İlk kadınımızdı Cannes’ta en iyi kadın oyuncu ödülünü alan. Ayağının tozuyla “Alice” oyununa çıktı burada. Kaç dakika alkışlandığı çok önemli değil bence. Çok moda oldu alkışların süresini hesaplamak. Bu kötü bir şey değil ama gerçek ölçüt bu işte alınan ödüller ve kalıcılığınız değil mi? Merve Dizdar’ın aldığı ödül çok önemli. Çok çalışkan bir sanatçı. Çok farklı karakterlere bürünebiliyor. Işık saçıyor.
Alice oyununda da hem sahneye çıktığında alkışlardan oyun durdu hem oyun bitiminde selam verirken ortalık kıyametti. Bunlar sadece ayrıntı ama arkadaşlarına bir sarılışı var. Alice’teki rolüne uydu. Tam bir kedi gibiydi. Yumak oldular bir anda. Sevgi dolu mütevazı sevecen bir kadın Merve Dizdar.
Yüzü ışıltılı insanlar güzel insanlardır. Bu güzel insan çok da yürekli. Büyük bir coşku yarattı. İnsanların nasıl da ihtiyacı varmış bu seslere bu cesarete.
Yüreği boyunu katbekat aşan bu kadın çok kıymetli şeyler söyledi Cannes’ta.
“Filmde canlandırdığım Nuray karakteri, inandığı şeyler ve varoluşu için mücadele veren ve bu uğurda bedeller ödemek zorunda bırakılmış bir kadın. Onu tanımak ve anlamak için uzun uzun çalışmak isterdim ama ne yazık ki yaşadığım coğrafyada bir kadın olmak, Nuray’ın ve Nurayların duygusunu doğduğum günden beri ezbere bilmeyi gerektiriyor. Ödülü Nuray ve onun gibi kadınların mücadelesine güç verebilmek için, kendine layık görülenlere boyun eğmeyip eyleme geçen, bu uğurda her şeyi göze alan ve ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmeyen tüm kız kardeşlerime ve Türkiye’de hak ettiği güzel günleri yaşamayı bekleyen tüm mücadeleci ruhlara armağan ediyorum.”
Bunda kime ne hakaret var?
“Kadınlarımız diyor” denmesi gereken ilk şey bu değil mi? Bunu yıllardır demeyen ülkeler özetle kız çocuklarına gereken eğitimi, desteği vermeyen ülkelerin dünyadaki yeri belli değil mi? Nasıl çağdaşlaşırız, nasıl evlat yetiştiririz ve ipi çoktan göğüslemiş ülkelere nasıl yaklaşırız; eğitimli, haksızlığa başkaldıran, ekonomik özgürlüğü olan kadınlarımız olmasa?
Bir sanatçı, hele bir kadın sanatçı tam da bunları demeli. Neyse ki dedi Merve.
İnsanlar ölümlüdür; dönemler de her şey gibi değişir. Zaman sizi savurduğunda belki küçücük şeyler kalır geriye. Dik duruşlar, yürekli sözler kalır. Kalmalıdır yoksa hiçbir şeyin anlamı olmaz bu dünyada bizlere dair.
Sanatın ömrü uzun; neyse ki en çok kalacak olan da o sanırım. Bu yorgun dünyamız yok oluncaya dek.
Uzun süre kalacak sözler bu sözler. Liderlerin yaşamından, siyasi vaatlerden daha kalıcı ve anlamlılar. İnsan onuruna, mücadeleye, iyiliğe dair sözler bunlar. İlkeleri belirliyor, bir ışık oluyorlar gölgelere inat.
Merve ne iyi ettin de aldın bu ödülü ve ne iyi ettin de söyledin bu sözleri.
Süresiz ve ayakta alkışlıyoruz seni ve senin gibileri.
Abdül Lama
1 Haziran 2023