Sağlığın ve bilimin ticarileştirilmesinde yeni aşama: TÜSEB

Makale

Kamuoyunda TÜSEB adı ile bilinen yasa tasarısının TBMM’deki genel görüşmeleri tamamlandı. Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin kurulmasına ilişkin maddelerin çıkarıldığı tasarı 19 Kasım’da gerçekleştirilen açık oylamadan sonra kabul edildi. TTB Merkez Konseyi, düzenlemeye tepki gösterdi.

Tıp Dünyası – ANKARA

Görüşmelerine 11 Kasım günü başlanan, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM’de 19 Kasım’da görüşmelerin tamamlanmasının ardından gerçekleştirilen açık oylamayla kabul edildi. Düzenlemenin içeriğine ilişkin ayrıntılı bir raporu kamuoyu ile paylaşan TTB Merkez Konseyi, basın toplantısıyla düzenlemeye tepki gösterdi.

TTB’nin eleştirileri ve raporda paylaşılanlar şöyle:

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı

-TÜSEB’de özerk bir karar verme mekanizması kurulmamıştır. Sağlık Bakanı’nın başkan olacağı ve 7 kişiden oluşacak Yönetim Kurulu’nun 5 üyesi yine Sağlık Bakanı tarafından belirlenecektir. Böyle bir yapının bilimsel liderli yapabilmesi olanaklı değildir. 

-TÜSEB’in 32 kişilik Danışma Kurulu'nun üyelerinin büyük bir çoğunluğu  hükümet tarafından atanmış bakanlık bürokratlardan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanlarından oluşmaktadır. Özel sektör ile –özellikle teknoloji transferi yoluyla- işbirliği esası benimsenmiştir. Bu işbirliği bilimsel liderlik rolünü güçlendirmek amacıyla değil, ilaç endüstrisi başta olmak üzere tıbbi endüstrinin karlılığını artırmak amacıyla gerçekleştirilecektir.

-Türkiye’de sağlık alanında AR-GE için ayrılan kamu kaynaklarının büyük ölçüde TÜSEB tarafından kullanılacağı anlaşılmaktadır. Bu durum bir yandan AR-GE için kaynak ayırmalarına gerek kalmaksızın özel şirketlerin daha fazla kar elde etmesine yol açacak; diğer yandan da mevcut tıp fakültelerindeki araştırmacıların zaten kıt olan kaynaklardan yararlanmaları daha da sınırlanacaktır.

-Tasarıya göre kanser ve kronik hastalıklarda araştırma yapmak, bu tarz hastalıkların yayılmasını engellemek ve yerli ilaç üretmek için enstitüler kurulacaktır. Ancak TÜSEB’in  yapılacak araştırmaları patent alanlarına göre belirlenmesi, fikri mülkiyet oluşturmak üzere hareket etmesi, bu amaçla her türlü yerli ve yabancı kişi ile ortaklık kurmak yönündeki görevler karlılığa odaklı çalışma yapılacağını ortaya koymaktadır. Bu görevler, toplumun sağlık gereksinimlerine göre gerekli bilgi ve teknolojinin üretilmesinin önüne geçecektir. Belirlenen yasal çerçeve uyarınca ticari getirisi olmayan alanların araştırma konusu olmayacağı açıktır.

-TÜSEB kamu-özel işbirliği modeli ile tesis yaptırabilecek, mevcut tesisleri yenileyebilecek, danışmanlık alabilecektir. Kamu-Özel-Ortaklığı yönteminin sağlık alanında uygulandığı ülkelerde bu uygulamaların amacının kamu yararı olmadığı bilinmektedir. Bu yöntemde “kamu” adı kullanılarak küresel sermayeye yeni ve büyük bir kaynak aktarmak amaçlanmaktadır. Kamu-özel işbirliği yönteminin TÜSEB tarafından da benimseneceğinin açıklanması, TÜSEB faaliyet alanlarında da bu yöntemle sermaye sınıfına kaynak aktarmanın amaçlandığını göstermektedir.

Uzmanlık eğitimine müdahale

-Tasarıda tıpta uzmanlık ve yan dal uzmanlığı ile ilgili iki ayrı düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemelerden biri uzmanlık ve yan dal uzmanlık sürelerinin kısaltılması, diğeri ise istisnai yoldan uzmanlık belgesi verilmesine yönelik düzenlemelerdir. Uzmanlık ve yan dal uzmanlık sürelerinin kısaltılması, uzatılması, istisnai yolda uzmanlık belgesi verilmesi gibi kararlar ilgili bütün tarafların özerk ve katılımcı bir biçimde sürece dahil olacağı çalışmalar sonucunda verilmelidir. Bu yapılamadığı sürece toplum sağlığını güvence altına alacak ve bilimsel, objektif ve adil düzenlemelerle bu alandaki gelişime olumlu katkı sağlanamayacaktır.

Sağlığın ve bilimin ticarileştirilmesinde yeni adım

-Tasarı karma bir torba tasarı olduğu için içinde sağlık alanı ile ilgili ya da ilgisiz pek çok farklı düzenleme bulunmaktadır. Sağlık alanı ile ilgili olan ve özellikle Türkiye Sağlık Bilimleri Enstitüsü Kurumu yapılanması 2003’te uygulanmaya başlanan ve ülkemizde Sağlıkta Dönüşüm Programı adıyla toplumun karşısına çıkartılan “sağlığın ticarileştirilmesi” sürecinin tamamlanmasına yönelik bir adımdır. Ne yazık ki halkımızın ve hekimlerin yararına bir düzenleme değildir. Çok geç olmadan geri çekilmeli, bunun yerine toplumun sağlığının korunması ve sağlık sorunlarının çözülmesine odaklı bilimsel çalışmaları kamu hizmeti anlayışı ile yürütecek bir enstitü yapılanması oluşturulmalıdır.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin kurulması tasarıdan çıkarıldı.

TBMM görüşmelerinde Tasarıdan Sağlık Bilimleri Üniversitesi kurulmasına ilişkin 34 ve 46. maddeler tasarıdan çıkarıldı. Hükümete bağlı üniversite modelinden bütünüyle vazgeçilmiş olmasını umut ediyoruz. Eğitim araştırma hastanelerindeki eğitim görevlileri ile çalışan diğer hekimlerin özlük haklarının bütüncül bir yöntemle ele alınıp düzenlenmesini öneriyoruz.