Türkiye yaklaşık 5 ay arayla yeni bir seçime hazırlanıyor. Kişisel çıkarları uğruna ülkeyi bu akıl almaz şiddet ortamına sokanlara, seçimleri yapılamaz hale getirmeye çalışanlara karşı, seçimlerin güvenlik ve şeffaflık içinde geçmesi konusunda emek ve demokrasi güçlerine yine önemli görev düşüyor.
Tıp Dünyası – ANKARA
Türkiye yaklaşık 5 ay arayla yeni bir seçime hazırlanıyor.
21 Mayıs 2015 tarihinde, yani 7 Haziran seçimlerinden iki hafta önce DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak yaptığımız ortak basın açıklamasında “AKP ve Cumhurbaşkanı seçim güvenliğini tehdit ediyor” demiş, “Devletleşen AKP, Cumhurbaşkanı'nın koordinasyonu altında devletin tüm kurum ve olanaklarını seçimi kazanmak için seferber etmiş durumda. Bu uğurda her gün, her saat Anayasa'yı ayaklar altına almaktan çekinmedikleri gibi seçim güvenliğini de tehdit etmektedirler” diye eklemiştik.
7 Haziran seçimleri, ülkedeki bütün baskı ve şiddet ortamına, AKP ve Saray’ın tüm olanakları kendi çıkarları yönünde kullanmasına, Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığını göstermelik dahi olsa koruma gayretine bile girmeden alanlara inip açıkça AKP için oy istemesine karşın, bütün demokrasi güçlerinin olağanüstü gayreti, sandıklara ve oylarına sahip çıkması sonucunda AKP için önemli bir yenilgi ile sonuçlandı.
Yenilginin önemini AKP’nin ve Cumhurbaşkanı’nın bu süreçten sonra içine girdiği tutum ortaya koydu. İktidardan gidecek olmaktan ziyade birşeyler vardı ki, AKP ve Saray “oyunbozan” tavrıyla, “ben bu seçimi saymıyorum, haydi yeni seçim yapalım” diyebildi. Bunun ardından 7 Haziran öncesini kat be kat aşan çatışma, baskı ve şiddet ortamını ise hep birlikte ve acı içinde yaşadık.
Ülke neredeyse bir savaş alanına döndü, darbe dönemlerinde yaşanan sokağa çıkma yasaklarını gördük, onlarca insanımızı kaybettik. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde sağlık hizmetleri sunulamaz hale geldi, insanlar kayıplarını toprağa veremediler. “400 vekil verseydiniz böyle olmazdı” diyebildi Cumhurbaşkanı.
Siyasi parti binalarına, basın kurumlarına saldırılar yapıldı. Kin ve nefret dili daha da yükseltildi. Bu saldırılardan birine öncülük yapan AKP Gençlik Kolları Başkanı Abdurrahim Boynukalın, “Seçim sonucu ne olursa olsun, seni başkan yaptıracağız” diyebildi. Boynukalın’ın bir sonraki seçimde sonuçlar yine Saray’ın istediği gibi çıkmazsa neler olabileceğine işaret eden bu çıkışı çok doğal olarak ödüllendirildi. Boynukalın, Cumhurbaşkanı’nın etkisinin açıkça yansıdığı, 12 Eylül 2015 Cumartesi günü gerçekleştirilen AKP Kongresi’nde Divan’a seçildi.
Sandığa sahip çık!
Türkiye, 5 ay arayla Cumhurbaşkanı’nın şahsi talebiyle 1 Kasım’da yapılacak olan seçimlere bu ortamda hazırlanıyor. Bu ülkenin emek ve demokrasi güçlerine bir kez daha önemli görev ve sorumluluk düşüyor. Kişisel çıkarları uğruna ülkeyi bu akıl almaz şiddet ortamına sokanlara, seçimleri yapılamaz hale getirmeye çalışanlara karşı, seçimlerin güvenlik ve şeffaflık içinde geçmesi konusunda üzerimize düşen görev ve sorumluluktan kaçmayacağımızın bilinmesini istiyoruz. Bütün demokrasi ve emek güçlerini özgürlükler, demokrasi ve toplumsal barış savunucularını bu süreçte birbiriyle kenetlenmeye, demokratik hak ve özgürlüklerini yılmadan, usanmadan savunmaya, her türlü komplo, provokasyon ve saldırılar karşısında dikkatli olmaya ve sorumluluk almaya çağırıyoruz.
Sandık bizim, oy bizim!
7 Haziran’da aldığımızı 1 Kasım’da geri vermeyeceğiz!