Hesapsız açılan sıfır nüfuslu aile hekimliği birimleri hekimler arasında iş barışını bozuyor.
Tıp Dünyası – HABER MERKEZİ
2016 yılı verilerine göre aile hekimi başına düşen nüfus ortalama 3600 kişi. Bu hasta sayısı ile aile hekimlerinin vermesi gereken hizmetlerin verilmesi mümkün görülmüyor.
Sonunda, Sağlık Bakanlığı da bunun farkına vararak aile hekimi başına düşen nüfusun azaltılması çalışmalarına başladı. Bütün şehirlerde bu nedenle yeni ihdas sıfır nüfuslu aile hekimliği birimlerinin sayısı giderek artırılmaktadır.
Yeni kurulan aile hekimliği birimlerinde göreve başlayacak aile hekimlerine çalışacakları Aile Sağlığı Merkezleri’nin binasının kiralanması, döşenmesi ve donatılması şartıyla bir yıl içerisinde 1000 nüfus üzerinden ücretlendirme yapılacaktır. Bu nedenle yeni başlayan aile hekimlerinin bir yıl içinde kendilerine kayıtlı nüfus sayısını 1000 kişiye çıkarmaları gerekmektedir. Aksi takdirde sözleşmeleri feshedilecektir. Sabit giderleri ise 10 ay süre ile A sınıfı üzerinden ödenecektir. Yeni açılan birimler genellikle göç alan yerler, nüfusu artan bölgeler değildir; aile hekimleri o bölgede çalışan aile hekimlerinin kayıtlı hastalarından kendine kayıtlı hasta sayısını artırmak durumundadırlar. O bölgede yaşayan sınırlı sayıdaki hasta yine o bölgede çalışan hekimlere kayıt yaptırmak zorundadır. O bölgedeki hekim sayısı artıkça hekim başına düşen hasta sayısında azalma olması kaçınılmazdır. Bu durum aile hekimleri arasındaki çalışma barışını ve hekimler arasında ki ilişkileri bozucu etki yapacaktır.
Açılacak yeni birimlerin hasta kaydına başlamasıyla, o coğrafyada halen aile hekimliği yapmakta olan hekimlerin kesin kayıtlı kişi sayıları hızla azalmaya başlayacaktır. Yeni bir ödeme yönetmeliği çıkarılmadan, katsayılar düzeltilmeden hasta sayısının düşürülmesi nedeniyle aile hekimlerinin ücretlerinde ciddi azalmalar ve hak kayıpları oluşacaktır. Oysa hepimiz biliyoruz ki, aile hekimi başına düşen nüfus sayısının azaltılması, aile hekimliğinin uygulanabilmesi için gerekli iş yükünü karşılamak açısından zorunluluktur. Bu ağır iş yükünü karşılayacak düzenlemeler yapılırken ücretlerin düşürülmesi kabul edilemez. Ayrıca, aile hekimliği sistemine geçilen ilk günlerle kıyaslandığında; daha önce yapılan katsayı düşüşleri, ücretlere yapılan çok düşük düzeydeki artışlar, enflasyona bağlı olarak genel giderlerdeki artışlar gibi nedenlerle aile hekimlerinin ücretleri ve alım gücünde ciddi azalmalar meydana gelmiştir. 2005 yılından bu yana aile hekimlerinin ücretlerinde 1000 dolar civarında kayıp mevcuttur.
İllerde sıfır nüfuslu yeni ihdas ve binası bulunmayan aile hekimliği birimleri oluşturulurken bölge nüfusları dikkate alınmalıdır. Yeni birimlerin açılacağı bölgedeki Aile Hekimleri, toplum sağlığı merkezi ve meslek örgütü birlikte karar vermelidir. Aile hekimlerinin alacağı ücretlerde, ücret kaybı yaratmayacak şekilde, katsayılar ve nüfuslar belirlendikten sonra, yeni birimler oluşturulmalıdır. Atanan aile hekimi hasta aramak yerine aile hekimliğinin gerektirdiği çalışmayı yapmalıdır.
Hekimler arasında çalışma barışının bozulmaması konusunda hassas davranarak, aile hekimliği birimlerinin nüfuslarının azaltılması, ücretlerin korunması ve iş yükünün eşit paylaştırılması için gerekli adımların atılması önem arz etmektedir. Aksi takdirde hekimler arasında çatışma ve iş barışının bozulması kaçınılmazdır.