Tıp Dünyası Haber Merkezi
Türk Tabipleri Birliği (TTB) önceki dönem Merkez Konseyi başkanları, haksız ve hukuksuz bir biçimde tutuklanan Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın derhal serbest bırakılması ve TTB’ye yönelik baskıların son bulması çağrısıyla 1 Aralık 2022 günü bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten; “TTB bu topraklarda 69 yıldır hekimlerin örgütlü sesi, kolektif iradeyle sağlık alanında mücadele yürüten anayasal korunma altında kamu kurumu niteliğinde bir örgüttür” diyerek söze başladı. TTB’nin hem hekimlik değerleri hem de toplum ve birey sağlığı için önemi nedeniyle iktidar tarafından hedef alındığını belirten Ökten, “TTB her şeye rağmen mesleğin etik ilkelerinden sapmadan, meslektaşlarının sorunları, toplumun sağlık hakkı için hiçbir taviz vermeden doğruları savunmaya ve uygulamaya devam edecektir” diye konuştu.
TTB 1990-1995 dönemi Merkez Konseyi Başkanı Dr. Selim Ölçer; Türkiye’de otoriterleşen, demokrasinin ve özgürlüklerin alanını sınırlayan tüm iktidarların kaybettiğini ifade etti. Emek ve meslek örgütlerinin köklü bir hak mücadelesi geleneği olduğunu anımsatan Ölçer, bu hakları sınırlamaya dönük siyasal hamlelerin toplumun zararına olacağının altını çizdi. Ölçer son olarak hekimlere seslendi: “Bizler bin bir zorluklarla okuyup hekim olduk. Çalışma şartlarımız ne olursa olsun hastalarımıza en iyi hizmeti vermeyi kendimize yükümlülük saydık. Hastalarımızın ruhen, bedenen, siyaseten ve sosyal iyilikleri için çaba içinde olduk. Biz, bu çabayı devam ettireceğiz. Bu karanlık günler geçecek. TTB’ye, yöneticilerine, değerlerine, çalışmalarına inanın ve güvenin.”
TTB 2006-2010 dönemi Merkez Konseyi Başkanı Dr. Gençay Gürsoy; TTB’nin 60 yılına tanıklık eden bir hekim olarak nice badireler atlattıklarını, darbeler ve otoriter iktidarlar gördüklerini ancak hiçbir dönem hukukun, demokrasinin, özgürlüklerin bu kadar ayaklar altına alındığı bir dönemi yaşamadıklarını dile getirdi. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın, TTB’nin işlevsizleştirilmesi ve susturulması için tutuklandığını kaydeden Gürsoy, “TTB’ye yönelik bu saldırıya karşı ihtiyacımız olan, birlik ve dayanışmadır. Tarihimizde nasıl tüm darbelere göğüs gerdiysek, bu saldırıya da göğüs gereceğiz. Bu düzen böyle gitmeyecek. Daha aydınlık günleri göreceğiz” diye konuştu.
TTB 2012-2014 dönemi Merkez Konseyi Başkanı Dr. Özdemir Aktan; “TTB’de yönetici olup mahkeme karşısına çıkmamış bir yönetici yok ama bugün bir adım daha ileri gidildiğini ve haksız bir tutukluluk yaşandığını görüyoruz” hatırlatmasıyla söz aldı. MHP tarafından TBMM’ye sunulan yasa teklifinin açıkça Anayasa’ya aykırı olduğuna dikkat çeken Aktan, halihazırda çalışmaları sürdürülen yasa teklifinin de farksız olmayacağını ve TTB’yi yok etmeyi amaçlayacağını ifade etti. TTB’nin kurucu üyeleri arasında yer aldığı Dünya Tabipler Birliği’nin “meslek örgütlerinin bağımsızlığı” ilkesini anımsatan Aktan, bu saldırıya karşı tüm güçleriyle direneceklerini belirtti.
TTB 2016-2018 dönemi Merkez Konseyi Başkanı Dr. Raşit Tükel; temel politikalarını hekimliğin mesleki evrensel değerleri, insan hakları ve sağlık hakkı olarak belirleyen TTB’nin iktidarlarca birçok kez etkisizleştirilmek istendiğini, bugün de Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın açıklamaları bahane edilerek yeni bir çabanın söz konusu olduğunu söyledi. TTB’ye yönelik yasal düzenleme hazırlığından söz eden Tükel, “Buradaki temel amaç, meslek örgütlerinin kamusal nitelikleri ile mesleğin geliştirilmesini düzenleyen kuralların ortadan kaldırılması ve mesleğin nasıl icra edileceğinin bir iktidar tarafından belirlenmesidir. Ortaya çıkacak sonuç, meslek örgütlerinin birer devlet dairesine dönüştürülmesidir” dedi. Tükel, Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın serbest bırakılması ve TTB’nin kamu kurumu niteliğini ortadan kaldırmaya yönelik girişimlere son verilmesi çağrısıyla sözlerini noktaladı.
TTB 2018-2020 dönemi Merkez Konseyi Başkanı Dr. Sinan Adıyaman; “İnsanlığın, tıbbın, etiğin, sağlık ortamının, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının ihtiyacı neyse; TTB’nin ihtiyacı da budur. Halkın ve hekimlerin gündemi neyse, TTB’nin gündemini de bu oluşturur” diye konuştu. COVID-19 pandemisi dönemine özel bir parantez açan Adıyaman; TTB’nin hem sorgulayıcı hem de çözüm üretici bir görev üstlendiğini, iktidarın yarattığı güvensizlik ve belirsizlik ortamında bilimsel bilgiye dayanarak güven veren bir odak olduğunu dile getirdi. Adıyaman, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bizler; demokratik bir ülkede seçim ile işbaşına gelen hükümetlerin, yine kendi meslektaşları tarafından seçim ile işbaşına gelen TTB yöneticilerine karşı hukuku zorlayan, düşmanca girişimlerde bulunmamalarını, TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın derhal serbest bırakılmasını, TTB yasasında antidemokratik ve hekimlik ortamında karşılığı olmayacak düzenleme yapma girişimlerinden uzak durulmasını istiyoruz.”
