Dr. Deniz Erdoğdu
Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak, çalışma koşullarımızın düzeltilmesi için son bir yıldır atılım yaparak eylemler gerçekleştirdik. Eylemler sonucunda sağlık gündemini belirledik. Eylemlerde sık kullandığımız “özlük haklarımız aşındırıldı, çalışma koşullarımız kötüleşti”, “salgın döneminde fiziksel olarak yıprandık, duygusal olarak tükendik” ifadeleri birçok sorunu açıklıyordu. Hekimin özlük hakları denilince anlaşılması gerekenler; kadrolu çalışma, ücretler, yasayla belirlenmiş mesai saatlerini aşmayan çalışma süresi, ek gösterge, özel hizmet tazminat oranı, temsil tazminatı, nöbet ücreti, ücretli izin, mazeret izni; gebelik, doğum sonrası ücretli izin, süt izni, ücretli refakat izni; mesleki bağımsızlığın sağlanması, meslek örgütü ve sendikaya baskı görmeksizin üyelik, mesleki gelişim için seminer, kongre imkânları, tıbbi araştırma için zaman ve maddi destek, şiddetten arındırılmış çalışma ortamı, mahrumiyet ikramiyesi, fiili hizmet zammı ile erken emeklilik, mesleki uygulama hatasına (malpraktis) karşı sigortalanma, emekli aylığı ve sağlık güvencesidir.
Hekimler, çalışma alanlarında oldukça heterojen bir topluluktur. Hekim topluluğunun içinde kamu hastaneleri, Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) ve vakıf üniversitelerine bağlı çalışan hekimler; özel sağlık sektöründe, aile sağlığı merkezinde, askeri hastanede, iş yerlerinde çalışanlar, sayısı çok azalsa da kurum, cezaevi hekimleri bulunmaktadır. Ayrıca hekimlerin uzman, öğretim görevlisi, eğitim sorumlusu, başhekim, asistan, aile hekimi, pratisyen şeklinde çalışma; unvan, kıdem, kadro, derecede farklılıkları da söz konusudur.
2014 yılında kabul edilen Tam Gün Yasası’yla kamuda çalışan hekimlere -tıbba hiç uygun olmasa da- performansa dayalı hizmet puanına göre döner sermayeden pay alma ve sabit döner sermaye ödemesi getirildi. Branşlar, sağlık meslek grupları, hastaneler arasında adil olmayan, tıbbi hizmetlerde niteliği değil muayene ve işlem sayılarını artıran; emekli aylığına katkı sağlamayan bu uygulamaya karşı TTB’nin mücadelesi kesintisiz devam etmiştir. Ekonomik krizle birlikte hekimlerin aylık gelirleri, çalışırken ve özellikle emeklilikte yoksulluk sınırının altına düştüğü için TTB’nin önderliğiyle, uzun soluklu, ülke çapında peşi sıra eylemler yapılmış, Sağlık Bakanlığı da nihayet harekete geçmek zorunda kalmıştır. “Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 16.06.2022’de TBMM’de kabul edilerek yasallaşmıştır. Buna göre uzman hekim 17000 göstergesi 26000’e; 4002 TL’lik ilave emekli aylığı, 6121 TL’ye yükseltilmiştir. Uzman olmayan hekimin 13000 göstergesi 20000’e; 3060 TL olan ilave aylıkları, 4708’TL’ye yükseltilmiştir. Döner sermayeden ödenecek ek ödeme oranları profesör ve doçentlerin için %800’den %950’ye; uzman tabiplerin %700’den %850’ye; pratisyen tabip %500’den %650’ye yükseltilmiştir. Aynı kanunla sabit ek ödemelerin merkezi yönetim bütçesinden ödeneceği düzenlenmiştir. Sabit ek ödemelerin emekliliğe yansıması ile ilgili herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Kanun teklifinin 4. maddesi ve Tamgün Yasası ile hekimlerin sabit ek ödeme oranı ayrı belirlenmişti. Bu madde ile pratisyen hekimin ek ödeme oranı %180’den %265’e yükseltilmiştir. Böylece %50’ye yakın bir artırım öngörülmüştür. Burada aile hekimlerinin özlük haklarıyla ilgili herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.
