TTB Merkez Konseyi, “2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması” ve “Sağlık Harcamaları İstatistikleri, 2018” raporlarındaki verileri değerlendirdi. Buna göre, raporlardaki veriler Sağlık Bakanlığı’nın yorumlarından farklı bir Türkiye’yi yansıtıyor ve Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın çöktüğünü ortaya koyuyor.
Tıp Dünyası – ANKARA
Türkiye sağlık gündemi açısından son derece önemli veriler içeren iki rapor 2019’un son günlerinde arka arkaya yayımlandı. 8 Kasım 2019 tarihli “2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması” ile 12 Kasım 2019 tarihli “Sağlık Harcamaları İstatistikleri, 2018” başlıklı iki raporu inceleyen Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, bu iki rapora ilişkin değerlendirmesini ve var olan sağlık verileri incelenerek oluşturulan “Türkiye’nin Sağlığı 2019” raporunu basın toplantılarıyla kamuoyuna duyurdu.
Söz konusu raporlar doğrultusunda TTB’nin Türkiye’nin var olan sağlık fotoğrafına ilişkin tespitleri şöyle:
Sağlık yatırım harcamaları da vatandaşın cebinden çıkıyor
- TÜİK tarafından yayımlanan “Sağlık Harcama İstatistikleri”ne göre Türkiye’de 2018 yılında muayene, ameliyat, ilaç, hastane, aşı vb.’yi içeren cari sağlık harcamalarının yüzde 72’si, cari ve yatırım harcamalarından oluşan toplam sağlık harcamalarının ise yüzde 70’i kişiler tarafından gerçekleştirilmiştir.
- Merkezi ve yerel devlet tarafından yatırım için yapılan harcamaların toplam yatırım harcamaları içindeki payı, 2017 yılında yüzde 80 iken, 2018 yılında yüzde 64’e gerilemiştir. Buna karşın, prim ve cepten ödeme gelirleri üzerinden yapılan yatırım harcamalarının toplam yatırım harcamaları içindeki payı 2017 yılında yüzde 15 iken, 2018 yılında yaklaşık iki katına çıkarak, yüzde 30’a yükselmiştir. Yıllar içinde sağlık yatırım harcamalarında genel ve yerel devlet harcamalarının payı azalmakta, prim ve cepten ödeme gelirleri üzerinden yatırım için yapılan harcamaların payı artmaktadır.
- SGK’nin tedavi hizmet giderleri için topladığı sağlık prim gelirlerinden 2018 yılında yatırım harcamaları için kullandığı pay, 2017 yılına göre 6 kat artmıştır. Başka bir ifadeyle, Hükümet, sağlık hizmetlerinde yatırım harcamalarını da genel bütçe yerine toplayabildiği sağlık sigortası primleriyle gerçekleştirilmektedir.
Bebek ve çocuk ölümlülüğü bilgileri saklanıyor
- Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından 1968 yılından bu yana her beş yılda bir hazırlanan Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nda (TNSA) son 10 rapordan farklı olarak ilk kez “Bebek ve Çocuk Ölümlülüğü” bilgilerine yer verilmemiştir. Oysa raporun ekleri arasında bulunan soru formu bu verilerin toplandığını ortaya koymaktadır.
- Türkiye’de aile planlaması gereksinimi karşılanamayan 15-49 yaş evli kadınların oranı 2018 döneminde bir önceki döneme göre 2 katına çıkmıştır.
- Sezaryenle doğumlar artmıştır. 1998’de yüzde 14 olan sezaryenle doğum, 2018’de yüzde 52’ye yükselmiştir.
- Gebelikleri süresince doğum öncesi bakım verilmemiş gebelerin oranı yüzde 62’lik bir artışla; 2013’te yüzde 6.2 iken, 20187de yüzde’10’a yükselmiştir.
- Doğum yapan gebelerden ilk 24 saat içinde doğum sonrası bakım (ilk sağlık kontrolü) alan gebelerin oranı 2013’te yüzde 84’ten 2018’de yüzde 71’e gerilemiştir.
- Yaşlarının gerektirdiği aşıların tümü yapılmış (tam aşılı) çocukların oranında da düşüş yaşanmıştır. 2008’de yüzde 77’si, 2013’te yüzde 74’ü tam aşılı olan çocukların oranı 2018’de yüzde 67’ye düşmüştür. Anne eğitimi ve hanehalkı eğitimi refahı azaldıkça tam aşılı çocukların oranı da azalmaktadır.
“Türkiye’nin Sağlığı – 2019”
- 1 Ocak-31 Temmuz 2019 tarihleri arasında da 8 bin 498 sözel, 211 fiziksel, 2 bin 22 fiziksel ve sözel olmak üzere toplam 10bin 731 sağlık emekçisine yönelik şiddet vakası gerçekleşmiştir. Aynı tarihler içinde bunlardan sadece 6 bin 726 olgu yargıya taşınmıştır. Buna göre, bir günde 51 sağlık çalışanı şiddete uğramaktadır.
- 2019 yılı rakamlarına göre 10 şehir hastanesi Sağlık Bakanlığı bütçesinin %12’sini kullanmıştır. Planlanan şehir hastaneleri tamamlandığında Sağlık Bakanlığı bütçesinin %64’ü şehir hastanelerine ayrılmış olacaktır. Bu halkın sırtına yüklenmiş büyük bir ağırlıktır ve bu büyük kaynaklar hastane patronlarına aktarılmaktadır.
- 2019 yılı Aralık ayı itibarıyla hekim ücretlerindeki erime büyümüş, hekim ücretleri arasındaki eşitsizlikler de derinleşmiştir.
- Özelde ücretlendirme politikaları ise inanılmaz ölçüde vahşileşmiş ve dayanılmaz hale gelmiştir. Özel sağlık birimlerinde ortalama bir ücretten söz etmek mümkün değildir. Özelde çalışan hekimler emek sömürüsüyle karşılaşmaktadırlar. Emekli hekimlerin ücretleri arasında da ciddi farklar vardır.
Sağlıkta Dönüşüm Programı çöktü
Var olan bu tablo, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın çöktüğünün bir başka işaretidir. Sorunların çözümü için herkese parasız, nitelikli, kamusal, bölge ve nüfus temelinde örgütlenmiş, ekip tarafından sunulan, harcamaların genel bütçeden yapıldığı bir sağlık hizmeti sağlanmalıdır.