Zırhlı Ambulans

Başyazı

Ambulans kelimesi belki de en güzel Türkçe karşılık bulduğumuz kelimelerdendir. “Cankurtaran” diyoruz. Can kurtarmaya giden araçlara verilen addır.

Sağlık Bakanı ülkenin güneydoğusunda görevli sağlık personelini taşımak için zırhlı, kurşun geçirmez ambulanslar alınacağını duyurdu.

Peki nasıl oluyor da ambulansın zırhlısından söz ediliyor? TOMA zırhlı, akrep denilen araç zırhlı anlıyoruz da cankurtaran neden zırhlı? Çünkü bu güzel ülkemizin geldiği nokta her yerinde bombaların patlayabildiği, gerilimin yükseldiği, ülkenin bir bölümünde insanların aylarca sokağa çıkamadığı ve ne acıdır ki can kurtarmaya giden sağlıkçıların dahi kurşunlandığı bir noktadır.

Hastaneler karargah olarak kullanılıyor, çatışmanın ortasında sağlık hizmeti verilmeye çalışılıyor. Doktor odasının ortasında roket patlıyor, sağlıkçılar hastanenin bodrumuna, sığınağa kaçarak canını kurtarabiliyor. Aile sağlığı merkezleri karakola dönüştürülüyor. Bu halde çalışan sağlık çalışanlarını korumak için Sağlık Bakanlığı'nın bulduğu çözüm “zırhlı ambulans”tır.

Nasıl bu hale geldik? Kar paletli cankurtaranı, helikopter ve uçak cankurataranı anlıyoruz da zırhlısını kabul edemiyoruz. Savaş koşullarında bile sağlıkçıya, sağlık kurumuna saldırılmaz, bizde yaşananlardan, sağlıkçıların can kurtarmaya çalışırken öldürülmelerinden, Abdullah Biroğul'un, Eyüp Ergen'in, Şeyhmuz Dursun'un, Abdulaziz Yural'ın öldürülmelerinden içimiz yanıyor.

***

Nasıl bu hale geldik? Kentlerimiz yangın yeri olmuş, Suriye'den göçen 2,5 milyon insana son 6 ayda artan çatışma ortamı nedeniyle yaşadığı yerleri terk edip göçmek zorunda kalan yaklaşık 500000 yurttaşımız eklenmiş durumda. Sınıra dayanmış 35000 yeni Suriyeli'den söz ediliyor.

Bir yanda açlık, sefalet, sokakta yaşamak zorunda kalan milyonlar, bir yanda Ege Denizi'nde boğulanlar, sahte can yelekleri, kalitesiz lastik bot imalathaneleri, buralarda ucuza çalışmak zorunda kalan Suriyeliler, Avrupa Birliği'nden alınan 3 milyar Avro “hibe”… Korkunç bir filmin acılı izleyicileri gibiyiz.

Yorulduk artık bu toprakların insanları acılardan. Suruç'u, Ankara Garı'nı, Sultanahmet'i, bu güzel yerleri katliam mekanı yapan kirli tezgahlardan bıktık.

Bitsin artık tüm bunlar, bitsin yaşadığımız coğrafyayı kan gölüne çeviren oyunlar. Bu korku filminin senaristleri değişsin. Emperyalist oyun yazarlarının yerini güzellikleri yazan Ortadoğu halkları alsın. Barışı, dostluğu, emeğin değerini bulduğu yaşanabilir bir Ortadoğu'yu, Dünya'yı yazsınlar.

Biz hekimler, savaşta, bombalamalarda ölen, yaralanan kadınları, çocukları, gençleri, göç etmek zorunda kalan insanları değil neşeli bebeleri görelim. İnsanların sağlıklı biçimde yaşlandığı bir Dünya'da hekimlik yapalım.

***

Zırhlı ambulanslarla değil camlarını korkmadan açabileceğimiz cankurataranlarla gidelim hastalarımıza.

Haydi, bunun için el ele verelim.

Emeğin, barışın, demokrasinin mücadelesini verelim.

 

Dr. Bayazıt İlhan

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı