Aşı Güncesi

Gündem

Saime Hanım aşıya geldi sabah. Beklemiyordum aslında. Dün kızı B vitamini ve tırnağındaki mantar için danıştığında aşı randevusu almasını söylemiştim. Randevuyu aldılar ama sonra aşıya gelmeyeceği bilgisini verdiler bana. Hay aksi hissimle kaldım. Geçen hafta gelmişler, randevu yokmuş, “Hastanede aşı olabilirsin” demişler, o da vazgeçmiş. Sonra hatırlatınca randevu almış. Bu sefer geldi. “Onam formlarında bir sürü şey yazıyor” dedi. “Olmayacaktım ben ama sen söyleyince randevu aldık” diyor. Çocukları “Aşı olma” demiş, o da tereddütlü imiş. Yine de gelmiş aile sağlığı merkezine (ASM).

“Niye tek geldin? Biriyle gelmelisin” denilmiş. “Tek değilsin ben varım” dedim. Odaya aldım. O sırada Zeynep Hanım zatürre aşısına gelmiş, kolesterolünü ve tiroit takibini soruyor. Kapıda evlenecek bir çift var, “Rapor lazım tahlilleri dışarıda yaptırsam olur mu?” diyor. “Boşuna dışarıda para vermeyin. Yarın sabah erken gelin, burada yaparız” diyorum. COVID-19 aşısı ebe arkadaşların odasında. Aşıyı alıp Saime Hanım’ın yanına dönüyorum.

Hemşire odasında gebe ve çocuk aşıları yapılıyor. Mart ayında ailece sıkıntılı bir COVID-19 süreci geçiren hastam üç numarayı aşıya getirmiş. Bir numara bu sene öğretmen olarak işe başladı. Dedeleri COVID-19 nedeniyle kaybettiğim ilk hasta idi. “Şule’nin öğretmenlik iyi gidiyor mu?” diyorum odalar arasında dolaşırken. Odalarımız dolu. COVID-19 aşılarını ben yapıyorum, diğer aşıları ebe hanım. O aile hekimliğinden ayrılmak zorunda, yedi-sekiz ay sürecek bir sağlık sorunu var, aile hekimliğinde izin kullanamıyor. Aile hekimliği çalışanın sağlık meselelerini çözmesine izin vermiyor. İstifa edecek.

Odaya dönüyorum. Saime Hanım “Bizim Aysel de gelmiş odadan, çıkıp çıkıp gelmişsin” diyor. O gün de yandan aşı almaya gittim muhtemelen. Aşısını yapıyorum Saime Hanım’ın. Tereddütlü idi. Aysel Hanım da öyleymiş ama oldular aşılarını. İkinci doz konusunda halen şüpheleri var. “Gelecek ay hem şekerine bakarız, hem aşını yaparız” diyorum. “Bekleyecek miyim?” diyor, oturtuyorum odada. Kızını arıyor aşımı oldum diye. İki yıl kadar önce tansiyonu ve şekeri ile epey uğraşmıştık. Şimdi iyi. İki sene önce ölen oğlundan bahsetti. “Babası da onun gibi aniden gitti, bir hastalığı olsa insan alışır” deyip susuyor. Birlikte susuyoruz. 15 dakika bekleme süresi böyle geçti. Sessizliği “Gözlerim çok yanıyor” ile bitirdi.

30 dakika içinde aşısını oldu ve gitti. Hastanede aşı olmadı, öyle önerilmişti. Evde aşı olmadı, belki olabilirdi. 30 dakika içinde 3 hastam daha aşılanıyordu. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın ve sağlığın merkezine ticareti yerleştiren politikaların ezici baskısı altında bile ASM’ler toplum içinde yerleşimleri ve toplum yönelimli doğaları gereği kendiliğinden bir üçüncü mekân olarak hayatını sürdürüyor. Neoliberal politikaların radarında yer almakla birlikte sıra henüz birinci basamağa gelmediği için bir araftayız. Dönüşüm denilen ticarileşme özel hastane zincirlerinde epeyce, kamu-özel ortaklığı şehir hastanelerinde kısmen tamamlandı. Zincir eczaneler ve birinci basamak sıralarını bekliyor.

Tepeden gelen ve topluma yayılan bu dönüşüme, ASM’lerin/sağlık ocaklarının doğasında yer alan toplum temelli bakış ile karşı durabilir miyiz? Ray Oldenburg; 3. mekânı, ev (1. mekân) ve iş (2. mekân) dışında kalan, birbirini tanıyan insanların arada takıldıkları, müdavimi oldukları ve sosyal iletişime girebildikleri kamusal mekanlar olarak tanımlıyor. Prof. Dr. Bülent Yılmaz kütüphaneler için 3. mekân ölçütlerini şöyle sıralamış:

  • Tarafsız/eşitleyici
  • Konuşma/görüşme olanağı sunma
  • Müdavimler yaratma
  • Standart/düşük profil
  • Erişilebilirlik ve barınma/zaman geçirme
  • Doğal, neşeli, rahat, düzenli ortam
  • Evden uzakta ev (duygusu).

