Türk Tabipleri Birliği’nin 28, 29, 30 Haziran 2024 tarihlerinde gerçekleştireceği 76. Olağan Büyük Kongresi öncesinde tabip odaları seçimli genel kurullarını tamamlayarak yönetimlerini belirledi. Tıp Dünyası gazetesi olarak oda yöneticilerine önümüzdeki döneme dair önceliklerini ve hekimlerle nasıl ilişki kurmayı planladıklarını sorduk. Hatay Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sevdar Yılmaz, depremin vurduğu kentteki mevcut durumu anlattı ve sorularımızı yanıtladı. Hekim lokali kurma ve hekim köyü oluşturma gibi Tabip Odası’nın hedeflerinden bahseden Yılmaz, “Tabii ki mücadeleye de devam edeceğiz. Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek” dedi.
Hatay’da sağlık hizmetlerinin ve hekimlerin/sağlık çalışanlarının durumu nedir? Tabip Odası olarak önümüzdeki dönem planlamanızda önceliğiniz ne olacak ve hekimler ile ilişkilenme adına neler yapmayı planlıyorsunuz?
Birçok depremin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Depremi önce fiziksel olarak yaşadık. Gün geçtikçe artçıları devam ediyor. Yöneticilerin vurdumduymazlığı hem ruhsal hem maddi deprem yarattı bizde. Öncelikle Hatay’da yaşayan hekimlerin, sağlık çalışanlarının depremzede olduğunu unuttular. Ardından geçmiş olsun bile demeden, depremin ikinci günü bir WhatsApp mesajıyla tehdit ederek hekim arkadaşlarımızı, sağlık çalışanlarını göreve çağırdılar. Gelmemeleri halinde haklarında tutanak tutma ve cezai müeyyide uygulama tehdidinde bulundular.
66 aile sağlığı merkezi (ASM) yıkıldı Hatay’da. Sağlık Bakanlığı yerlerine 1 tane ASM bile yapmadı, yapamadı. Sağlam olan 3 aile sağlığı merkezine de Sağlık Müdürlüğü’nün idari birimleri el koydu. Orada çalışan hekimlere de konteyner verdiler. Siz burada çalışın dediler. 6 Şubat 2024 tarihinde, depremin üzerinden 1 yıl geçmişti ama hiçbir şey normale dönmemişken aile hekimlerinden performans beklediler, gebe, bebek, çocuk, yaşlı takibi, aşı beklentisine girdiler. Oysa hiçbir aile hekimi kendisine kayıtlı nüfusa ulaşamıyordu. Bununla da yetinmediler kendi verdikleri konteynerlerde sınıf denetlemesi yaptılar bu ay. Suyun çeşmenin olmadığı, hekimlerin ellerini bile yıkama şansının olmadığı konteyner aile sağlığı merkezlerinde engelli tuvaleti, televizyon, en az 30 gün kayıt yapabilen güvenlik kamerası aradılar. Olmadığını bilmiyorlar mıydı? Tabii ki biliyorlardı. Bu yapılan işlemler görevi kötüye kullanmaktan başka bir şey değil.
İkinci ve üçüncü basamakta da durum içler acısı. Çalışanların gelir gider dengesi sanki hiç deprem olmamış, hayat normal akışında akıyormuş gibi kabul ediliyor. Bu şartlar altında çalışanlardan tam performans bekleniyor ve ne yazık ki temel ücretlendirmeyi oluşturan performansa dayalı teşvik ödemeleri buna göre yapılıyor. Daha önceki örneklerinde uygulanan tavandan performans/teşvik ödemesi çalışanlar lehine uygulanmadığı gibi muhtemelen yakın zamanda hastane verileri dikkate alınarak uygulanacak gibi görünüyor (bu durumda birçok hekim arkadaşımız teşvik ek ödemesi alamayacak).
Deprem sonrası 17’nci aya geldik. Özellikli birçok sağlık hizmeti istenilen düzeyde verilemiyor, talebi karşılayamıyor, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde bazı sağlık hizmetleri hiç başlamadı (Nükleer tıp hizmetleri sadece Mustafa Kemal Üniversitesi’nde, radyoterapi sadece İskenderun Özel Gelişim Hastanesi’nde). Örneğin deprem öncesi Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi’nde aynı anda 175 poliklinik yapılabiliyorken, şu an dar alanlarda en fazla 80 poliklinik yapılabiliyor.
Mustafa Kemal Üniversitesi Hastanesi’nde plastik cerrahi ve göğüs cerrahisi öğretim üyesi olmadığı için tamamen kapandı. Pediyatrik ve erişkin dahili yan dalların neredeyse büyük bir kısmı yok. Asistan eğitimi yapılamıyor. Rotasyonlar yapılamıyor.
Bunun tabii ki sebepleri var. Nitelikli okul ve öğretmen yokluğu, okulların tamamının açılmaması, açılan okulların yıkımın ortasında olması, toz ve asbeste maruziyet, rezerv alan, yerinde dönüşüm sorunları, kalıcı barınma ihtiyacının karşılanamaması ve bunun yanında Sağlık Bakanlığı’nın uyguladığı strateji neticesinde hekimler haklı olarak burada kalmak istemiyor.
Biz bu sorunlara karşı mücadele vermeye çalışıyoruz.
Biz özellikle deprem sonrası üyemiz olsun olmasın, özelde kamuda çalışan tüm hekimlerimizi çalıştıkları yerde ziyaret ettik. Depremde aile sağlığı merkezi yıkılan tüm hekimlere Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin de katkısıyla ihtiyaç duyduğu malzemelerin tamamını temin edip teslim ettik. Deprem sonrası İskenderun ve Antakya’da iki ayrı kahvaltı etkinliği yaptık. 170’e yakın arkadaşımızı ağırladık.
Önümüzdeki süreçte hekim arkadaşlarımızı ziyaret etmeye devam edeceğiz. İskenderun’da bir hekim lokali yapma düşüncemiz var. Hatay merkezde bir hekim köyü kurma hayalimiz var. Bununla birlikte özellikle deprem döneminde yaptığımız etkinlikleri, işleri, verdiğimiz mücadeleleri anlatan kısa videolar ve küçük kitapçıklar bastırmayı planlıyoruz. Tabii ki mücadeleye de devam edeceğiz. Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.