Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerinin “kuruluş amaçlarına aykırı faaliyette bulundukları” gerekçesiyle görevden alınması kararının ardından TTB Yüksek Onur Kurulu, TTB Denetleme Kurulu, TTB kolları ve tabip odaları açıklamalar yaptı: Merkez Konsey üyelerinin görevden alınmasını kabul etmiyoruz.
…
6023 sayılı TTB Kanunu çerçevesinde yapılan seçimlerle belirlenen, temel görev ve çalışma alanı, mesleğin etik değerlerini ve mesleki deontolojiyi koruma yükümlülüğü olan TTB Yüksek Onur Kurulu üyeleri olarak bizler; ulusal/uluslararası hukuki normların, evrensel etik bildirgelerin ışığında, TTB bütünlüğü içinde seçilmiş kurulların hak ve hukukuna sahip çıkacağımızı, seçilmiş merkez kurullar olarak iyi hekimlik değerleri, mesleki bağımsızlık ve meslek örgütü özerkliğini kapsayan ortak mücadele zeminini her koşulda savunacağımızı, bu hukuk dışı ve meşru olmayan karara karşı haklı mücadelemizde kararlı olduğumuzu kamuoyu ile paylaşıyoruz.
TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınma davasını ülkedeki genel hukuksuzluk atmosferinden bağımsız değerlendirmek mümkün değil. Dava hukuka aykırı olduğu gibi politik bir davadır. “Amaç dışı faaliyet” diye nitelendiren açıklama aslında tam da TTB’nin tüzüğünde yer alan halk sağlığını önceleyen yaklaşıma denk düşmektedir. Türk Tabipleri Birliği hiçbir zaman gündelik siyasetin çizdiği yolda ilkelerinden uzaklaşarak yol almamıştır. Her zaman halktan, halkın sağlığından yana olmuştur. Biz Denetleme Kurulu üyeleri olarak da Merkez Konsey’in bu süre içerisinde gerçekleştirdiği hiçbir faaliyeti amaç dışı olarak değerlendirmiyoruz. Merkez Konsey’in yanındayız.
TTB Denetleme Kurulu
…
Bizler binlerce aile hekimini temsil eden, ASM çalışanları ve diğer tüm sağlık çalışanlarının sesi, soluğu, sorunlarının ve taleplerinin sözcüsü, halkımızın sağlık hakkı ve sağlık çalışanlarının hakları için mücadele eden bir örgütün üyeleri olarak alt yargının haksız ve hukuksuz kararını kabul etmiyoruz. Hekimlerin ve halkımızın gönlünde ve vicdanında bu kararın kabul görmediğini biliyor, üst yargının bu kararı bozacağına inanıyoruz. Mücadelemizi ve çalışmalarımızı aksatmadan sürdüreceğimizi ilan ediyor halkımızı yanımızda görmek istiyoruz.
…
TTB; Dr. Aynur Dağdemir’i öldüren sistemin karşısında hastanede, intörn doktor Nidanur Nergiz’in adalet arayışı için mahkeme salonunda, Akbelenli kadınların yanında ormanda, Feminist Gece Yürüyüşlerinde sokaklarda, Hatay’da, Adıyaman’da çadırlarda yaşamın olduğu her yerde yaşamdan yana tutum almıştır, almaya devam edecektir. Biz kadın hekimler ve bugün burada olan tüm kadınlar “TTB’nin mücadelesi kadınların mücadelesidir” diyor, kadınlar olarak bu mücadeleyi büyüteceğimizi bir kere daha deklare ediyoruz. Hatırlatalım; karanlık mücadeleyi doğurur. Biz de bu karanlığa inat buradayız. TTB biziz, TTB susturulamaz diyoruz. Sel gider, kum kalır!
TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu
Tabip Odalarından Ortak Açıklama
Bizler, aşağıda imzası olan Tabip Odaları olarak; anayasal bir kurum olan Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB), 6023 sayılı kanunda belirlenen usullere uygun şekilde Büyük Kongre’de seçimle göreve gelmiş Merkez Konseyi üyelerinin, yargı yoluyla görevden alınmalarını kabul etmiyoruz.
Bizler, mevcut TTB Merkez Konseyi üyelerine oy vermiş olalım veya olmayalım, seçimle göreve gelmiş üyelerin yalnızca seçim yoluyla gitmelerini savunuruz. Görevden alma kararı delegelerin seçimler yoluyla tecelli etmiş demokratik iradesinin yok sayılması anlamına gelmektedir.
Demokratik geleneğimize yakışmayan bu yargı kararının derhal iptal edilmesini ve görevden alınan TTB Merkez Konseyi üyelerinin göreve iade edilmesini talep ediyoruz.
Adana Tabip Odası
Adıyaman Tabip Odası
Ağrı-Kars-Ardahan-Iğdır Tabip Odası
Ankara Tabip Odası
Antalya Tabip Odası
Aydın Tabip Odası
Balıkesir Tabip Odası
Bartın Tabip Odası
Batman Tabip Odası
Bitlis Tabip Odası
Bolu-Düzce Tabip Odası
Bursa Tabip Odası
Çanakkale Tabip Odası
Çorum Tabip Odası
Diyarbakır Tabip Odası
Edirne Tabip Odası
Elazığ-Bingöl-Tunceli Tabip Odası
Eskişehir-Bilecik Tabip Odası
Gaziantep-Kilis Tabip Odası
Hatay Tabip Odası
Isparta-Burdur Tabip Odası
İstanbul-Yalova Tabip Odası
İzmir Tabip Odası
Kastamonu-Çankırı Tabip Odası
Kırıkkale Tabip Odası
Kırklareli Tabip Odası
Kocaeli Tabip Odası
Manisa Tabip Odası
Mardin Tabip Odası
Mersin Tabip Odası
Muğla Tabip Odası
Muş Tabip Odası
Samsun Tabip Odası
Siirt Tabip Odası
Sinop Tabip Odası
Sivas-Erzincan Tabip Odası
Şanlıurfa Tabip Odası
Şırnak Tabip Odası
Tekirdağ Tabip Odası
Trabzon Tabip Odası
Uşak Tabip Odası
Van-Hakkari Tabip Odası
…
TTB, sadece Merkez Konseyi üyeleri ile sınırlı bir meslek örgütü değildir. TTB, tüm üyelerinin bütünlüğü içinde var olan, mücadelesini tüm üye olan olmayan hekimlerle birlikte yürüten bir örgüttür. Seçilmişleri yargıyı kullanarak görevden almak, meslek örgütleri ve demokratik kamuoyu temsilcilerini susturmak iktidarın siyasi ajandasında her zaman önemli bir yer tutmuştur. Siyasi otoritenin bu tür uygulamaları ilk değildir. Daha geçtiğimiz günlerde anayasa mahkemesi için yapılanlar halen gündemdedir. Topluma kendi söylediğini tekrarlatmak dışında bir amaç gütmeyenler için TTB’nin söyledikleri amaç dışı gibi görünebilir. TTB MK görevinin ve sorumluğunun bilincindedir, görevinin başındadır. TTB Merkez Konseyi tüm baskılara rağmen bilimsel bilginin kılavuzluğundan, hekimlik mesleğinin etik ilkelerinden taviz vermeden; toplum sağlığı, meslektaşları ve tüm sağlık emekçilerinin hakları için mücadele etmeye devam edecektir. Verilen karar ne olursa olsun; hekimlik mesleğinin toplumsal sorumluluğunu yürekten hisseden TTB dün susmadı, bugün de susmayacaktır!
TTB anayasal bir kurum. Kendi yasası, kendi seçimi, sistemi ve organları vardır. Türk Tabipleri Birliği’nin bu özel yapısı yargı eliyle başka bir aşamaya getirilmiştir. İlk defa Merkez Konseyi üyeleri somut bir gerekçe olmadan maalesef görevden alınmışlardır. Bizim için bu karar yok hükmündedir.
Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Muharrem Baytemür
…
TTB, toplumun sağlığı ile sağlığın sosyal belirleyicileri arasındaki ilişkiler kavranmadan sağlık hakkının gerçekleşemeyeceğini içselleştirdiği ve bu anlayışla mücadeleyi sürdürdüğü için baskı altına alınmak istenmektedir. Biz hekimler mesleğimize, meslek ilkelerimize sahip çıkmayı, sağlıklı yaşam hakkını savunmayı meslek örgütümüzden öğrendik ve meslek örgütümüzden aldığımız güçle bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Meslek örgütümüzle birlikte yürümeye, sağlıklı yaşam hakkını, demokrasiyi, barışı, mesleğimizi ve meslek örgütümüzü savunmaya devam edeceğiz.
…
Varlık sebebi insanı yaşatmak ve sağlığını koruyup geliştirmek olan hekim meslek örgütü TTB’nin, yıllardır Kürt sorununun barışçıl-demokratik yollardan çözümünü savunması, “nükleer ve kimyasal silahlara, mayınlara, bireysel silahlanmaya” karşı durması ve dünyanın her yerinde ve tarihin her döneminde “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” demesi bu kararın alınmasına yol açmıştır. Yargının siyasallaştığı, hukukun araçsallaştığı bir dönemde siyasi iktidarın ve ortaklarının uzun süredir hedef gösterdiği TTB ve yöneticileri yalnız değildir. Hukuksuzluğa karşı Adaletin, Savaşa karşı Barışın yanındayız. Toplumun yaşam ve sağlık hakkını; emek, demokrasi, insan hakları ve hekimlik değerlerini savunan TTB’nin yanındayız. TTB Susturulamaz!
Amed Emek ve Demokrasi Platformu
Amed Sağlık Platformu
…
TTB sadece sağlık ortamının düzenlemesi ve sağlık politikalarının geliştirilmesi için değil; aynı zamanda toplum sağlığı ve onun için şart olan özgürlük, demokrasi, adalet gibi kavramlar için de mücadele eden bir örgüttür. Dolayısıyla TTB’nin mücadelesi bitmez. Eşitlik yoksa, özgürlük yoksa, demokrasi yoksa, adalet yoksa, sağlık yoksa; mücadele haktır! Her türlü baskıya karşı susmadık susmayacağız, TTB’ye ve geleceğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.
…
Üyelerine ve ülkeye karşı sorumluluk duygusuyla hareket eden, emek meslek örgütleri ve TTB, her türlü baskı ve zor karşısında gerçeği söylemekten vazgeçmeyecektir. Altın madeni ile ilgili açıklamalarında, pandemide ve deprem felaketinde olduğu gibi doğruları söylemekten vazgeçmediğimiz içindir. Bu gerekçelerle TTB Merkez Konseyinin kendi denetim mekanizmaları dışında, somut olmayan gerekçelerle ve son dönemde sıkça başvurulan yargı eliyle yapılan etkisizleştirme ve değersizleştirme çabalarını kabul etmiyoruz. TTB ye yönelik yargısal müdahale ile hekimliğin yargılanması hak ve özgürlükler alanının daraltılmasını kabul etmiyoruz.
…
TTB MK’ya yargı eliyle yapılan bu susturma girişimi, savunduğu bütün bu değerlere karşı yapılmıştır. Biz, İstanbul Tabip Odası olarak, meslek örgütümüz, göz bebeğimiz TTB’ye yönelik bu girişimi şiddetle kınıyor, TTB’nin yanında olduğumuzu ilan ediyoruz. Seçilmişlere yönelik yargı eliyle yapılan bu müdahale yalnızca TTB’ye değil, ülkemiz demokrasi kültürüne ve iktidara muhalif, emekten, barıştan, demokrasiden yana tüm örgütlere gözdağı verme niteliği taşımaktadır. Gün, hep birlikte mücadeleyi ortaklaştırma ve büyütme zamanıdır!
