Hastalıklar üzerinden para kazanmanın yeni yolu “umut” tacirliği!

Haberler

Dr. Ergün DEMİR* Dr.Güray KILIÇ**

Madenlerde, tersanelerde, şantiyelerde işverenlerin daha fazla kar elde etmesi için yaratılan vahşi çalışma düzeni ile işçilerin umutları ve yaşamları söndürülürken, sağlık kurumlarında ise hastalıktan daha fazla para kazanmak için umut(!) satılıyor.

Sağlık hizmetlerini ticarileştirip kazanç kapısına dönüştüren Hükümet, 27 Ekim 2014 tarih ve 29158 sayılı Resmî Gazete'de yayımladığı Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği ile yeni gelir getirici kaynak olarak bilimdışı, kanıta dayalı olmayan tıp (!) uygulamalarını devreye sokmaktadır.

Bu uygulama ile insanların inançları, duyguları ve acıları istismar edilerek ‘’sülük, hacamat, sinek larvası, arı, bitkisel ilaç, hipnoz ve çıkıkçı’’ tedavisi ile umut(!) satılmaya çalışılmaktadır.

Bu yönetmeliğe göre; Sağlık Bakanlığının vereceği izin belgesi ile kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı hastaneler, tıp ve diş hekimliği fakültesi sağlık uygulama ve araştırma merkezleri, özel hastaneler ve ayakta teşhis tedavi yapan özel sağlık kuruluşları ile Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli konaklama tesislerinde açılacak ünite ve uygulama merkezlerinde rızasını alınan hastalara ‘’alternatif tıp’’adı altında ‘’umut’’ pazarlanmaya çalışılacaktır.

Sağlık Bakanlığı, her derde deva olmak iddiasıyla yayımladığı bu yönetmelik aracılığıyla artık halkın sağlığını ‘Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri’ ile tamamlayacak. Bundan böyle vatandaşımız hastanelerde laboratuvar, röntgen, ameliyathane ve polikliniklerde sıra beklemeyecek, strese girmeyecek, tedavisinin sonucunu dert edinmeyecek. Tedavi ücretinin ve tıbbi malzemenin ne kadarını Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) karşılayacak diye hiç kaygılanmayacak; çünkü alternatif tedavi ücretinin tamamı cepten ödenecek! Vatandaşlarımız hiç merak etmesin; uygulamada doğadan toplanmış sülükler ve sinekler kullanılmayacak. Sizler için kurulan işletmelerde laboratuvar ortamında üretilecek steril sülük ve larvalar kullanılacak.

Aktarlarda görmeye alışık olduğumuz her derde deva söylemlerini önümüzdeki günlerde hastane ve sağlık kuruluşlarında da göreceğiz.

Geleneksel, tamamlayıcı ve alternatif tıp yöntemlerini uygulamak üzere açılacak ünite ve uygulama merkezlerinde 15 dalda, toplamda 192 tıbbi endikasyona sülük, hacamat, sinek larvası, arı, bitkisel ilaç, hipnoz ve çıkıkçı tedavisi yapılacağı belirtilmektedir.

Bu yönetmelik kapsamında açılacak ünite ve uygulama merkezlerinde akupunktur, apiterapi, fitoterapi, hipnoz, sülük uygulaması, homeopati, kayropraktik, kupa uygulaması ( hacamat), larva uygulaması, mezoterapi, proloterapi, osteopati, ozon uygulaması, refleksoloji, müzik terapi uygulamaları yapılacaktır.

Uygulama listesinde yer alan endikasyonlardan bazıları: İrritabl barsak sendromu, romatizmal hastalıklar, kas-iskelet sisteminin mekanik ağrıları, migren, her türlü ağrı tedavisi, depresyon, anksiyete bozukluğu ve stres bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktive bozuklukları, ürogenital sistem fonksiyonel bozukluklar, infertilite tedavisi, venöz yetmezlikler, bağımlılık tedavisi, Parkinson hastalığı, multiple skleroz, hipertansiyon, serebral palsi, hemipleji, alerjik astım,  immun yetmezlikler, vertigo v.s. 

Sonuç olarak;

1-Tüm dünyada bilimsel tıbbi uygulamalar kanıta dayalıdır. Bilimsel olarak kanıtlanmış bu yöntemler eğer tıbbi endikasyon varsa uygulanır. Yapılan bilimsel çalışmalarla bu kanıtlanmış ise artık alternatif değil tıbbi uygulama söz konusudur. Tıbbın alternatifi olmaz.

2- Yayımlanan bu yönetmelik ile yapılmak istenen insanların inançları, duyguları ve acılarını sömürerek hastalıkları üzerinden para kazanmaktan başka bir şey değildir. Bu uygulamalarla kronik hastalıklara sahip yurttaşlara yönelik umut sömürüsünün ve kötüye kullanmanın önünün açıldığı ve bu alanın bir kazanç kapısına dönüştürülmeye çalışıldığı görülmektedir.

3- Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK), 5510 sayılı Kanun(md.64-b,md.72) hükümlerinde belirtildiği üzere “sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmadığını göz önüne alarak, kanıta dayalı tıp uygulamaları ve Sağlık Bakanlığınca tıbben sağlık hizmeti olduğu kabul edilen sağlık hizmetlerinin bedellerini” ödemektedir.

 4-Yukarıda belirtilen hükme göre SGK, geleneksel, tamamlayıcı, alternatif tıp uygulamalarının bedelini ödemeyecektir. Bu hizmetlerin bedelinin tamamını hizmet alan kişiler ceplerinden ödeyeceklerdir. Hizmetin ücret tarifesi ise Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenecektir.

5- Sağlık Bakanlığı, yayımladığı yönetmelikte ’’ Bu uygulamalar ile hastalığın ortadan kaldırılacağı veya tek başına tedavi edilebileceği gibi beyanlarda bulunulamaz.’’ ibaresinden anlaşılacağı üzere bu yöntemlerin tıbben yararlı olup olmadığı konusunda kuşkular taşımaktadır.

6-Hükümet, borç batağında olan kamu hastaneleri ile batma noktasına gelen üniversite hastanelerine yeni kaynak yaratmak için vatandaşa ‘’sülük, hacamat, sinek larvası, arı, bitkisel ilaç, hipnoz ve çıkıkçı’’ tedavisi satmaya çalıştığı görülmektedir.

Binlerce yıl ötesinden süzülüp gelen hekimlik mesleğinin değerleri; yaşamımızı insanlığın hizmetine adamayı, tıbbi bilgilerimizi insanlık yararına kullanmayı, sağlık hizmetlerinin sunumunda ve geliştirilmesinde insanı temel almayı, bilimsel tıbbi uygulamaların kanıta dayalı olmasını ve sağlık hizmetlerinin piyasada alınıp satılan ticari bir meta olmaması gerektiğini öğretmektedir. Sağlık Bakanlığını bir an önce hekimlik mesleğinin değerlerine zıt olan bu düzenlemeleri yapmaktan ve halkın umutlarını sömürmekten vazgeçmeye çağırıyoruz.

* İzmir Tabip Odası Hekim Meclisi üyesi, **İstanbul Tabip Odası TTB delegesi.