Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünyada her yıl toplam yedi milyon insan iç ve dış ortam hava kirliliğinin yol açtığı hastalıklar nedeniyle ölmektedir. Dünyada her 10 kişiden 9’u kirli hava soluyor[1]. Hava kirliliği ve sağlık etkilerini gündeme getiren, basın ve kamuoyunda ses getiren çalışmalara imza atan ve Türk Tabipleri Birliği olarak kurucularından olduğumuz Temiz Hava Hakkı Platformu, ülkemizde konuyla ilgili yapılan çalışmalar hakkındaki sorularımızı yanıtladı. Üç parça halinde hazırladığımız söyleşinin üçüncü ve son bölümünü yayımlıyoruz…
2019 yılında hava kirliliği nedeniyle en fazla önlenebilir ölüm nerede yaşandı?
DSÖ Avrupa Ofisi tarafından geliştirilen Airq+ yazılımı kullanılarak; Türkiye’de 2017 yılında hava kalitesi DSÖ tarafından önerilen seviyelere indirilseydi önlenebilecek 30 yaş üstündeki (kazalar/dışsal yaralanmalar haricindeki) ölüm sayısı bu yazılım kullanılarak ilk defa Temiz Hava Hakkı Platformu bileşenleri tarafından hesaplanmıştır. Raporların detaylarına www.temizhavahakki.com sitesinden ulaşılabilir.
2017 yılından beri de düzenli olarak yayımladığımız “Kara Rapor” çalışmalarında; 2018 ve 2019 yılları için de önlenebilecek ölüm sayıları hesaplayarak, hava kirliliğinin neden olduğu sağlık sorunlarının aslında engellenebileceğine dikkat çekmeye çalışıyoruz. 2017 yılından beri her yıl hava kirliliği trafik kazalarının altı katından fazla ölüme sebep oluyor. 2017 yılından beri hava kirliliğine bağlı ölüm sayısının en yüksek olduğu il ise kirliliğe maruz kalan kişi sayısının çok fazla olmasından dolayı İstanbul.
2019 yılında hava kirliliği nedeniyle en fazla ölümün yaşandığı ilk üç il sırasıyla İstanbul (3.761), İzmir (2.075) ve Manisa (1.680) oldu. İstanbul’da 2019 yılında yıllık ortalama partikül madde (PM10) seviyesi iyileşmiş olsa da; yıl boyunca Sultangazi, Mecidiyeköy, Alibeyköy ve Kağıthane istasyonlarında neredeyse 200’den fazla gün günlük limitin üzerinde kirli hava ölçüldü.
Nüfusuna oranla en çok hava kirliliğine bağlı ölümün yaşandığı il ise Iğdır olarak öne çıkıyor. 2019 yılının en kirli havasına sahip Iğdır ilinde, son üç yıldır sürekli yüksek olan hava kirliliğine bağlı ölüm yüzdesi, ilde yaşanan toplam ölümlerin %33,5’ini oluşturarak rekor seviyeye çıktı. Raporda, illerdeki kömürlü termik santraller başta olmak üzere sanayi tesisleri ve evsel ısınma amaçlı kömür kullanımının, özellikle coğrafi koşullar dikkate alındığına kirliliğin ana sebebi olduğu vurgulandı.
Platformun Halk Sağlığı Uzmanları Derneği temsilcisi Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, Gazete Duvar’da da yayımlanan görüşünde “2019 yılında hava kirliliğinin sağlık etkilerini hesaplamakta çok ciddi veri sıkıntısı yaşadık. Kanserojen bir madde olan ince partikül madde (PM2.5) 60 ilde yeterli (yılda %90 gün ve üzeri) ölçülmüyor. Örneğin, 2019 yılında asgari düzeyde bile veri olmadığı için her 5 ilden 1’inde hava kirliliğinden kaynaklanan sağlık etkilerini hesaplayamadık. Acil olarak hem PM10 istasyonlarındaki ölçüm yapılan gün sayısı açısından veri kalitesinin iyileştirilmesi, hem de PM2.5 ölçümü yapılan istasyon sayısının artırılması ve mevzuatta PM2.5 için ulusal sınır değer belirlenmesi gerekiyor” diye vurguluyor [1].
Hava kirliliği ile ilgili mevzuatımız ne durumda?
2019 itibariyle PM10 için Avrupa Birliği limitleri ile ulusal mevzuat limitlerimizin eşitlenmiş olması umut verici bir gelişmedir. Fakat uygulamada limitlerin aşıldığı zaman gerekli önlemlerin de alınması mevzuat kadar hava kalitesini iyileştirmek için önemlidir. Türkiye’nin hava kirliliği ve sağlık etkisi ile ilgili en fazla yol almasını sağlayacak konu ise; hava kirleticiler arasında en tehlikelisi olan PM2.5 için acilen DSÖ’nün önerileri ile uyumlu bir yasal limit kabul edilmesidir.
Ayrıca; Temiz Hava Hakkı Platformu olarak Ekim 2020’de, Türkiye’de ilk defa bir enerji projesi için hazırlanan Sağlık Etki Değerlendirmesi (SED) raporunu açıkladık. Eskişehir’de yapılması planlanan projenin değerlendirildiği “Eskişehir/Alpu Kömürlü Termik Santrali Sağlık Etki Değerlendirmesi” isimli raporda, santralin halk sağlığı üzerindeki etkisi inceleniyor ve karar vericilere izin süreçlerine sağlık etkisinin dâhil edilmesi için öneriler sunuluyor [2].
