Sağlık Bakanı konuştu… Konuştu da ne konuştu?

Haberler

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki beklenen konuşmasını 10 Şubat 2016 günü gerçekleştirdi. 

Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu

Vekilliği öncesi özel hastane sahibi, 2013 yılının başında yapılan kabine değişikliğinde yenilenen AKP Hükümeti ile birlikte, ülkenin en uzun süre Sağlık Bakanlığı yapma rekorunu Dr. Refik Saydam’dan alan partidaşı Dr. Recep Akdağ’ın yerine 57. Sağlık Bakanı olan Dr. Mehmet Müezzinoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki beklenen konuşmasını 10 Şubat 2016 günü gerçekleştirdi. Bu konuşma, Müezzinoğlu’nun aynı yerde, aynı sıfatla yaptığı üçüncü konuşma. İlkini 20 Kasım 2013’de 2014 yılı, ikincisini de 20 Kasım 2014’de 2015 yılı Sağlık Bakanlığı Bütçesi için yapmıştı. İkibinonaltı bütçesi ise, Haziran 2015 seçimlerinin “işlevsizleştirilmesi”nin ardından, siyasetin askıya alınıp, AKP’nin neredeyse ‘tek kale maç’ biçiminde organize ettiği Kasım 2016 seçimleri sonrasında Hükümet kurulabilmesi yıl sonunu buldu. Bu nedenle, özel durumların dışında Türkiye tarihinde ilk kez, bütçe kanunu ilgili yıl başladıktan sonra görüşülmeye başlandı. Yürürlüğe girmesi de yaklaşık 2.5 ayı, Mart 2016’nın ilk yarısını buldu.

Bakan’ın 2016 Bütçesi’ndeki en önemli yeniliği 42milyon TL bütçe ayırdıkları Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı adındaki yeni bir bağlı kuruluşun varlığı. Onun dışında Bakan’ın konuşma sistematiği, slaytların sırası bir öncekinin hemen hemen fotokopisi biçiminde. Ancak, belirtmeden geçmeyelim, kendi fotoğraflarının sayısını oldukça azaltmış. Önceki yıllara göre daha az sayı, rakam veriyor. Verdiği rakamlarla ilgili kaynak göstermemeyi daha çok tercih etmiş olması da başka bir özellik. Önceki yıllar için koydukları hedefe, özellikle ulaşamadıklarına yönelik herhangi sorgulama yapmamış.

Örneğin, aile hekimi sayımızın 2014 yılında 22.497’ye ulaştığını ve aile hekimi başına düşen nüfusu 2017 yılında 3.000’in altına düşürmeyi hedeflediklerini açıkladığı 2015 yılı bütçe konuşmasının aksine, 2016 yılı konuşmasında, aile hekimi başına düşen nüfusu 2015 yılı için, ortalama 3.609 ve 2016 yılı hedefinin de 3.200’ün altına düşürmek olduğunu paylaşmış. Bakan’ın verdiği rakamları kullanarak yaptığımız hesaplamaya göre, 2014 yılında aile hekimi başına düşen nüfus ortalama 3.454 kişi. Bu ortalama sayı 2015 yılında yaklaşık %4.5 artarak 3 609 kişiye yükseliyor. Çünkü, yine Bakan’ın verdiği rakamlardan yaptığımız hesaplamaya göre, nüfusumuzun artmasının yanı sıra, aile hekimi sayımız 21.818’e geriliyor. Ancak, ne bir durum değerlendirmesi ne de hedefte herhangi değişiklik öngörülüyor. Aile hekimleri ile aynı birimde çalışan ebe ve hemşireleri mesleki olarak hiçleştirip aile sağlığı elemanı olarak tanımlamaları bir yana, yeni adlandırmayla bile olsa ne herhangi bir sayı veriliyor ne de kendilerinin oradaki varlığından bahsediliyor. Aşılama hizmetleriyle ilgili olarak da hiçbir sayısal verinin paylaşılmamış olması dikkati çeken bir başka durum. Bebek ölüm hızı ile ilgili verilerin doğruluğu için yapılması gereken sorgulamanın kapsamı nedeniyle bu yazıda yer veremiyoruz. Yalnızca, ‘insan biraz sıkılır’ demekle yetiniyoruz.

Sunumun Tütünle Mücadele Programı kapsamında, 2013 yılında Türkiye’ye verilen ödüller, 2014 Bütçe sunumunda fotoğraflarla birlikte paylaşılırken, hem 2015 hem de 2016 Bütçe sunumlarında herhangi bir tarih verilmeden(sanki yeniden alınmış gibi) ve fotoğrafsız olarak geniş yer verilmesi dikkat çekiyor.

