“Mersin halkı nükleer istemiyor!”

Gündem

Mersin Tabip Odası Başkanı ve Mersin Nükleer Karşıtı Platform Dönem Sözcüsü Dr. Ful Uğurhan, yapılan araştırmaların Mersin halkının yüzde 80’inden fazlasının, Türkiye halkının ise yüzde 64’ünün nükleer santral istemediğini ortaya koyduğunu söyledi. Uğurhan, “Akkuyu’da 40 yıldır nükleer santral yapmaya çalışıyorlar. Yapamayacaklar, yaptırmayacağız” diye konuştu.

TIP DÜNYASI – HABER MERKEZİ

Mersin Akkuyu’da yapılması planlanan Akkuyu Nükleer Santrali’nin ÇED raporuyla ilgili yargı süreci sona ermeden, 14 Nisan 2015 tarihinde Akkuyu Nükleer Deniz Yapıları’nın temel atma töreni yapıldı. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile birlikte Rus Rosatom yetkililerinin de katıldığı tören, Mersin Nükleer Karşıtı Platform, Çevre ve Doğa Derneği ile Greenpeace üyeleri, çevreciler ve yurttaşlar tarafından protesto edildi.

Cengiz İnşaat'ın üstlendiği projenin ihale bedeli de Rus yetkili tarafından açıklandı. 1 milyar 50 milyon dolarlık ihale için önce 900 milyon dolara daha sonra bu rakam 400 milyon dolara indirildi. Cengiz İnşaat 55 milyon dolar daha indirim yaparak ihaleyi kazanan firma oldu.

Mersin Tabip Odası Başkanı ve Mersin Nükleer Karşıtı Platform Dönem Sözcüsü Dr. Ful Uğurhan, temel atma süreci ve bölgede yaşananlarla ilgili olarak Tıp Dünyası’na konuştu. Uğurhan, Akkuyu Nükleer Santrali’nin temelinin atılmadığını, kamuoyuna büyük reklamlarla “temel atma” olarak duyurulan işin, bir hafta önce ihalesi gerçekleştirilen “Deniz Teknik Yapıları”nın temel atması olduğunu belirtti.

Uğurhan, “Seçimden önce büyük yatırımlar yapıyoruz, süreçte aksayan bir şey yok imajı vermek için çok büyük bir reklam kampanyası yürüttüler. Bir hafta önce ihalesi gerçekleştirilen işin, bir hafta sonra temelini attılar. Akkuyu’da 40 yıldır nükleer santral yapmaya çalışıyorlar. Yapamayacaklar, yaptırmayacağız” diye konuştu.

Temel atma yok, “imaj verme” var!

Uğurhan’ın aktardıkları şöyle:

“Akkuyu Nükleer Santrali’nin temeli atılmadı. Temel 2016’nın sonunda atılacak. 2010 yılında yapılan sözleşmeye göre ilk reaktör 2015 yılında sonuçlanacaktı ve elektrik üretmeye başlayacaktı. Ertelendi, olmadı. Bu, santralin yapılmasıyla ilgili soru işaretleri yaratıyor. Dolayısıyla, hükümet de tam seçimlerden önce, “büyük yatırımlar yapıyoruz, süreçte aksayan bir şey yok imajı vermek için çok büyük bir reklam kampanyası yürüttü. Çocuklar, milli duygular istismar edildi, yazdıkları bir senaryoyu harekete geçirdiler. Bir hafta önce deniz teknik yapılarının ihalesi yapılmış, bir hafta sonra temeli atılıyor. İhale yeni sonuçlanmış siz temel atmayı nasıl yapıyorsunuz? Bu kurgusal bir şey. Değişen bir şey yok mesajı vermeye çalışıyorlar.”

Halk nükleer istemiyor

“KONDA’nın yeni araştırması var: Mersin halkının yüzde 80’inden fazlası nükleer istemiyor.  Türkiye genelinde halkın yüzde 64’ü nükleer istemiyor. Kirli bir teknoloji, kimse istemiyor. Elektrik üretmek için akıllıca bir yöntem değil. Kazalar yaşanmış, atık sorunu çözülememiş. Malzeme açısından da dışa bağımlı ve hammaddesi bitmek üzere. Bu anlamda akılcı bir yatırım değil. Bunda bu kadar ısrar nükleer güce sahip olma isteği.”

Deprem riski çok büyük

“Türkiye deprem ülkesi ve Akkuyu’dan bir fay hattı geçiyor. Akkuyu’ya yer lisansı verildiği zaman Türkiye’nin henüz fay haritası yoktu. Ayrıca Kıbrıs’ta bir dalma batma kuşağından bahsediliyor. Bir bölgede daha önce büyük bir deprem varsa, o bölgede tekrar aynı büyüklükte ya da daha büyük bir deprem olma olasılığı çok yüksek diyorlar. Bu risk o santral kurulduktan sonra olursa insanlığın felaketi olur. Bu riske girmeye değmez. Biz bunlara dikkat çekmek için görevimizi yapıyoruz. Daha önce yürüyüş yaptık bunun için; Mersin’den Akkuyu’ya yürümüştük.”

Bu dünya bütün canlıların

“Süreç bir türlü istedikleri hızda gitmedi. Bizim direnmemiz çok önemli. Uluslararası mahkemeler var. Ayrıca o bölge Ramsar Sözleşmesiyle koruma altında. Biz sadece insan sağlığı üzerine konuşuyoruz ama bu dünya bütün canlıların. Gerektiğinde bütün bu yollara da başvuracağız. Dünyada proje başladıktan sonra iptal edilen, üzerine kilit vurulan örnekler var. Hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği ile ortak çalışıyoruz, onlar bizim toplantılarımıza katılıyor, biz onların toplantılarına katılıyoruz. Biz zararını görmeden bu sürecin biteceğini umuyorum. Hep birlikte bu sürecin üstesinden geleceğimize inanıyorum.”