Platformun internet sayfasından erişilebilen rapor; benzer projeler için kapsamlı bir sağlık etki değerlendirmesi yapılması gereğini ortaya koyuyor ve izin süreçlerinde sağlık etki değerlendirmesi yapılması ile ilgili mevzuat ihtiyacına vurgu yapıyor. Konuyla ilgili çalışan kamu, sivil toplum ve akademi temsilcilerini bir araya getirerek; ülkemizde de izin süreçlerinde sağlık etkisinin dâhil edilmesi için mevzuat oluşturulması ve iyileştirilmesi konusunda fikir alışverişi yapılmasını sağlamaya çalışıyoruz.
İklim krizi ve hava kirliliği ile ilgili uluslararası alanda son gelişmeler neler?
Dünya Tabipler Birliği (DTB), 26-30 Ekim 2020 tarihleri arasında düzenlenen yıllık Genel Kurul toplantısında, TTB tarafından önerilen ve iklim krizinin yaşandığı günümüzde gelecek kuşakların sağlıklı bir ortamda yaşayabilmesine yönelik öneriler içeren tutum belgesini oylayarak kabul etti. İklim değişikliği sorununun ivediliği ve karmaşıklığının küresel düzeyde bir değişimi gerekli kıldığına dikkat çekilen tutum belgesinde politikacılara, politika belirleyicilere, uluslararası, ulusal, bölgesel veya yerel düzeydeki karar vericilere harekete geçme çağrısı yer aldı.
Ayrıca; Türkiye’den de platformun koordinasyonu sayesinde TTB Halk Sağlığı Kolu, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER), Türk Tıp Öğrencileri Birliği’nin (TurkMISC) de dâhil olduğu 90 farklı ülkeyi temsilen bir araya gelen 40 milyondan fazla hekim, hemşire ve sağlık uzmanı; Mayıs 2020’de G-20 liderlerine COVID-19 salgını sonrasında “Sağlıklı Toparlanma” isteklerini belirten bir mektup gönderdi [3]. Tüm dünyadan 40 milyon sağlık çalışanı; gelecekte oluşabilecek krizlerden kaçınmak ve dayanıklılığı artırmaya yardımcı olmak için halk sağlığının ekonomik toparlanma paketlerinin merkezine konulmasını talep etti.
Hava kalitesini iyileştirmek için platform olarak önerileriniz neler?
2020 yılı başında kapatılan kömürlü santrallerin ve pandemi sürecinde azalan taşıt trafiğinin de etkisiyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hava kalitesinin iyileştiğini gösteren gelişmeler oldu. Fakat hava kirliliğinin neden olduğu erken ölüm ve kronik hastalıklar gibi sağlık etkilerinin azaltılabilmesi için uzun süreli maruziyetin de azaltılması gerekir. Yapısal önlemler alınmadığı için kirliliğin, Haziran 2020 itibariyle tekrar eski haline döndüğünü görüyoruz.
Örneğin, Türkiye’de kükürtdioksit emisyonlarının %90’ı kömür kaynaklı [4]. Afşin-Elbistan A ve B termik santralleri ile Kangal Termik Santrali’nin oluşturduğu bölge, dünyada en çok kükürtdioksit emisyonuna sebep olan kaynaklar sıralamasında 10. sırada [5]. Afşin-Elbistan’da 33 yıldır çalışmakta olan A Santrali ve 15 yıldır çalışan B Santrali; bugüne kadar 17 bin erken ölüme neden oldu. Bölgeye yapılması planlanan 6 tane yeni kömürlü termik santral daha var ve yapılırlarsa 35 yıl sonunda toplamda 32 bin erken ölüme neden olacaklar.
Türkiye’de hava kalitesinin kalıcı olarak iyileştirilmesi için acilen;
- Tüm hava kalitesi ölçüm istasyonlarının veri kalitesinin artırılması,
- İnce partikül madde (PM2.5) kirleticisinin tüm iller ve tüm istasyonlarda ölçülmesi,
- Ulusal sınır değerleri içeren mevzuat düzenlemeleri yayımlanması,
- Gerekli çevre yatırımlarını tamamlamamış olan kömürlü termik santrallerin çalışmasına izin verilmemesi,
- Planlanan sanayi tesislerinin sağlık etki değerlendirmesinin yapılması,
- Halk sağlığını merkeze koyan, sürdürülebilir istihdam ve krizlere karşı dayanıklı modeller oluşturmayı amaçlayan ekonomik toparlanma paketleri oluşturulması gerekiyor.
Temiz Hava Hakkı Platformu olarak, sağlıklı bir çevrede yaşamanın en temel şartlarından birisi olan hava kalitesini kalıcı olarak iyileştirebilmek için yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde tüm ilgili ve yetkili kurum ve kuruluşları işbirliği yaparak acilen harekete geçmeye davet ediyoruz.
Buket ATLI
Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü
Doç. Dr. Gamze VAROL, Prof. Dr. Nilay ETİLER
TTB Halk Sağlığı Kolu ve Temiz Hava Hakkı Platformu Temsilcileri
Dipnotlar:
[2] Temiz Hava Hakkı Platformu, Eskişehir Alpu Termik Santrali SED Raporu, https://www.temizhavahakki.com/alpused/
[3] https://www.temizhavahakki.com/liderlere-mektup/
[4] Temiz Hava Hakkı Platformu, Kara Rapor: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri, https://www.temizhavahakki.com/kara-rapor/
[5] Greenpeace Hindistan, Kükürtdioksit (SO2) Emisyon Raporu, https://www.temizhavahakki.com/so2/