Tıp Dünyası Haber Merkezi
Türk Tabipleri Birliği (TTB), 28 Şubat 2023’te Ankara’da görülecek Merkez Konseyi’nin görevden alınması davası öncesi “Meslek Örgütü Özerkliğini ve Mesleki Bağımsızlığı Savunuyoruz: TTB Susturulamaz!” başlıklı bir panel düzenledi.
Kolaylaştırıcılığını TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut’un yaptığı panelde Dünya Tabipleri Birliği (DTB) temsilcisi Dr. Jacques de Haller ve siyaset bilimci Dr. Dinçer Demirkent yer aldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, Merkez Konseyi görevden alma davasının hukuksuzluğuna işaret ederek, davanın sonucu ne olursa olsun TTB’nin görevlerini sürdüreceğini belirtti. Korur Fincancı, konuşmasında 6 Şubat 2023 depreminin ardından bölgede yaşanan organizasyonluğu hatırlatarak “Türkiye’de bunca insan enkaz altında kalmışken ve devlet ortada yokken, bu insanlara kim ulaşacak ve insanların yaralarını kim saracak? Tabii ki hekimler ve onların meslek örgütü TTB, onun aktivisteri yani bizler. Bu anlamıyla bizim seçilmiş olup olmamamızın önemi yok. Bizler meslek örgütümüzün bağımsızlığı konusunda geri adım atmadık, atmayacağız. Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz, vazgeçmediğimizi de tüm dünya bu depremde gördü” ifadelerini kullandı.
Panelde ilk sözü alan Haller, bu davada TTB’nin yanında olduklarını belirterek meslek örgütlerinin bağımsızlığının iyi bir sağlık hizmeti sunumu için şart olduğunu kaydetti. Hekimlerin etik ilkelere uymalarından ötürü haklarında hiçbir şekilde kovuşturma/soruşturma açılamayacağını vurgulayan Haller, bu konuda DTB’nin kılavuz ve bildirgelerini işaret etti. Ayrıca Haller, mevcut belgelerin yüzlerce yıllık hekimlik birikimine dayandığını söyleyerek TTB’nin bu belgelere, kurallara ve ilkelere tam olarak uygun hareket ettiğini vurguladı. Hekimlerin çatışma ya da savaş dönemlerinde hükümetleri uyarabileceğinin altını çizen Haller, hekimlerin kamu erkinin politikalarına müdahale edebileceğini, politikaları eleştirebileceğini vurguladı. Haller, hiçbir hükümetin ulusal tabip birliklerinin bağımsız işleyişine karışmamasını gerektiğini savunarak merkezi iktidarların halk sağlığı için birliklerle beraber çalışmasının önemine değindi.
Panelde Dr. Dinçer Demirkent ise, meslek örgütlerinin özerkliği konusunu Türkiye’nin tarihse bağlamı içinde değerlendirmek gerektiğini belirtti. Bu kapsamda Demirkent, 1982 Anayasası ve burada 1995’te gerçekleşen yasal değişikliklere atıfta bulundu. Değişikliklerle birlikte meslek örgütlerinin kendi alanlarındaki taleplerin dahi “siyasi” olarak değerlendirilmesinin yolunun açıldığını kaydeden Demirkent, bugün TTB’ye isnat edilen “amaç dışı faaliyet” suçunun temelinin buraya dayandığını vurguladı. Türkiye’de 2015’ten itibaren meslek örgütlerine ve onların özerkliğine saldırının yoğunlaştığına işaret eden Demirkent, merkezi iktidarın her türlü otonomiye baskı uyguladığını belirtti. Konuşmasında TTB’nin kendi meslek alanından aldığı birikime ve bu alandaki mücadelesine teşekkür eden Demirkent, meslek örgütlerinin özerkliği için mücadele etmenin ülkenin demokratikleşmesine katkı sunacağını belirtti.
Etkinlik; soru cevap kısmı ve 28 Şubat 2023’te Ankara’da görülecek Merkez Konseyi’nin görevden alınması davasına katılım çağrısı ile son buldu.