Dinci iktidara cinci hastane

Haberler

Dr. Osman Öztürk, “cin hastanesi”, “manevi şifa merkezi” adıyla faaliyet gösteren yerlerin artışını, Türkiye’de siyasal islamın ve dinci gericiliğin sağlıktaki yansıması olarak değerlendirdi.

Tıp Dünyası – ANKARA

Geçtiğimiz günlerde “Türkiye’nin ilk cin hastanesi”nin “büyü bozma, maneviyat, cin çıkarma, rukye” işlemlerinin yanı sıra “bio enerji, sülük ve hacamatlı tedavi” uygulamalarıyla “hizmete girdiği” basında geniş yer buldu.

“Geleneksel ya da tamamlayıcı tıp” olarak bilinen uygulamaların Türkiye’de siyasi iktidar ve temsilcilerince desteklendiği ve teşvik edildiği biliniyor. 2014’de çıkarılan “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği” ile bu konuyla ilgili uygulamalar yasal zemine taşındı.

Emine Erdoğan’ın “Kupa Terapisi Sempozyumu”nun açılışını yaptığı, Sare Davutoğlu’nun “Peygamber Tıbbı Kongresi”ni “himaye ettiği”, bir kimyacının sağlık konularıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Baş Danışmanlığı görevine getirildiği Türkiye’de “hacamat, sülük, kupa vb” adlarla bilinen uygulamaların giderek yaygınlaşması belki de şaşırtıcı değil. Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, kolu kırıldığında çıkıkçıya gitmesi hala hafızalarda… Ancak “cin çıkarma, büyü bozma” gibi işlemlerin “hastane” adıyla bu kadar göz önüne taşınması durumun geldiği yeni boyutu gösteriyor.

TTB Merkez Konseyi 2010-2014 dönemi üyesi Dr. Osman Öztürk, bu durumu siyasal islamın ve dinci gericiliğin sağlıktaki yansıması olarak değerlendirdi.

Dr. Öztürk, geleneksel, alternatif ya da tamamlayıcı tıp adlarıyla anılan bu uygulamaların tartışmalı olmakla birlikte bütün dünyada da var olduğunu belirtirken, “Buradaki mesele bu uygulamaların güvenilirliğini ve etkililiğini tartışmak” diye konuştu.

İktidardan cesaret alıyorlar

Türkiye’de dünyadakinden farklı olarak “dini uygulamaların” işin içine girdiğine dikkat çeken Öztürk, bu uygulamaları yapan yerlerin tanıtımlarında, internet sayfalarında vb. din sömürüsü yapıldığını kaydetti. Osman Öztürk, bu uygulamaları yapanların siyasi iktidardan cesaret aldıklarını söyledi.

Bu uygulamaları “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın sonucu olarak değerlendirmenin meseleyi daraltmak anlamına geleceğine işaret eden Öztürk, şöyle konuştu:

“Sağlık hizmetinin yeterli sunulmadığı yerde bunlar devreye giriyor; bu açıdan bir bağlantı kurarım ama açıkçası halihazırda sağlıkta dönüşümün içinde değerlendirmem. Bu daha çok iktidarın kendi o gerici dinci, İslamcı, siyasal İslamcı yapısının yansıması. Hizmeti düzgün sunamazsanız, tatmin edici sonuçlara yol açmazsanız, vatandaş buralara daha çok ilgi gösteriyor.”

Sektör haline geldi

Bu alanın bir sektör haline geldiğine dikkat çeken Öztürk, “Modern tıbbı bu yönden eleştiriyorlar; ‘sektör haline geldi, büyük şirketler, ilaç firmaları var’ deniyor ama artık alternatif tıp da bir sektör. Bu ad altında pazarlanan ilaçların hepsi yabancı ilaçlar. Çok büyük paralar dönüyor. Bütünüyle denetimsiz. Agresif pazarlama yöntemleri bunu daha tehlikeli hale getirdi” diye konuştu.

Çok kötü sonuçları var!

Dr. Öztürk, bu uygulamaların çok kötü sonuçlar doğurabildiğini, “cin çıkarma” adı altında şiddet uygulandığını, ölüme varan sonuçları olabildiğini anlattı. Öztürk ayrıca, pek çok hastanın bu uygulamalara umut bağlayarak zaman kaybettiğini, tedavisi olan pek çok durumda tedavinin gecikmesinden dolayı olumsuz sonuçlarla karşılaşılabildiğini aktardı.

Kendi mesleki pratiğinde bununla ilgili bir deneyimi olduğunu belirten Öztürk, hekimliğinin ilk yıllarında görev yaptığı Gaziantep’te yaşadığı bir olayı şöyle anlattı:

“Gaziantep’de bir başka köye ölü muayenesine çağırdılar. 25 yıl önce, ölü muayenesine falan çağırmazlar, şaşırdım. Araban’ın bir köyünde genç kadın doğum yapıyor, ateşi var. İlçeye götürüyorlar ama sağlık ocağına değil, sağlık ocağının karşısındaki hocaya götürüyorlar. Hoca ‘Rüyasında su görmüş, korkmuş’ diyor, okuyup üflüyor, köyüne geri gönderiyor, genç kadın ölüyor. Kadın lohusalık humması aslında. Sağlık ocağına götürse, bir basit antibiyotik yazsa kadın iyileşecek. Gencecik kadın öldü, doğan bebek annesiz kaldı.”

Yetkililer gerekeni yapmalı

Sağlık Bakanlığı’nın kendisiyle ilgili olan bölümü denetleyebileceğini, yönetmelikle ilgili olan kısımları denetleyip ona göre işlem yapabileceğini belirten Öztürk, “Ama Sağlık Bakanlığıyla ilgili olmayan kısmı var; büyü, cin çıkarma vb. Böyle bir yerin zaten açılmaması gerekiyor. Devletin ilgili birimlerinin gerekeni yapması gerekiyor” dedi.