir Aktan, Dr. Eriş Bilaloğlu, Prof. Dr. Gençay Gürsoy ve Dr. Erdal Atabek katıldılar.

‘TTB bir okuldur’

TTB Başkanlarının açıklamasını TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel okudu. “Türk Tabipleri Birliği bir okuldur” diyen Tükel “TTB’nin 1960’ların ikinci yarısı/1970’li yıllarla birlikte şekillenen çizgisinde toplumcu bakışın ve halk sağlıkçıların özel bir katkısı vardır. Bu okulun 1989 yılından bugüne hem öğrencisi hem eğiticisi olan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu bir basın açıklaması nedeniyle 54 gündür tutukludur” dedi. Hamzaoğlu’nun TTB içerisinde toplum sağlığını ilgilendiren başlıklarda Türkiye Sağlık İstatistikleri Yıllığı hazırlamaktan yaşanan halk sağlığı sorunlarına özel raporlar yazılmasına, sağlık çalışanlarının sağlığı çalışmalarından halen sürdürmekte olduğunun, 40. yılına giren Toplum ve Hekim Dergisi’nin editörlüğüne, her yıl sağlık bütçesi değerlendirmesinden dönemsel sağlık politika notları hazırlamaya, halk sağlığı asistanlarına yönelik gezici halk sağlığı okullarında eğiticilik yapmaya kadar geniş bir yelpazede katkı sunduğunu anımsatan Tükel, şöyle devam etti:

“Biz aşağıda imzası olan TTB başkanları olarak O’nun toplumun sağlığı ve hekimlerin yararına özverili, gönüllü, disiplinli çabalarının tanığıyız. Ancak Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu aynı zamanda TTB’nin eşitlikçi, laik, özgürlükçü, demokratikleşme ve barıştan yana, insan hakları temelinde toplumcu bir hekim meslek örgütü kimliğinin korunması ve sürdürülmesinde de kararlılıkla tutum alan ve destek veren bir emekçisi olmuştur. Biz de diyoruz ki “Bu ülkenin değerlerini tüketmeyin ‘Halkın sağlığının Onur’u en kısa sürede serbest bırakılsın! Onur Hamzaoğlu’na özgürlük.”

‘Bilim kültürü tehdit altındadır’

Açıklamanın ardından söz alan ve 1966-1984 dönemi TTB Başkanı Dr. Erdal Atabek, şunları söyledi:

“Bir halk sağlığı savunucusu tutuklanmıştır. Bu şu demek: Halk sağlığına yönelik bir tehdidin ifadesidir. Bugün değerli meslektaşımız Hamzaoğlu’nun tutuklanması halk sağlığının, halk sağlığını savunmanın tutuklanmasıdır. Bunu böyle değerlendirmek gerekir. Eğer halk sağlığını savunmayacaksak biz niçin hekim olduk? Bunun anlamı ve değeri nedir? Biz yalnızca ve yalnızca halkın sağlığı için bu eğitimi yaptık ve bu mesleğe girdik. Bu bakımdan bu tutuklanma bir kişinin değil, büyük bir anlayışın, büyük bir hizmetin tutuklanmasıdır. Akademik hayat üzerinde çok büyük baskı var. Burada Osmanlı tarihindeki alaylılar ve mektepliler çatışmasının izdüşümünü görüyorum ya da devamını… Bugün akademik hayata, akademisyenlere, öğrencilere yönelik baskıyı ben bu izdüşümünde görüyorum. Sanki örgütlü cehalet, bilime karşı harekete geçmiş görünüyor. Bunu siyasetin dışında kültürel bir tehdit olarak görüyorum. Bilim kültürü tehdit altındadır ve cehalet kültürü, bilim kültürü ile savaşmaktadır.”

‘Onur’un suçun işlemeye devam edeceğiz’

2006-2010 yılları arasında TTB başkanlığı yapan Prof. Dr. Gençay Gürsoy ise ”Hamzaoğlu yıllardır halk sağlığı uzmanı ve hocasıdır. Dilovası’ndaki çevre sağlığı sorunlarıyla ilgili çok önemli bir araştırmaya imza atan ve bundan dolayı cezalandırılmak istenen bir meslektaşımızdır. Yerel belediye, İzmit Belediyesi bu nedenle hakkında soruşturma açmış, karşılığında Onur dava açarak kazanmıştır, daha sonra halen benim de içinde bulunduğum Barış Akademisyenleri davasında sanık olarak yargılanmış ve o günlerde üniversitede aynı bildiriye imza atan arkadaşlarıyla birlikte bir gece yarısı evleri basılarak apar topar gözaltına alınmış ve uzun bir süre gözaltında kalmış, serbest bırakılmıştır. Bu üçüncü olaydır” dedi. Gürsoy, Hamzaoğlu’nun savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu, barış talebini dile getirdiği için tutuklandığını kaydeden Gürsoy “Bu ülkenin geleceğini karartan iklimin böyle sürmeyeceğini umut ediyorum. Savaş bir halk sağlığı sorunudur. Onur’un işlediği suçları bizler hepimiz işlemeye devam edeceğiz” diye konuştu.

‘Hamzaoğlu ve onun nezdinde herkes için özgürlük istiyoruz’

2010-2012 arasında TTB başkanı olan Dr. Eriş Bilaloğlu da bugün Türkiye’de çok sayıda haksız ve hukuksuz yere insanların gözaltına alındığını belirterek “Hepimizin en yüksek sesle haykırması gereken gerçekleri dile getiren çok sayıda insan gözaltına alınıyor ve tutuklu. Hamzaoğlu, 1990’ların başından itibaren hem arkadaşımız hem TTB çatısı altında beraber çaba harcadığımız birisi. Hamzaoğlu için özgürlük ve onun nezdinde herkes için özgürlüğü istiyoruz, haksız hukuksuz uygulamalar kalkmalı” dedi. TTB avukatlarının önceki gün Ankara’da cezaevinde Hamzaoğlu ile görüştüğünü ve sağlığı ile moralinin yerinde olduğunu kaydederek “Canını sıkan şeyler var, hepimiz gibi. Herkese çok selamı var” ifadelerini kullandı.

‘Hamzaoğlu, timsahın yuttuğu İvan’dı’

2012-2014 arası TTB başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan şunları kaydetti:

“İstanbul Tabip Odası Dostoyevski’nin bir hikâyesinden Haldun Taner ve Selçuk Erez’in oluşturduğu bir tiyatro oyununu KHK ile ihraç edilen akademisyenlere dikkat çekmek üzere sahneye koymuştu. İstanbul ve birçok yerde sahneledik. Hikâyede bir şehre gelen timsahın yuttuğu kişilikten ve bunun üzerine gelişen olaylardan bahsediyordu. Oyunda Hamzaoğlu, timsahın yuttuğu İvan’ı oynuyordu. Ama bu kez timsah İvan’ı gerçekten yuttu. Maalesef timsah tarafından yutulan İvan’lar Türkiye’de hiç de az değil. Biz hep birlikte timsahın karnında olan İvan’ların bir an önce özgürlüğe kavuşmasını istiyoruz. Bu timsah illetinden kurtulmak istiyoruz.”