Başlıklar ASM’leri de kapsar. Saime Hanım’ın ASM’de geçirdiği 30 dakika içindeki karşılaşmalarda yeterli nüve mevcut: Hastalarımız kapı önünde sohbet edebiliyorlar. Herkes farklı ama herkes eşit. Müdavimlerimiz var. Şehir hastaneleri ya da “özel” hastanelerin mobilyalarındaki albeni yok, standart bir düzen ve hijyen/temizlik var. İşlerin bir düzeni ve hiyerarşisi olsa da rahatça gelip gitme imkânı mevcut. Ev değil ama mahallenin her evinden bambaşka da değil. Toplumun dönüştüğü, esenliğinin arttığı bir alan olarak yaşayabilir. Bu imkânın güçlendirilmesi, toplum sağlığı ve eşitsizliklerin azaltılmasına aracı olabilir. Yerelde yaygınlaşmış sağlık ağı eşitsizliklerin giderilmesi için en etkili metotlardan biri. Bu tarafa doğru hareket etmemiz gerekiyor.

Salgının Ortasında Aile Sağlığı Merkezleri

Birinci basamak çok yönlü ve verimli bir alan. Toplumun sağlığı ve esenliği için yapılacak hemen tüm planlamalarda akla gelir. Planlamalarda gözde ama çalışmalarda gönülden uzak. Bu alan çok uzun zamandır susuz bırakılmış durumda. Salgın ise bu susuzluğun yarattığı çoraklığın sonuçlarını iyice gözler önüne serdi. Birinci basamak bu zorlu şartlarda hayatını sürdürme kapasitesini geliştirdi. Ciltleri sertleşti, dikenleri çıktı. “Siz de her şeye karşı çıkıyorsunuz!” çok duyduğumuz bir söz. Dışarıdan bakan ilk önce sert yüzeyi görüyor.  Mekanlarımız da öyle, kurak topraklarda direnmeyi başarıp serpilen bir bozkır bitkisi gibi. Birinci basamağın güçlendirilmesi, toplum yönelimli çalışmalara katılabilmesi için bu mümbit alanı görmek gerekiyor. Bu noktada bir tehlike daha var. Görülecek mekânın/sahanın, sağlıkta dönüşüm denilen ticarileşmiş politikalara değil, toplumun ve sağlık çalışanlarının esenliğine yönelik olması sağlanmalı. Birinci basamağın gücü buradan geliyor.

Peki ASM’ler bugün ne durumda? Salgının ortasında milyonlarca COVID-19 hastasının takibinin yapıldığı, milyonlarca aşının uygulandığı ASM mekânlarımızın güncel hali nedir?

TTB Aile Hekimliği Kolu, ASM’lerin mekânsal özelliklerini görünür kılmak için harekete geçti. Nerede çalışılıyor? Nasıl odalarda hasta kabul ediliyor? Nefes alınabilecek yerler var mı? Yemekler nerede yeniyor, çaylar nerede içiliyor? Hastalar nerede bekliyor? ASM’ye girişler nasıl? Koridorlarda nasıl vakit geçiriliyor? Hasta bakma, aşı yapma dışında gündelik çalışmalar nasıl yapılıyor? Salgından korunmak için neler yapılıyor? Pencereler, kapılar nereye açılıyor? Sokaklar nasıl? ASM’ye nasıl ulaşılıyor? Merdiveni, asansörü var mı? Tekerlekli sandalye geçebilecek kapısı var mı? Tuvaletler, lavabolar, soyunma alanları var mı? Hava alabilecekleri bir bahçeleri var mı? İş planlaması yapılabilecek, dinlenebilecek alanlar var mı? Mobil hizmet nerede veriliyor? Ev ziyaretlerine nasıl gidiliyor? Acil odaları kaç adım? Kanser taramaları alanları ne durumda? Hastanın ihtiyaç halinde kullanabileceği özel bir alanı var mı? Aşı dolapları nerede? Kare kare her birinin resmini gözler önüne sermek, birinci basamağın bir haritasını çıkarmak istiyoruz. Bugünkü halimizi göstermek, taleplerimizi daha kolay anlatmak istiyoruz.

Çünkü taleplerimiz halkın sağlığa ve esenliğe erişimi içindir. Taleplerimiz bizi öldüren, hastalandıran eşitsizliklerin azaltılması içindir. Taleplerimiz birinci basamakta çalışan bizlerin sömürülmeden, keyifle, güvenle ve emeğinin karşılığını alarak çalışabilmesi içindir.

 

Dr. Emrah KIRIMLI

TTB Aile Hekimliği Kolu Başkanı