Bakan, 2015 Bütçe sunumunda kişi başı hekime müracaat sayısını 2014 yılı için aile hekimliğine 2.9, hastaneye 5.3 ve toplam 8.2 olarak açıklamıştı. Bununla birlikte, 2016 Bütçe sunumunda yine 2014 yılı için aynı veriyi 2.8, 5.5 ve 8.2 olarak açıklamış olması dikkat çekiyor. Bu tutumun akla gelen ilk yorumu, 2015 yılı ile ilgili olarak, kişi başı hekime müracaat sayısında herhangi bir değişiklik yokken(8.3), aile hekimliğine başvurudaki azalmanın(2.7), beraberinde de hastaneye başvurudaki artışın(5.6) küçük değişiklikler olarak algılanmasını sağlamak çabası olduğu. Eğer herhangi bir değişiklik yapılmadan sunulsa, 2013, 2014 ve 2015 yılları için aile hekimliğine başvuru 2.9, 2.9 ve 2.7 olarak, hastaneye başvuru da 5.3, 5.3 ve 5.6 olarak yazılacak ve her yıl kullanılan grafik buna göre hazırlanacak. Anlaşılan o ki Bakan, bunu istememiş! Bu yıl istemediği bir başka durum da tıbbi teknoloji sahipliği yönüyle OECD ülkeleriyle karşılaştırılmamız. Önceki yıllarda övünçle bahsettiği konu, bu yılki Bütçe sunumunda yer vermediği bir diğer başlık.

Bakan’ın tutmayan bir hedefi de 2015 yılı için kamu ilaç harcaması ve ilaç kutu sayısı. Kamu ilaç harcaması 2milyar 89milyon kutu için 16milyar 951milyon olarak hedeflenmişken, 2milyar 46milyon kutu için 19milyar 349milyon TL olarak gerçekleşmiş. Başka bir ifadeyle Bakan, 2015 Bütçe sunumunda kamunun kutu başına 8.1TL harcayacağını hedeflemişken, 2016 Bütçe sunumunda bu hedefin şaştığını söylemese de %17.3’lük bir yanılgıyla 9.5TL olarak gerçekleşmiş olduğu bilgisini veriyor. Unutmadan pek çoğunda olduğu gibi, bu hesaplamalar için de önceki sunum metinlerine gerek olduğunu paylaşalım.

Bakan’ın sunumlarındaki en istikrarlı bölüm ise, Sağlık İnsan Kaynakları. Bu bölümde her sunumda olduğu gibi bu sunumuda da hekim dışı sağlık emekçilerinin adı yine yok. Başka bir istikrarlı bölüm de Sağlık Yatırımları içindeki Şehir Hastaneleri. Hedefledikleri yatak sayısını her sunumunda aşağı çekiyor. Bütçe sunumunun ilkinde(2014 Bütçesi) 51.774, ikincisinde 50.541 ve 2016 Bütçe sunumunda da 42.896 yatak kapasitesine ulaşmayı hedeflediklerini açıkladı. Neden acaba? Sunumda bu sorunun yanıtı yok. Merak edenlerimiz için kısa bir ‘ödev’, ilgili bilgileri www.ttb.org.tr sayfasında bulabilirsiniz.

Bakan, her üç sunumunda da cepten yapılan sağlık harcamasının toplam sağlık harcaması içindeki payı için karşılaştırma verisini 2002 yılı ve %19.8 olarak verirken, AKP Hükümetleri için ise her defasında tek bir yılın verisini paylaşıyor. İlk sunumunda 2012 yılı için %15.4, ikinci sunumunda 2013 yılı için %16.8 ve son Bütçe sunumunda da 2014 yılı için %17.8 olarak yer vermiş olmakla birlikte bunların üçünü birlikte sunmuyor. Kendi hesaplamalarına göre bile yaklaşık %9 ve %6’lık artışlar söz konusu. Bakanlığın bu hesaplamalarında, SGK sağlık primi ve katkı payları ile fark bedeli için yaptığımız sağlık harcamalarının cepten harcamalar olarak kabul edilmediğinin altını bir defa daha çizelim. Söz konusu bu harcamaları da dahil ettiğimizde kişiler tarafından sağlık için yapılan harcamaların payının %80’i geçtiğini daha önce hesaplamıştık.

Sağlık Bakanlığı bütçesi ile ilgili finansman verilerini Maliye Bakanlığı’nın 2016 yılı Bütçe Yasa Tasarısı üzerinden tartıştığımız için burada yinelemeyeceğiz. Ancak, Bakan’ın sunumlarını arşivlememiz gerektiği bilgisini kulağımıza küpe yapmamız gerektiğini paylaşıyoruz. Yoksa AKP’nin Sağlık Bakanları ne demişlerdi, ne yapmışlardı bilgisine ulaşmak oldukça zor. Buna karşı çıkanlar da olacaktır. ‘Gerek yok, eli kulağında zaten’ dediklerini duyar gibiyim. Onlara da hak vermiyor değilim…