Suçunuz yok, etkiniz büyük!

Makale

2016-2018 Merkez Konseyi üyelerinin “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” başlıklı açıklama dolayısıyla yargılandığı davada, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi utanç verici bir karara imza attı. Mahkeme, TTB Merkez Konseyi üyelerine 39 aya varan sürelerle hapis cezası verdi. Mahkemenin gerekçeli kararında özetle şöyle denildi: “Evet, ‘savaş bir halk sağlığı sorunudur’ demek suç oluşturmaz. Ancak sizin toplum üzerindeki etkiniz geniş.”

Tıp Dünyası – ANKARA

Türk Tabipleri Birliği (TTB) 2016-2018 Merkez Konseyi üyelerinin “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” başlıklı açıklama dolayısıyla yargılandığı davada, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi utanç verici bir karara imza attı. 1 Eylül 2016 tarihli “Bu Topraklarda Eşitlik ve Barış İçinde Yaşamamız Çok Mümkün” başlıklı açıklamayı da karara dâhil eden mahkeme, her iki açıklama dolayısıyla dönemin 11 Merkez Konseyi üyesine “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçundan 2’şer kez 10’ar ay hapis cezası verilmesine karar verdi. Mahkeme, Dr. Hande Arpat’a 2014 yılındaki bazı sosyal medya paylaşımlarında “terör örgütü propagandası” yaptığı gerekçesiyle ayrıca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verdi. Dr. Şeyhmus Gökalp ise “terör örgütü propagandası” suçundan beraat etti.

Mahkemenin kararını açıklamasının ardından, çıkışta kısa bir açıklama yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, “Biz hekimliğin evrensel etik ilkeleri doğrultusunda hareket ettik. Savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledik” diye konuştu. Bundan önceki duruşmalarda da mahkeme heyetine bunun bir suç olmadığını söylediklerini belirten Adıyaman, karara itiraz edeceklerini de bildirdi. Adıyaman, “Mahkemeden ceza çıktı biz bunu kabul etmiyoruz. Bunu iptal ettirmek için elimizden geleni yapacağız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. TTB savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu söylemekten hiçbir zaman vazgeçmeyecektir” diye konuştu.

Gerekçesiz gerekçeli karar

Mahkemenin gerekçeli kararında, “savaş bir halk sağlığı sorunudur” cümlesinin tek başına okunduğunda suç oluşturmadığının şüphesiz olduğu belirtildi. Buna karşın, açıklama hekimliğin mesleğinin evrensel değerlerinden kaynaklanan etik bir ilke olmasıyla değil, açıklamanın yapıldığı tarih ve dönemle ilişkilendirildi. Ayrıca, TTB’nin toplum üzerinde etki alanı geniş olan bir meslek örgütü olduğu tespiti de gerekçeli kararda yer aldı. Kararda, “TTB Merkez Konseyi üyelerinin ‘bilgi birikimleri, eğitim seviyeleri, hekim olmaları’ dolayısıyla insan psikolojisinden ve insanın nelerden etkilenebileceği konusunda fikir sahibi olduklarının tartışmasız bir gerçeklik” olarak değerlendirildi ve TTB’nin “etkili bir meslek kuruluşu olması dolayısıyla paylaşımların daha tesirli olacağının kaçınılmaz olduğu” sonuç ve kanaatine varılarak hüküm kurulduğu belirtildi.

Suç yok, “algı” ve “kanaat” var

Gerekçeli kararda şöyle denildi:

“Her ne kadar sanıklar paylaşımlarında savaşı bir halk sağlığı sorunu olduğunu gördükleri için bu paylaşımı yaptıklarını belirtmişlerse de sanıkların ısrarlı bir şekilde savunmalarında dayandıkları ‘savaş bir halk sağlığı sorunudur’ cümlesinin tek başına okunduğunda bizatihi herhangi bir suçu oluşturmadığı şüphesiz ise de açıklamanın yapıldığı tarih ve dönem itibarı ile Suriye’de Türkiye Cumhuriyeti tarafından tamamen kendi güvenliğini temin etmek için yapılan harekatın Kürt kökenli vatandaşlarımıza karşı yapıldığı yönünde oluşturulmaya çalışılan algıyı güçlendireceği ve halk arasında toplumsal sorunlara, kin ve düşmanlığa yol açabileceği kanaatine varılmıştır.”

***

DİSK-KESK-TMMOB’den destek: TTB’nin yanındayız!

DİSK, KESK ve TMMOB de ortak açıklama yaparak, TTB Merkez Konseyi üyelerine verilen hapis cezalarını kınadı. Cezanın Türkiye’de barıştan yana olan tüm kesimlere verildiğinin belirtildiği açıklamada, “Bizler sadece arkadaşlarımızın haksız yere cezalandırılmasının üzüntüsünü değil, barış talebinin mahkemeler tarafından bir suç olarak görülmesinin utancını da yaşıyoruz” denildi.

Siyasi iktidarın, TTB’nin tümüyle barışçıl olan açıklamasını, toplumu kutuplaştırmanın ve barış yanlısı kesimleri susturmanın bir aracı olarak kullandığına yer verilen açıklamada, “Bizler DİSK, KESK ve TMMOB olarak bugüne kadar yanında olmaktan gurur ve onur duyduğumuz Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeleri ile dayanışmamızı bir kez daha tüm kamuoyuna ilan ediyoruz” ifadelerine yer verildi.

Dünya hekimlerinden tepki

Avrupa Hekimler Daimi Komitesi (CPME) önceki dönem Başkanı Dr. Jacques de Haller, 2016-2018 dönemi Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerinin, “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” başlıklı basın açıklaması nedeniyle yargılandıkları davanın 3 Mayıs 2019 Cuma günü Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirilecek karar duruşması öncesinde, TTB’ye destek amacıyla Türkiye’ye geldi. Duruşma öncesinde bir açıklama yapan Haller, “Sizin duruşunuz, bütün dünyaya tıp etiğinin biz hekimler için herşeyin üzerinde olduğunu gösterdiği, ilkelerimize gerçek bağlılığı en güçlü şekilde hatırlattığı, mesleki özerkliğin, bağımsızlığın ve özgür şekilde konuşabilmenin bizim için her zaman bütün enerjimizle savunacağımız bir öncelik olduğunu gösteren onurlu bir duruştur. Tıp mesleğine yönelik hayranlık duyulacak derecedeki bu özveriniz dolayısıyla teşekkür ediyoruz, bu zor zamanlarınızda sizinleyiz, yalnız değilsiniz!” diye konuştu.

Mahkeme kararının ardından ise Dünya Tabipler Birliği (WMA) ve CPME ortak bir açıklama yaparak kararı kınadı. Ortak açıklamada, CPME Başkanı Prof. Dr. Frank Ulrich Montgomery’nin şu ifadelerine yer verildi:

“Şiddeti kınamak, insan haklarını ve barışı savunmak suç değildir. Mahkeme sonucunu büyük bir üzüntüyle karşılıyoruz ve tıp mesleği etiğine saygı çabalarında Türk Tabipleri Birliği yöneticilerinin yanında olduğumuzu ilan ediyoruz.”

Korkunç bir yargı yanlışı

İnsan Hakları İçin Doktorlar (PHR) da bir açıklama yaparak TTB Merkez Konseyi üyelerine verilen hapis cezası kınadı. PHR’dan yapılan açıklamada, hapis cezasının korkunç bir yargı yanlışı olduğu belirtilerek, mahkeme kararının bozulması ve suçlamaların düşürülmesi istendi.