KHK’lere teslim olmadık, gelecek bizimdir!

Haberler

TTB’nin 14 Mart’a giderken “Hekimlik Yapmak İstiyoruz” ana temasıyla başlattığı eylem ve etkinlik programı kapsamında, 9 Şubat 2020 tarihinde Antidemokratik Uygulamalara Karşı Hekimler Buluşuyor” forumu gerçekleştirildi.

Tıp Dünyası – ANKARA

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) 14 Mart’a giderken “Hekimlik Yapmak İstiyoruz” ana temasıyla başlattığı eylem ve etkinlik programı kapsamında, 9 Şubat 2020 tarihinde Antidemokratik Uygulamalara Karşı Hekimler Buluşuyor” forumu gerçekleştirildi.

Kolaylaştırıcılığını TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Selma Güngör’ün üstendiği forumun ilk bölümünde gerçekleştirilen “Kanun Hükmünde Kararnamelerinize Teslim Olmadık, Gelecek Bizimdir” başlıklı panelin konuşmacılığını TTB önceki dönem Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ve Barış Akademisyeni Doç. Dr. Özlem Özkan üstlendiler.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman’ın açış konuşmasının ardından başlayan panelde, Dr. Selma Güngör Olağanüstü Hal (OHAL) döneminden bugüne TTB’nin antidemokratik girişimlere karşı yürüttüğü mücadeleye ilişkin bir sunum yaptı.

Güngör’ün sunumunun ardından Prof. Dr. Raşit Tükel, OHAL sürecinin genel olarak kamu çalışanlarına ve özel olarak da sağlık çalışanlarına etkisini anlattı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 21 Temmuz 2016’da 3 aylığına OHAL ilan edildiğini ve bu sürenin 7 kez uzatıldığını anlatan Tükel, bu dönemde en yaygın olarak ihlal edilen hakkın çalışma hakkı olduğunu söyledi. Bu dönemde OHAL Komisyonu’nun raporuna göre 125 bin 678 kişinin kamudan ihraç edildiği bilgisin veren Tükel, 12 Eylül döneminde Sıkıyönetim Kanunu kapsamında 5 bin kişinin işten çıkarıldığı dikkate alındığında, buradaki tasfiyenin büyüklüğünün ortaya çıktığını söyledi.

Tükel, ihraç edilenlerin damgalanması, emekli haklarından mahrum edilmeleri, pasaportlarına el konulması, güvenlik soruşturmaları gibi pek çok hak gaspını birarada yaşadığını kaydetti. İhraç edilmenin; çalışma hakkının ihlal edilmesinin yanı sıra uzun süre iş bulamamak, mesleğini icra edememek, hak ettiği ücretin altında çalışmak zorunda kalmak, sosyal çevresini yitirmek, aile içi sorunlar yaşamak, göç ettirilmek, sağlığını kaybetmek, ekonomik açıdan bağımlı hale gelmek ve borçlarını ödeyememek gibi pek çok sonuçları olduğunu anlatan Tükel, yine bu dönemde ağır bir sonuç olarak intiharlarla karşılaşıldığını kaydetti. Tükel, 2018 Ağustos ayında OHAL nedeniyle intihar eden kişi sayısının 50 geçtiği bilgisinin yansıdığını aktardı.

Doç. Dr. Özlem Özkan da, Barış Akademisyenleri (BAK) Dava Koordinasyonu’nun OHAL sürecinde yürüttüğü mücadeleyi ve dayanışmayı anlattı. BAK Dava Koordinasyonu’nun, barış akademisyenlerinin kitlesel yargılanmaları karşısında oluşturulan bir yapı olduğunu ve yaklaşık 2 yıl boyunca kesintisiz şekilde mücadelesini sürdürdüğünü belirten Özkan, bu mücadelenin gerek yürütüldüğü mekân ve gerek heterojen grupların bir araya geldiği bir örnek olarak, nasıl bir örnek oluşturabileceğini ayrıntılandırdı.

Etkinliğin öğleden sonraki bölümü, toplantıya katılan hekimlerin, OHAL döneminde yaşadıkları hak gaspları ve mücadele örnekleri üzerinden, 14 Mart’a dönük olarak yürütülecek mücadeleye ilişkin görüşlerini paylaştıkları forumla sona erdi.