Kibrit çakıyoruz karanlıkta, badem çiçeklerini görmek için

Başyazı

Prof. Dr. Sinan Adıyaman
TTB Merkez Konseyi Başkanı – 

Türk Tabipleri Birliği (TTB), tabip odaları ve hekimler için 14 Mart Tıp Haftası dolayısıyla her yılın Mart ayı ayrı bir yoğunluk içinde geçer. Bu hafta içerisinde TTB ve tabip odalarının öncülüğünde sağlık alanındaki sorunlara dikkat çekmek amacıyla yoğun bir şekilde eylemler ve etkinlikler gerçekleştirilir. AKP iktidarının Sağlıkta (Neoliberal) Dönüşüm Programı’nı uygulamaya koyduğu 2003 yılından bu yana sağlık alanındaki sorunların katmerlenmesine paralel olarak, geçmişte olduğu gibi, her 14 Mart haftasında dayanışmanın ve birlikteliğimizin gücüne olan inancımızla büyük ve önemli eylem ve etkinlikler gerçekleştirdik.

Büyük Hekim Yürüyüşü

Bu yıl ise 14 Mart’ın ayrı bir anlamı vardı hekimler için. Bilindiği gibi, İstanbul’un işgaline karşı çıkan Tıbbiye öğrencilerinin, 1827’de kurulan okullarının o güne kadar hiç yapılmayan 92. yıl kutlamasını bahane ederek, Haydarpaşa’da düzenledikleri toplantı ile işgali protesto etmeleri, hekimlerin emperyalizme karşı çıkışının sembolü ve bir özgürlük ve bağımsızlık hareketi olarak, hekimlerin kutladığı ilk tıp bayramı olarak tarihe geçmiştir. 14 Mart 1919’da gerçekleştirilen bu protestonun 100. yılında, TTB ve tabip odaları olarak İstanbul’da Büyük Hekim Yürüyüşü’nü gerçekleştirdik.

Yılmıyoruz, bıkmıyoruz, korkmuyoruz!

Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde toplanan binlerce hekim, 17 Mart Pazar günü Kadıköy’deki eski Tıbbiye Binasının önüne coşkulu bir yürüyüş gerçekleştirdi. Türkiye’nin dört bir yanından tabip odalarının öncülüğünde İstanbul’a gelen hekimlere, sendikalar, demokratik kitle örgütleri temsilcileri ve milletvekilleri de destek verdi. Coşkulu yürüyüşün sonunda 100. Yıl Bildirgemizi okuduk ve mesleki itibarımızı korumanın, haklarımızı savunmanın, sorunlarımızın çözümünün ancak ve ancak meslek örgütümüzle ve örgütlü mücadelemizle olacağının bilinciyle, “Asla ve kat’a yılmıyoruz, bıkmıyoruz, korkmuyoruz” diye haykırdık.

“Savaş bir halk sağlığı sorunu değildir” diyenleri ikna etmek

2016-2018 dönemi TTB Merkez Konseyi üyeleri olarak “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” açıklaması yaptığımız için yargılandığımız davanın ikinci duruşması da Mart ayı içindeydi. 20 Mart’ta gerçekleştirilen duruşma öncesinde uluslararası hekim örgütlerinin önemli temsilcileri, dayanışma ve TTB’ye olan desteklerini göstermek için Ankara’daydılar.

Duruşmadan bir gün önce Ankara’ya gelen Dünya Tabipler Birliği (WMA) Genel Sekreteri Dr. Otmar Kloiber ve Avrupa Hekimler Daimi Komitesi’nin (CPME) önceki başkanı Dr. Jacques de Haller, TTB olarak düzenlediğimiz, moderasyonunu Pro. Dr. Feride Aksu Tanık’ın yaptığı “Mesleki Özerklik ve Barış Savunusu” başlıklı panele, eski başkanlarımızdan Prof. Dr. Özdemir Aktan ile birlikte konuşmacı olarak katıldılar. Duruşmayı izlediler ve duruşmanın ardından da TTB’de bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.

