“Görmek Yaşamaktır, Vuslattır Görmek”

Kültür-Sanat

Prof. Dr. Okan Toygar
BAU Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları A.D.

“Ben görmedim Paris’i.
Paris evde yoktu.
Ben rüyamda gördüm Paris’i, gülümsedi ve kayboldu.”

1955 yılında Paris’in ünlü göz hastanesi Quinze Vingts’de yazılmış olan bu satırlar kendisini “münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi” olarak ifade eden Cemil Meriç’e (1916-1987) ait.

1260 yılında Fransa Kralı IX. Louis tarafından kurulan Quinze Vingts Göz Hastanesi girişinin bugünkü görünümü
1260 yılında Fransa Kralı IX. Louis tarafından kurulan Quinze Vingts Göz Hastanesi girişinin bugünkü görünümü

Cemil Meriç her frankofon yazar gibi Paris’i görme, orada yaşama özlemi duymuş olsa da, 1940’ların başında dünyayı kasıp kavuran savaş onun bu isteğinin gerçekleşmesine engel olur.

1954 yılında yazarın her iki gözünde “müterakki” (yüksek) miyopiye bağlı retina dekolmanı gelişir. Fransızca “ayrılma” anlamına gelen “décollement” kelimesinden dilimize geçmiş olan “dekolman”nın İngilizcesi “detachment”, Osmanlıcası ise “infisal”dir.

Retina dekolmanı; retinanın nörosensoryal tabakası ve retina pigment epitel tabakasının birbirinden ayrılmasıdır. Nadir görülen farklı tipleri olsa da genellikle retinası ince olan yüksek miyoplarda ve/veya travma sonrasında oluşabilen retina yırtıklarını takiben gelişir ve tek tedavisi cerrahidir.

Sabahattin Ali, ırkçılık ve aydın aymazlığı konularını ele aldığı “Dekolman” isimli öyküsünde hastalığı “Göz yuvarlağının içinde, sarı noktanın yanlarında bir tabakanın çatlaması, yerinden ayrılması” olarak tanımlar.2 Kendisi de retina dekolmanı ameliyatı geçirmiş olan Hilmi Yavuz ise “Göz hekimlerinin, hastalara hastalıklarını anlatmak için kullandıkları bir metafor ile söylemem gerekirse, ‘duvar kağıdı sendromu’, yani gözün ağ tabakasının (retina), bir duvar kâğıdının duvardan ayrılması gibi ayrılıyor olması” der hastalık için.3

Cemal Meriç
Cemal Meriç

Son elli yılda teknoloji ve cerrahi enstrümentasyondaki yenilikler sayesinde önemli aşamalardan geçerek günümüzde tedavi edilebilir duruma gelen retina dekolmanı, “kapalı vitrektomi” (pars plana vitrektomi)4 ameliyatının ilk kez Dr. Machemer tarafından yapıldığı 1970 yılı öncesinde çoğunlukla görme kaybı ile sonuçlanıyordu.

Alman oftalmolog Dr. Robert Machemer (1933-2009) evinin garajında vitrektomi cihazının prototipi üzerine çalışırken (1960’ların sonları olmalı)
Alman oftalmolog Dr. Robert Machemer (1933-2009) evinin garajında vitrektomi cihazının prototipi üzerine çalışırken (1960’ların sonları olmalı)

İşte Cemil Meriç de o dönemde Cerrahpaşa Hastanesinde her iki gözünden birkaç kez ameliyat geçirdi ancak yüz güldürücü sonuç alınamadı. Bunun üzerine yazarın Paris’teki Quinze-Vingts Göz Hastanesi’ne gönderilmesine karar verildi. 21 Ocak 1955’de, Denizyollarının “Tarsus” isimli vapuruyla, tek başına İstanbul’dan Marsilya’ya, oradan da trenle Paris’e gitti Cemil Meriç. Umutlu ve sevinçliydi. “Altın Gözlü Kız”da Marseille’in bağlı olan gözlerinin çözülmesi gibi bu hastanede olacağı ameliyatlarla kendi gözlerinin de bağının çözüleceğini ve “sevgilisi” Paris’in kendisine gülümsediğini görebileceğini düşünüyordu. Ancak ne yazık ki beklentisi gerçekleşmedi. 1955 yılının Ocak ve Temmuz ayı arasında birçok kez ameliyat geçirmesine karşın görme düzeyinde hiçbir iyileşme olmadı. Yaşamı boyunca göremeyeceği kendisine söylendiğinde henüz otuz dokuz yaşındaydı.