…
Bizler hekimler olarak, Tabip Odaları olarak, TTB olarak sadece görevimizi yaptık. TTB örgütsel bütünlüğüne yapılan müdahaleyi kabul etmiyoruz! Bu kararın siyasi iktidar ve ortaklarının, gösterdiği hedef doğrultusunda alındığına inanıyoruz. Demokrasinin gereği olarak, TTB’nin seçilmiş organlarıyla ilgili kararı, yine seçimler sonucunda hekimler verecektir.
…
Susmadık, susmayacağız. Korkmadık, korkmayacağız. Tehdit altında olsak bile hekimlik yapmaya, iyi hekimlik değerlerini savunmaya, bu topluma ve bu topraklara sahip çıkmaya devam edeceğiz. Hekimlik yargılanamaz, TTB susturulamaz.
…
Siyasi iktidar ve ortakları yıllardır kendi icraatlarına muhalif görüş bildiren tüm kurumları çeşitli yollarla baskı altına almayı alışkanlık haline getirmiştir. TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınması kararı da bu baskılardan biridir ve ne acıdır ki yargı bu baskıya alet edilmiştir.
…
Seçimle gelmiş her yönetimin yine seçimle görevinin sonlanması gerektiğine olan inancımız, TTB’nin kurulduğu günden beri kökleşmiş demokratik yapımızın sonucudur. Türk Tabipleri Birliği, Tabip Odaları ve üyelerimiz, yaratılan bu karmaşadan yine seçim yoluyla, aklıselim ile birlik ve bütünlük içinde düze çıkmayı başaracak güçtedir. Türk Tabipler Birliği’ni sindirmeye, susturmaya çalışan siyasi hamlelerden kendi ilkelerimiz ve demokrasi anlayışımız içinde güçlenerek çıkmayı başaracağız.
…
Birliğimize yapılan bu saldırı ne ilktir, ne de sonuncusu olacaktır. Hepimiz bunun nedenlerini biliyoruz. Seçimle elde edemediği belediyeleri kayyumlar yoluyla elde etmeye dayalı süreç, görünen o ki meslek odaları ile demokratik ve mesleki kitle örgütlerine uyarlanmaya çalışılmaktadır. İktidar kendine dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışmaktadır. Bu amaçla örgütsel bütünlüğümüze yapılan bu müdahaleyi kabul etmiyoruz.
Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri
…
Bizler hekimler olarak, Tabip Odaları olarak, TTB olarak sadece görevimizi yaptık. TTB örgütsel bütünlüğüne yapılan müdahaleyi kabul etmiyoruz! Bu kararın siyasi iktidar ve ortaklarının, gösterdiği hedef doğrultusunda alındığına inanıyoruz.
…
Tehdit altında olsak bile hekimlik yapmaya, iyi hekimlik değerlerini savunmaya, bu topluma ve bu topraklara sahip çıkmaya devam edeceğiz. Sonuç olarak diyoruz ki hekimlik yargılanamaz, TTB susturulamaz.
…
TTB Merkez Konseyi’nin görevi olmayan işler yapıp yapmadığına da ancak özgür iradesiyle TTB Genel Kurulu/Kongresi karar verebilir, siyasal iktidar değil. Maalesef kayyumcu bir zihniyetle uzunca bir süredir adım adım gerçekleştirilen kurumsuzlaştırma ve anayasızlaştırma sürecinde söz konusu güvencelerin de hiçbir hükmünün kalmadığı TTB kararıyla bir kez daha açıkça görülmüştür. Ancak bu endişe verici gidişatın bizleri ve tüm toplumu teslim almasına hiçbir şekilde izin vermeyeceğiz. Çünkü TTB ve tabip odaları olarak haklılığımızı iyi hekimlik, insan hakları, barış ve demokrasi değerlerinden, gücümüzü ise dayanışmamızdan alıyoruz. TTB onurumuzdur ve yalnız değildir. Biz TTB’yiz. Görevimizin başındayız.