Türk Tabipleri Birliği (TTB), 72. Büyük Kongresi’nde, Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’nun yaşamını yitirdiği 1 Nisan’ın “COVID-19 Nedeniyle Kaybettiğimiz Sağlık Çalışanlarını Anma Günü” olarak belirlenmesi kararı almıştı.
TTB’nin çağrısı doğrultusunda Türkiye’nin her yerinde sağlık kurumlarını önünde COVID-19 mücadelesinde yaşamını yitiren sağlık çalışanları için anma etkinlikleri ve basın açıklamaları yapıldı. Etkinliklerde, yaşamını yitiren sağlık çalışanlarının fotoğrafları ve karanfiller taşındı, COVID-19’un meslek hastalığı sayılması talebi bir kez daha dillendirildi.
Anma etkinliklerinde yapılan açıklama şöyle:
Pandemide Hayatını Kaybeden
Hekim ve Sağlık Çalışanlarını Saygıyla Anıyoruz
Ülkemizde COVID-19 nedeniyle bu zamana kadar 550’nin üzerinde sağlık çalışanı, 200’ün üzerinde hekim hayatını kaybetmiş halen de hastalanmakta/yaşamını yitirmektedir. 1 Nisan 2020’de COVID-19 nedeniyle görevi başındayken kaybettiğimiz ilk hekim Dr. Cemil Taşçıoğlu idi. Taşçıoğlu’nun ve kaybettiğimiz tüm sağlık çalışanlarının anısına TTB 72. Büyük Kongresi’nde, 1 Nisan, “COVID-19 Nedeniyle Kaybettiğimiz Hekim ve Sağlık Çalışanlarını Anma Günü” olarak belirlenmiştir.
İlk kez 17 Mart’ta, bir eczacı sağlık çalışanımızı yitirmiştik. Ne yazık ki yöneticiler pandemi bitmiş gibi davranmasına rağmen halen hekimler, sağlık emekçileri, yurttaşlar yaşamını yitirmektedir. Tüm bilimsel gerekliliklere rağmen koruyucu sağlığın öncelendiği birinci basamak yerine kinci ve üçüncü basamaklarda salgını karşılamanın bunda etkisi çok büyüktür. Salgının ikinci ve üçüncü basamakta karşılanması ile birlikte, sağlık çalışanları pandemi sürecinde büyük bir riskle yüz yüze gelmiştir.
Sağlık çalışanlarını, hekimleri koruyamayan bir “salgınla mücadele politikası” toplumu da koruyamaz, nitekim koruyamamıştır. Gerçek verilerden çok uzak olduğunu belirttiğimiz resmî rakamlarla dahi Türkiye’de bu güne dek hastalanan yurttaşlarımızın sayısı 15 milyona, kaybettiğimiz yurttaşlarımız ise 100 bine yaklaşmıştır.
Bugün Türkiye’nin dört bir yanında yitirdiğimiz sağlık çalışanlarını anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Biz onların anılarını yaşatmaya, bu salgınla doğru temelde mücadele etmeye devam edeceğiz, buna söz veriyoruz. Bu salgını bilimsel ilkelerle yönet(e)meyenlere rağmen yaşamlarını yitirme pahasına mücadele eden tüm meslektaşlarımıza, sağlığa emek verenlere verebileceğimiz en güçlü söz: Toplum sağlığını onlara bırakmayacağımız, bilimin gereklerini yapacağımız, doğruları söylemekten asla vazgeçmeyeceğimizdir.
Kaybettiğimiz mesai arkadaşlarımızın ailelerine bile hürmetsizlik edip “COVID-19’un Meslek Hastalığı Sayılması” için illiyet bağı isteyenler; pandemi sürecinde istediğimiz 120 gün yıpranma payını bize çok görenler; “Giderlerse gitsinler”, “Gidişleri olsun da dönüşleri olmasın” diyebilecek kadar minnetsiz olanlar bilsinler: Kaybettiklerimizin haklarını sormak; emek verenlerimizin haklarını korumak için gitmiyoruz, kalıyoruz! Sağlık mücadelesi size bırakılamayacak kadar değerlidir, yaşamın özüdür, topluma karşı sorumluluğumuzdur. Topluma sözümüz var, hekimlere sözümüz var: Gitmeyeceğiz. Sizin, bizim, hepimizin sağlığı için, emeğimiz için söyleyecek sözümüz var…
“Tükeniyoruz” çığlıklarımıza kulak tıkayanlar bilmelidir ki, bu toplumun parçası olan bizler kimsenin kahramanı olmak istemiyoruz: Yalnızca haklarımızı istiyoruz, haklarımızı korumak istiyoruz, toplumun sağlık hakkını korumak istiyoruz! COVID-19’un illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı sayılması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz. Hakkımız olan yıpranma payının uygulanmasını istiyoruz. Hayatımızı korumamıza yardım edecek çalışma koşulları istiyoruz. İsteklerimiz o kadar zor mu ki bizleri hedef göstermeye, itibarsızlaştırmaya, toplumla karşı karşıya getirmeye çalışmayı; haklarımızı vermeye tercih ediyorsunuz?
Küresel salgında kaybettiğimiz tüm sağlık çalışanlarının anıları önünde bir kez daha saygı ile eğiliyoruz. Onlara, topluma sağlıklı bir gelecek için mücadele sözümüz olsun. Anıları, sağlık hakkı mücadelemizde bize ışık olacaktır.
Unutmayacağız! Unutturmayacağız! Unutulmayacaklar!