Prof. Dr. Sinan Adıyaman
TTB Merkez Konseyi Başkanı
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin arttığı Türkiye’de, kayıtlara göre her gün 30 sağlık çalışanı şiddete maruz kalmaktadır.
Sağlıkta şiddet olaylarına hemen her toplumda rastlanmaktadır. Hasta ve hasta yakınlarının kaygı düzeylerinin yüksek olmasının ve sağlık hizmetinin sunumunda güçlüklerin çok olmasının sözel ve zaman zaman fiziksel şiddete yol açabildiği belirtilmektedir. Hastalar gereksinim duydukları sağlık hizmetlerine rahatlıkla ulaşabilmelidir. Önceleri şiddet olayları acillerde daha sık yaşanırdı. Ancak Türkiye’de sağlıkta şiddet, hizmetin sunulduğu hemen her alana, aile sağlığı birimlerinden yoğun bakımlara kadar yayılmıştır. Şiddetin şiddeti de artmıştır. Sözel şiddet olağanlaşmış, kaldırım taşları kafalarda kırılmaya başlanmış hatta hekimler çalıştıkları ortamlarda bıçaklanmaya başlanmıştır. 2005’ten itibaren 8 hekim görev yaptıkları hastanelerde, çoğu ateşli silahlarla olmak üzere planlanarak öldürülmüştür.
Şiddeti kutsayan, baskıcı politikalar ve gericileşme sonucu şiddet toplumda hızla yayılmaktadır. Diğer yandan sağlıkta uygulanan politikalar da şiddete yol açmaktadır.
Hasta-hekim ilişkisi işletme-müşteri ilişkisine dönüştü
Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlığı piyasa koşullarına terk etmiş, toplum çok hastalanan ve üzerinden para kazanılan bir toplum haline dönüştürülmüştür. Hasta-hekim ilişkisi işletme-müşteri ilişkisine dönüşmüştür. Beklediğini bulamayan, memnun olmayan müşteri (hasta) zaten bir sürü para kazanan buna rağmen müşterinin istediği hizmeti vermeyen doktora cezasını vermektedir.
Hekimleri ve sağlık çalışanlarını itibarsızlaştırma sürmektedir. Özveri ile çalışan binlerce hekim bir anda silinip nitelikli 1500 hekim var denebilmektedir. Ülkeyi yönetenler, sağlık çalışanlarını, mesleki değersizleştirme ve itibarsızlaştırma ile sağlık ortamındaki her türlü aksaklığın ve karşılanmayan isteklerin sorumlusu olarak gösteren ve hedef haline getiren tutumlarının terk etmelidir.
Hükümetler hekimin gözünün hastanın cebinde olduğunu iddia etmektedirler. Burada sorun sağlık hizmetlerini finanse edilmemesi ve çeşitli alanlarda hastalardan tahsil edilen katılım payları ile cepten ödemelerin artırılmış olmasıdır. Bu da hastayı ve hekimi karşı karşıya getirmektedir.
Hekimler bir işletme haline gelmiş kamu hastanelerinde patron memnuniyeti için daha çok hasta bakma, işlem yapma baskısı altındadır. Performans sistemi bir an önce terkedilmelidir. Sağlık hizmetinin niteliğini arttırmak için çalışanlar arasındaki rekabet ile çalışma ortamında daha fazla iş ve işlem yapmak ve hasta bakmak yerine ekip çalışması özendirilmeli ve sağlık hizmetinin niteliğinin arttırılması amaçlanmalıdır.
Çözüm önerileri
Hastanelerde hasta hakları kurulları oluşturulmalı ve bu kurullarda sağlık çalışanlarının meslek örgütleri temsilcilerine yer verilerek bağımsız çalışmalarına olanak sunulmalıdır. Bu kurullar hasta hakları ihlalleri ile ilgili çalışmalar yapmalı, hasta hakları ihlallerinin nedenleri ve nasıl ortadan kaldırılacağını tespit etmelidir.
Taşeron çalışma biçimine son verilmelidir. Sağlık kurumlarında sağlık hizmetinin gerektirdiği niteliklere sahip, özlük hakları korunan ve iş güvencesine sahip sağlık çalışanlarının istihdamıyla demokratik bir ortam sağlanmalıdır. Her kurumda işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından önlemler alınmalı ve çalışanlar bu kararlarda söz sahibi olmalıdır. Sağlık Bakanlığı’na bağlı sağlık kurumlarında sağlık hizmetiyle ilişkili olarak yaşanan şiddet olaylarında, yönetim işveren sıfatıyla 6331 sayılın İş Güvenliği ve Sağlık Yasasında belirtilen tüm yükümlülüklerini yerine getirmelidir.
