“Sağlık Bakanlığı itiraf niteliğinde açıklamalarda bulunuyor. ‘Gidiş-gelişlerde can güvenliğini sağlayamıyoruz’ diyerek sağlık çalışanları hastanelere hapsediliyor. Ancak “karargâh” haline gelen hastanelerin içinde de can güvenliği söz konusu değil.”
Tıp Dünyası – HABER MERKEZİ
Sağlık meslek örgütleri, Güneydoğu’da sokağa çıkma yasağının sürdüğü yerlerde artan şiddet ortamını, sağlık çalışanlarının, sağlık tesislerinin, sağlık hizmetlerinin durumunu ve kaygı verici gelişmeleri değerlendirmek üzere 18 Aralık 2015 Cuma günü Sağlık Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. Türk Tabipleri Birliği, Ankara Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Devrimci Sağlık-İş Sendikası'ndan yönetici ve temsilcilerin katıldığı basın açıklamasına, çok sayıda hekim ve sağlık çalışanı da destek verdi.
Ortak açıklamayı SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden okudu. Açıklamada, Güneydoğu'da günlerdir süren çatışmaların içinde öğretmenlerin bölgeden ayrılmasının, ardı arkası kesilmeyen sokağa çıkma yasaklarının ve şimdi de ülkenin dört bir yanından sağlık emekçilerinin görevlendirilerek, hastanelerden çıkamadan ateş altında çalışmak zorunda kalmalarının ülkenin adı konmamış bir savaşa sürüklendiğini gösterdiği belirtildi. Bölgede sağlık kurumlarının birer karargâha dönüştüğüne, çalışanların hedef haline gelmesine seyirci kalındığına yer verilen açıklamada, sağlık kurumlarının çatışma mekânı olmaktan çıkarılması, sağlık çalışanlarının güvenliğinin sağlanması ve vatandaşların sağlık hizmeti almasına engel olan tüm uygulamaların kaldırılması istendi.
Sağlık tesislerine saldırı suçtur!
TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan da, Türkiye'de tırmanan şiddet ortamının 1 Kasım seçimlerinden sonra da sürdüğünü, her gün insanların öldüğünü, halen kan akmaya devam ettiğini, can güvenliği kalmadığını söyledi. Sağlık Bakanlığı'nın itiraf niteliğinde açıklamalarda bulunduğunu belirten İlhan, "gidiş gelişlerde güvenliği sağlayamıyoruz" gerekçesiyle doktorların, sağlık çalışanlarının hastanelere hapsedildiğini, ancak hastanelerin de içinde de güvenliğin olmadığını kaydetti. Bayazıt İlhan, özellikle Cizre Devlet Hastanesi'nin korkunç bir tablo yaşadığını, hekimlerin, sağlık çalışanlarının sağınağa indiğini, doktor odalarında roketler patladığını ve hastanenin ateş altında olduğunu anlattı. Tüm bunları söylemek için Sağlık Bakanı'nı aradıklarını, not bıraktıklarını, sağlık çalışanlarının güvenliğinin kalmadığını haykırdıklarını aktaran İlhan, Bakanlığın tüm bu gelişmelere kayıtsız kaldığını "kapı duvar" sözleriyle ifade etti.
Tüm uluslararası kurallara göre sağlık tesislerine yönelik saldırıların suç olduğunun altını çizen İlhan, şöyle konuştu:
"Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Emniyet güçleri, çatışan bütün taraflar uluslararası kurallara uymalıdır. Sağlık tesisleri hiç bir şekilde askeri amaçla kullanılamaz. Sağlık çalışanları, doktorlar, hemşireler öldürülüyorsa, ambulans şoförleri öldürülüyorsa, korkunç bir noktaya sürüklendiğimiz, adı konmamış bir savaşın içinde olduğumuz açıktır. Bir an önce akl-ı selimin galip gelmesini, çatışma ortamının sona ermesini, sağlık çalışanlarının ve sağlık tesislerinin korunmasını talep ediyoruz. Sağlık Bakanlığı bu ülkenin sağlığından sorumludur. Kendi çalışanlarına ve kendi hastanelerine sahip çıkmalı, tüm ilgili kurumları göreve çağırmalıdır."
İlhan'ın konuşmasının ardından, basın açıklamasına katılan hekimler ve sağlık çalışanları, sağlık çalışanlarına ve sağlık tesislerine yönelik saldırıları ortaya koyan görselleri ve fotoğrafları Sağlık Bakanlığı’nın bahçesinin demirlerine astılar.