Türk Tabipleri Birliği (TTB), kızamık vakalarının hızla artması ve salgın riskiyle karşı karşıya kalınması üzerine 16 Haziran 2023 günü bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda TTB Merkez Konseyi, Halk Sağlığı Kolu, Aile Hekimliği Kolu, Pandemi Çalışma Grubu ve Aşı Çalışma Grubu tarafından hazırlanan ortak metin kamuoyu ile paylaşıldı.
Basın toplantısında kısa bir söz alan TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı; emeği ve doğayı sınırsızca sömürüp araçsallaştıran, ekolojik tahribatı, yaban hayatına müdahaleyi ve denetimsiz kentleşmeyi artıran, hakikat ötesi ve neoliberal sağlık politikalarının bir başka sonucuyla karşı karşıya olunduğuna vurgu yaptı. COVID-19 pandemisinde topluma dayalı bölge tabanlı birinci basamak sağlık hizmetine geçiş için bir politika penceresi açılması gerektiğini hatırlatan Korur Fincancı; “Biz bu salgının verilerinin Sağlık Bakanlığı tarafından hızla kamuoyu ile paylaşılmasını, gerekli önlemlerin alınmasını ve bireyin aşıya gelmesini değil, aşının bireye ulaştırılmasını talep ediyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.
Basın toplantısında açıklamayı okuyan TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi Dr. Esin Şenol, kızamık hastalığına ilişkin genel bir bilgilendirme yaparak söze başladı. Türkiye’de son yıllarda hızla vaka artışlarının yaşandığını verilerle paylaşan Şenol, 2023 yılının ilk dört ayında Kızamık ön tanısıyla 2005 kişinin incelendiğini, 1440 tanının doğrulandığını ve 242 kişinin hastaneye yattığını aktardı. Kızamık ön tanısıyla incelenen olgularda aşısız ve eksik aşılıların çoğunlukta olduğuna dikkat çeken Şenol, 1 yaş altında vakaların neredeyse tümünün, 1-4 yaş arası vakaların ise yarıdan fazlasının aşısız olduğunu dile getirdi.
Sağlık otoritesinin şeffaflıktan uzak ve reddiyeci tutumuna tepki gösteren Şenol, “Sağlıkta Dönüşüm Programı ile koruyucu hizmetlerden tedavi edici hizmetlere evrilen birinci basamak ve aşı karşıtlarının yarattığı aşı kararsızlığının/tereddüdünün büyümesi ve ülkenin sağlık otoritesinin bu tereddüdü giderecek hiçbir etkili girişimde bulunmaması, sorumluluğu bireylere yüklemesidir” diye konuştu.
Basın toplantısında kısa sürede alınması gereken önlemler ise şöyle sıralandı:
- Vaka görülen bölgelerde 6/9 ay – 15 yaş arası tüm çocuklara aşılı olup olmadığına bakılmaksızın mutlaka bir doz aşı yapılmalıdır.
- Henüz vaka görülmeyen bölgelerde 9 aydan itibaren eksik aşılı çocukların kızamık aşıları tamamlanmalıdır.
- Özellikle ikinci doz kızamık aşı kapsamının yükseltilmesine yönelik özgün bir program geliştirilmelidir.
- İkinci dozun ilkokul birinci sınıftan 48. aya çekilmesi ve sorumluluğunun aile hekimlerine devredilmesi ile performans dışı tutulmasının ortaya çıkarttığı 2,5 milyonu bulan aşısız okul çağı çocuk bir an önce aşılanmalıdır.
- Aile sağlığı birimlerinde hemşire-ebe açığı bir an önce giderilmelidir. Hizmet gereksinimi yüksek olan bölgelerde mevcut bir aile hekimi bir aile sağlığı çalışanı yaklaşımından vazgeçilmeli, bu bölgelerde aile hekimi ve hemşire/ebe sayısı artırılmalıdır.
- Tüm döküntülü hastalık yakınmaları kızamık yönünden değerlendirilmeli ve mutlaka numune alınmalıdır.
- Hastanelerde kızamık hastalığının yayılmasının önüne geçilmelidir. Bu bağlamda:
- Sağlık çalışanlarının kızamığa karşı bağışıklanması,
- Döküntülü hastalık yakınmasıyla gelenlerin hızlıca, bekleyenlerle temas süresini en aza indirecek bir akış- mekan düzenlemesiyle hizmet alması, hizmet aldıkları ortamın havalandırılması önemlidir.
- Salgın gerçekliğinde yürütülecek aşı kampanyasının bölge tabanlı yapılması zorunludur. Vatandaşın başvurusu ile sınırlı kalınmamalı, sahaya çıkılmalıdır. Mobil aşı istasyonları ile kısa sürede aşı oranı yükseltilmelidir.
- Toplum aşı konusunda bilgilendirilmeli, yanlış/ yanlı haberlerin sağlık bakanlığı yetkileri tarafından da üzerine gidilmelidir.
- Mülteci-göçmen nüfusa yönelik koruyucu hizmetlere yoğunlaşılmalı, aşısız çocuk bırakılmamalıdır.
- Deprem bölgesinde depremzede sağlık çalışanlarını rahatlatan uzun süreli sağlık çalışanı görevlendirmeleri yapılmalıdır. Bu bölgede yaşam ve çalışma koşullarının zorluğu dikkate alınarak teşvik uygulamasına gidilmelidir. Bu bölgede aşının sağlanması ve korunmasına yönelik teknik destek mutlaka verilmeli, tüm aile sağlığı merkezleri ve geçici yerleşim alanlarında aşılar yapılabilir hale getirilmelidir.
Basın açıklamasının tamamı için tıklayın.
Basın toplantısındaki sunum için tıklayın.