Cemil Meriç hastanede geçirdiği altı ay boyunca kendisiyle söyleşip durdu adeta ve bunları İstanbul’a döner dönmez “Quinze-Vingts Geceleri” başlığı altında yazıya döktü. Bu yazılar daha sonra “Jurnal” isimli eserinde yer aldı.5

Görememenin, Paris’le kucaklaşamamanın ve okuyamamanın yazarın iç dünyasını nasıl kararttığına şahit oluruz bu satırlarda. Bir göz hekiminin görme güçlüğü çeken hastalarının neler hissettiğini anlaması ve bir tıp fakültesi öğrencisinin görme fonksiyonunun gerçekten ne anlama geldiğini içselleştirmesi açısından da önemlidir “Quinze-Vingts Geceleri”nin okunması. Görme eyleminin sadece retinaya gelen ışığın görmeye dönüştüğü karmaşık fizyolojik basamaklardan ibaret olmadığını anlarız Cemil Meriç’in bu satırlarını okurken.

Paris’ten döner dönmez, 16 Temmuz 1955’te yazdığı ilk satırlarda “görme” eylemini şöyle tarif eder yazar;

“Görmek tabiata tahakküm etmektir. Görmek yaşamaktır, vuslattır görmek. Her bakış dış dünyaya atılan bir kementtir, bir kucaklayıştır, bir busedir her bakış.”

“Gören insanın şikâyete hakkı yoktur” der bir başka yazısında. Mevsimler, renkler, çiçekler, şehrin bütün kadınları, bütün çocuklar gören içindir ona göre. Gutenberg matbaayı onun için icat etmiş, Hugo, o okusun diye yazmıştır şiirlerini, şehrin bütün kadınları görenler için giyinip süslenir.

“Görmeyen insan ise bozuk bir ampul gibi manasız, bıraktığımız yerde kalan bir paket, çocukken oynadığımız bir taşbebek gibi, atmaya kıyamadığımız acayip bir külçedir.”

Çok kederlidir Cemil Meriç. Geceleri sessizce kütüphanesine gider, kitaplardan birini çeker, parmaklarıyla okşar ve başını sayfalara gömerek, hüngür hüngür ağlar. “Bakmaya değil görmeye yarayan” 6 gözleri ile artık okuyamıyordur. Buna rağmen çevresinin de yardımıyla çalışmaya başlar ve yazarlık hayatının en üretken dönemi olur yaşamının kalan otuz iki yılı.

Âşık Veysel’in sazıyla gerçekleştirdiğini o da yazıları ve incelemeleri ile gerçekleştirir ve gören insanlara göremediklerini gösterir.

Cemil Meriç’in yaşam öyküsü, bize görme işlevinin insan yaşamındaki önemini anlattığı kadar, “görmek” için sadece görme fizyolojisinin kusursuz çalışmasının yeterli olmadığını ya da görme yetisini yitirmiş insanların dirençle ve umutla çalışarak sağlıklı bireylerden bile daha iyi “görebildiklerini” göstermektedir.

José Saramago’nun dediği gibi belki de “asıl körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktır.”7

 

*Bu yazı ilk olarak 8 Haziran 2023 tarihinde Herkese Bilim Teknoloji Dergisi’nde yayımlanmıştır.

Dipnotlar

  1. Bu konu, BAU Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Stajı’nda yer alan “Oftalmoloji nedir?” isimli ilk derste anlatılmaktadır.
  2. Sabahattin Ali. Sırça Köşk, Dekolman isimli öykü.
  3. Hilmi Yavuz. Hislerim ve Ben.
  4. Machemer ilk ameliyatı 20 Nisan 1970 tarihinde vitreus hemorajisi olan diabetik bir hastada yapmıştır.
  5. Cemil Meriç. Jurnal Cilt I.
  6. Goethe, Faust isimli eserinde “Görmek için doğdular, bakmaya yarıyorlar” der gözler için.
  7. José Saramago. Körlük isimli romanı.

 

* Bu yazıya katkılarından dolayı bibliyofil göz hekimleri, hocam Prof. Dr. Haluk Kazokoğlu’na ve Dr. Fatih Adıbelli’ye teşekkür ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güvenlik Kodu * Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.