Sağlık Bakanlığı uzunca bir süre sağlıkta şiddet olgusunu kabul etmemiş, şiddeti önlemeye yönelik kapsamlı ve sistematik bir program/politika oluşturmamıştır. 17 Nisan 2012 tarihinde Gaziantep’de genç bir göğüs cerrahı olan Dr. Ersin Arslan’ın bir hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürülmesinden sonra kurulan TBMM Araştırma Komisyonu’nun Ocak 2013’te yayımlanan raporunda yer alan öneriler de dikkate alınmamıştır.
Bu raporda belirtildiği gibi:
“Sağlık Bakanlığı’nın gerek güvenlik tedbirleri, gerekse diğer pek çok uygulamayı hayata geçirmekle birlikte son yıllara kadar sağlık çalışanlarına yönelik şiddet konusunda temel bir politika oluşturmamış olması, sağlık çalışanlarının şiddete uğrama durumunda sorunu birbirinden farklı yöntemlerle çözmeye çalışmalarına neden olmuş, konuyla ilgili sistematik bir davranış modeli olmaması da hizmet alanların şiddet uygulama konusunda kendilerini rahat hissetmelerine neden olmuştur.
Sağlık hizmeti verilen tüm kuruluşlarda şiddete yönelik risk değerlendirmesi yapılmalı, sağlık hizmetinin yoğun olarak verildiği ve hasta yakınlarının da fazla olduğu birimlerde uygun bekleme alanları sağlanmalı, hasta yakınlarının müdahale alanlarına girmesini engelleyecek düzenlemeler yapılmalı, çalışanların şiddete uğramasını engelleyecek güvenlik önlemleri ivedilikle alınmalıdır.
Topluma önder olan, rol model olan kişilerin; siyasiler, sanatçılar, toplum tarafından kabul edilen uzmanların sağlık çalışanlarına yönelik olumsuz söylemlerde bulunmamaları, hem mesleki saygınlığın korunması hem de bireylerin sağlık hizmetlerinden mümkün olmayan beklentilere girmelerini engelleyerek şiddeti azaltacaktır.
Topluma yönelik çözüm önerileri içinde şiddetin sorun çözme biçimi olarak görülmesinin engellenmesi en başlarda yer almaktadır. Toplumun şiddet ile sorun çözme biçimin engellenebilmesi için eğitim düzeyinin artırılması, kamu spotları ile bilgi ve farkındalık artışının sağlanması gerekmektedir.
Bunun yanında önemli ve müdahale edilmesi gereken alanlardan birisi de bireysel silahlanmadaki artışın önlenmesidir.” denmektedir.
Bu başlıkların hiç birinde somut adım atılmamıştır.
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti artıran unsurlardan birisi de, şiddeti uygulayan kişilerin cezalandırılmayacakları ya da önemsenecek bir yaptırımla karşılaşmayacakları düşüncesidir. Türk Tabipleri Birliği tarafından önerilen, Türk Ceza Kanunu’nda caydırıcılığı temel alan düzenleme acilen yapılmalıdır. TTB yıllardan beri bu maddenin hızla yasalaşmasını talep etmektedir. Bu talep hükümetlere ve muhalefet partilerine defalarca verilmiştir.
TTB Türk Ceza Kanunu’na Ek Madde Önerisi Üçüncü Bölüm
Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar Sağlık Hizmetini Engelleme:
(1) Sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık personeline karşı, sağlık hizmeti sunumu esnasında veya verilen sağlık hizmetinden kaynaklanan nedenlerle cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu fiiller sonucu sağlık hizmeti kesintiye uğramış ise yukarıdaki fıkraya göre belirlenen ceza yarı oranında artırılır.
Son olarak medyanın hekimleri derinden yaralayan, basın meslek ilkeleri ile bağdaşmayan yayınlara yer vermemesi ve sorumlu ve ilkeli yayın yapması ayrıca sosyal medya kullanıcılarının da daha dikkatli paylaşımlarda bulunması sağlıkta şiddetin önlenmesi için uygun bir zeminin oluşmasına katkı sağlayacaktır.