Her iki temsilci de, savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunun WMA belgelerinde açık şekilde yer aldığını, bunun hekimler açısından bir seçenek değil bir yükümlülük olduğunu, hekimlerin hükümetlere ve elinde güç bulunduranlara yönelik olarak, savaşın sakıncaları, savaşın sağlık üzerindeki etkileri, halk sağlığı, sağlık tesisleri ya da altyapı etkileri konusunda uyarma yükümlülüğü bulunduğunu ve TTB’nin de bunu yaptığını vurguladılar.

Dr. Haller, “TTB ile tam bir dayanışma içindeyiz, yanınızdayız ve bu utanç verici süreç sona erinceye kadar da yanınızda olacağız” derken,  Dr. Kloiber de, “TTB’nin açıklamasının ve sizlerin arkasında duruyoruz. Bu bizim kurallarımızla, ilkelerimizle ve beklentilerimizle yüzde yüz uygun bir açıklama” ifadelerini kullandı.

Devran bir oldu

Sendikalar ve meslek örgütlerinden dostlarımız, meslektaşlarımız, milletvekilleri bizi duruşma günü de yalnız bırakmadılar. Kloiber ve Haller’in yanı sıra Hollanda, Almanya ve Danimarka Elçiliklerinden temsilciler de duruşmayı izledi. Ne diyelim; devran bir oldu bu akıl almaz yargılama sürecinin sonlanması ve savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunun evrensel, etik bir hekimlik ilkesi olduğunun Türkiye’de de anlaşılması için… TTB Merkez Konseyi olarak, bu süreçte bizi yalnız bırakmayan, dayanışmalarını esirgemeyen tüm dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Davanın karar duruşması olan 3 Mayıs’ta yine aynı dayanışma ve destek güçlendirecek bizi.

17 Nisan’da Ersin’i anıyoruz

Önümüzde, 17 Nisan 2012’de bir hasta yakını tarafından vahşice katledilen meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ın ölüm yıldönümü var. 17 Nisan’ın “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan edilmesini ve gerçekçi bir “Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasası”nın çıkarılmasını istiyoruz. Bunun için 17 Nisan’da tüm Türkiye’de eylemde olacağız.

  • 17 Nisan 2019, Çarşamba günü ülkemizdeki tüm sağlık kurumlarında (Aile Sağlığı Merkezleri, Toplum Sağlığı Merkezleri, Devlet Hastaneleri, Eğitim ve Araştırma Hastaneleri, Şehir Hastaneleri, Üniversite Hastaneleri, Özel Tıp Merkezleri ve Özel Hastanelerde) sabah mesai başlangıcında 08.00-08.30 saatleri arasında belirlenecek bir zaman diliminde şimdiye kadar kaybettiğimiz bütün meslektaşlarımızın anısına 1 dakikalık saygı duruşunda bulunacağız.
  • Aynı gün öğleyin saat 12.30’da tabip odalarımız tarafından belirlenecek sağlık kurumları ya da Sağlık Müdürlükleri önünde hekimler ve bütün sağlık çalışanı ekip arkadaşlarımız ve katkı koyacak, sağlık sendika, oda ve derneklerle birlikte basın açıklaması yapacağız. (Gaziantep, Samsun ve İstanbul’daki basın açıklamaları öldürülen meslektaşlarımızın çalıştıkları hastanelerin önlerinde yapılacak.)
  • Akşam ise saat 18.00- 20.00 arasında bütün illerde, şehrin uygun bir merkezinde, sağlıkta şiddete karşı mücadelemize destek veren bütün dost kurumlar ve kişilerle birlikte ellerimizde fenerlerle “Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasasını Arıyorum!” nöbetleri gerçekleştireceğiz.

Kibrit çakıyoruz karanlıkta

Türk Tabipleri Birliği, tabip odaları ve hekimler olarak, her dönemde olduğu gibi, savaşa, şiddete, eşitsizliklere, adaletsizliklere, haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı kibrit çakmaya devam ediyoruz, edeceğiz!

Kibrit çakıyorsun karanlıkta
badem çiçeklerini görmek için
Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift
sarnıç gemisi gözlerin
Bir iş açacaksın sen başımıza
yangın mı olur artık, bahar mı?
(Can Yücel)

Bahar olur artık, bahar!

Dayanışmayla…