12 Ağustos 2022 tarihli “Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği” ile performans ücretinin hastane yerine Bakanlığın merkezi bütçesinden “taban” adı altında ödeneceği, ayrıca hastaneye işlem yaparak kazanç sağlayan hekimlere hastaneden “teşvik” olarak ek ödeme verileceği düzenlenmiştir. Bu durum, muayene ve girişim sayılarının artışının teşvik edileceği, performans sisteminin sürdürüleceği anlamına gelmektedir, ancak aynı yönetmelik halk sağlığı, farmakoloji, mikrobiyoloji, biyokimya uzmanları için ek gelirde artışı garantilememektedir. Bu yönetmelikte ASM’ler, üniversite hastaneleri ve diğer kurumlarda çalışan sağlık emekçileri için bir düzenleme yoktur. YÖK tarafından yeni yönetmelik yayımlanmazsa eski yönetmelik üzerinden ödemelere devam edilecektir.
25/08/2022 tarihli “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği”nde döner sermaye yönetmeliğindeki gibi yeni bir ücret rejimi getirilmiş, gelir artışı yine bakılan hasta sayısına bağlanmıştır.
Emekli hekimlerin yaklaşık %75’i kamudan emekli olup son düzenlemelerle aylıkları 20 bin TL civarındadır; diğer %25’ini oluşturan BAĞ-KUR ve SSK’lı hekimlerin aylıkları 5.500 ile 12 bin TL arasında değişmektedir. BAĞ-KUR primi muayenehane hekimi tarafından bizzat ödenmekte, oldukça düşük seviyede kalmakta, SSK primleri ise özel hastane sahipleri tarafından çoğu kez en düşük ücretten yatırılmakta ve ücretler refah seviyesine çıkamamaktadır. Dolayısıyla sonradan SGK tarafından aylık artışı için aradaki farkın nasıl kapatılacağı konusunda herhangi bir formül üretilmemiştir. BAĞ-KUR ve SSK emekli ücetlerinin derhal artırılması gerekliliği ortadadır, bunun için özel bir faaliyete ihtiyaç vardır.
Özel sağlık sektöründe çalışan hekimlerin doğrudan çalışma biçimini ve vergilendirilmelerini etkileyecek olan 193 sayılı “Vergi Kanunları ile Muhtelif Kanunlarda Değişiklikler Öngören Torba Kanun Teklifi” Nisan 2022’de TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek kabul edilmiştir. Bu, özel hastane sahiplerini cezadan kurtaracak yasal bir düzenlemedir. Tam ücretli çalışan hekimlerin SGK bünyesinde yasal çalışma biçimi 4A olması gerekmektedir. Oysa hekimler, devletin göz yummasıyla evlerini adres göstermek suretiyle sanal muayenehanelerinde çalışıyormuş izlenimi vermeye zorlanmış, daha sonra şirket kurmak zorunda kalmış, hekimlere tek taraflı sözleşme dayatılmıştır. Dolayısıyla “hastane patron”, sigorta yaptırma, kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünden kurtulmuştur. Hekimler ise bunun bir zorunluluk olmadığını bilmemektedir.
Son aylarda Sağlık Bakanlığı ve Meclis’in hekim aylıkları ile ilgili devreye soktuğu düzenlemeler, TTB’nin eylemlerinin kazanımı olarak düşünülmelidir, ancak bu düzenlemeler yeterli değildir. Zira hâlâ performansa bağlanmış parçalı ücretlendirme rejimi, farklı adlarla uygulamaya konmuş, emekliliğe yansıyan tek ve yeterli ücrete ulaşılmamış, hekimlerin önemli bir kesimi dışarıda bırakılmıştır. Memur maaşı+ sabit+ temel ek ödeme ±teşvik; tüm bu akıl karıştırıcı ek ödemeler, temel ücreti ve emekli aylığını garanti altına almamakta, gelir artışını hizmetin niceliğine bağlamakta, başhekimlerin belirleyiciliğini devam ettirmekte, hekimler arasında eşitsizliği pekiştirmektedir. ENAG Ağustos ayı enflasyonu %176; Türk-İş’in açıkladığı “Açlık ve Yoksulluk Sınırı” raporunda Temmuz yoksulluk sınırının 22 bin 279 TL olduğu göz önünde bulundurulduğunda, asistan hekimlerin ve kamudan emeklilerin bile hâlâ bu sınırı geçemedikleri görülecektir. TTB olarak ısrarlı talebimiz ve yıllardır tüm mücadele pratikleriyle ortaya koyduğumuz hat; performansa bağlı parçalı ek ödemeler değil, 7600 ek gösterge, artırılmış özel hizmet oranlarıyla tek ödemedir.