TTB 2010-2012 Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu; TTB’nin karşı karşıya olduğu saldırının boyutunu idrak ederek, buna denk düşen ortak aklı ve en geniş hekimlik paydasını gözeterek, uygun bir vücut dili ve söylem ile süreci karşılayarak adımlar atacak birikime sahip olduğunu söyledi. Bilaloğlu tarafından okunan ortak basın açıklaması metni şöyle:
Meslek Örgütümüze Sahip Çıkıyoruz
Türkiye bir eşikte, bir yol ayrımında, hangi yöne gideceğinin tercihini yapmanın sancılarını yaşıyor: Ya karanlık kapkaranlık bir çıkmaz sokağa tamamen girecek ya da bu topraklarda doğmuş olmanın bütün güzelliklerini yaşayacağı özgür eşit bir iklime yönelme şansını yakalayacak.
İşte bu makasta TTB de özel bir anda.
Bizler neredeyse 50-60 yıllık bir sürecin Türk Tabipleri Birliği özelinde emek verenleri/ TTB MK Başkanları olarak güncel bir “mesele üzerinden” yerimizi almak istiyoruz.
TTB Başkanları olarak hayatta olmayan dostlarımızı saymazsak bugün bir sandalyenin boş kaldığını biliyorsunuz: Mevcut TTB Merkez Konseyi Başkanı aramızda yok! Nerede? Ankara’da Adalet Bakanlığı Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde, yani cezaevinde! 1953’te kurulmuş 70 yıla ulaşan bir meslek örgütünün başkanı hapiste!!! Durum budur.
Türkiye’nin bulunduğu kavşakta şu an karşınızda olan eski Başkanların hemen çoğu da TTB Merkez Konseyi Başkanıyken ya haklarında soruşturma/dava açılmış, yargılanmış ya şu ya da bu süre gözaltı, hapis vb. sıkıntılarla karşılaşmıştır. Bunun “TTB’nin kaderi” olmadığı, Türkiye’yi yönetenlerin ayıbı olduğu açıktır.
Bugün Şebnem Korur Fincancı’nın mesleki, kişisel vb. donanımı üzerine bilinenleri tekrarlamayacağız, hukuk devletinin gereğini anlatma görevini de hukukçular yapıyorlar.
Bizim ilk cümlemiz çok net: Şebnem Korur Fincancı hemen serbest bırakılmalıdır, özgürlüğünden yoksun bırakılması kabul edilemez!
Ama daha öte bir cümleyi de ana misyonumuz olarak görüyor ve söylüyoruz:
Biz TTB’nin, tabip odalarının 70 yılının tanığıyız, emektarıyız. Dünya örneklerini, Dünya Tabipler Birliği’nin kuruluş gerekçesini-öyküsünü, ulusal birliklerin seyrini, rollerini, özelliklerini ve TTB’nin bunlar arasındaki saygın yerini, bu saygınlığın her türlü güç odağından bağımsızlıkla doğrudan ilişkisini biliyoruz. Bugünlerde yine gündeme gelen TTB’ye antidemokratik, var olanı daha da ağırlaştıracak vesayetçi “yasa yapma” girişimlerini meslek örgütüne saldırı olarak değerlendiriyoruz. Hekim örgütünün yolunu, seyrini, çizgisini hekimler belirler, onlar karar verir, vermeli diyoruz. Türk Tabipleri Birliği’nin adından işleyişine her türlü dış müdahaleyi reddediyoruz. TTB eksiğiyle fazlasıyla hatasıyla doğrusuyla kendi yolunu yürümelidir, yürümektedir. Müdahale hakkı hekimlere aittir, demokratik, meşru yolları bellidir. Dolayısıyla hekimleri, tabip odalarını meslek birliğinin bağımsızlığına sahip çıkmaya, antidemokratik baskılara karşı durmaya çağırıyoruz.
Son olarak TTB’nin ertelenemez, güncel sorumluluğuna dikkat çekmek istiyoruz: Türkiye’nin, Cumhuriyet’in özel bir kırılma anında demokratik, laik, eşit, özgür, savaşsız, barış içinde bir Türkiye özlemiyle 20 yılı aşkın uygulanan sağlık politikalarını, hekimlere, hekimliğe ve sağlık hakkına yapılan saldırıları bir kez daha yüksek sesle topluma anlatmak, olması gerekeni, talepleri aktarmak TTB’nin biricik ve olmazsa olmaz sorumluluğudur.
Türkiye’nin kapkaranlık bir çıkmaz sokağa girmemesi için TTB’nin, bütün tabip odalarının üzerine düşeni yaparak bugünleri aşacağı, sağlık ve hekimlik üzerinden sorumluluklarını yerine getireceğinden eminiz. TTB hekimlik, değerler, hekim hakları, her bir insanımızın yaşam ve sağlık hakkını insan hakları ışığında kavrayan bir savununun içinde olacaktır. Hekimler olarak yüzyıl önce Türkiye’nin harcında, sağlığında neyse o olan yerimizi daha iyi ve daha güzel yarınlar için bugün de alacağız. Hekimler ülkenin karşısına çıkan bu yol ayrımında TTB’de de karanlığın değil aydınlığın, kötülüğün değil iyiliğin kazanmasını sağlayacaktır. Kimsenin kuşkusu olmasın ki TTB bu girdaptan çıkacak ve yarına taşınacaktır.