Yirmi Birinci Yüzyılın Genç Odoları* – II: Greta Thunberg

Makale

“Skolstrejk för Klimatet – İklim İçin Okul Grevi”

“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı.” Takvim yaprakları 3 Ocak 2003’ü gösterirken Stockholm, İsveç’te gözlerimi dünyaya açtım. İlk kez sekiz yaşında iklim değişikliğini duydum ve neden bu kadar az şey yapıldığını anlayamadığımı ifade ettim. 11 yaşındayken kendimi kapatıp konuşmamayı tercih ettim. Bana Asperger sendromu, obsesif-kompulsif bozukluk, DEHB ve selektif mutizm (seçici konuşmazlık) tanısı kondu. Belirtmeliyim ki “konuşmam” bu hastalıklarım nedeniyle ancak ihtiyaç duyduğum zamanlarda gerçekleşiyor ve iklim grevi de bu anlardan biri. Konuşmayla ilgili sorunlarım nedeniyle yalnızca doğruları ve gerçekleri söyleyebiliyor olmam, benim için çok büyük bir avantaj aslına bakarsanız. İklim değişikliği mücadelem(iz)e “hemen her şeyin siyah veya beyaz olduğu” mantığıyla baktığımdan bu durumun epey olumlu katkısı oluyor doğrusu. Protesto etmezsem için için ölüyormuşum gibi hissediyorum çünkü. Babam okula gitmememden pek hoşlanmıyor. Ancak şöyle diyor; “Biz ayakta durma isteğine saygı duyuyoruz. Evde oturup gerçekten mutsuz olabilir ya da her cuma ‘gelecek için grev’ yapıp, protesto edip mutlu olabilir.”

Mayıs 2018’de İsveç’te bir gazetenin düzenlediği çevre hakkındaki kompozisyon yarışmasını kazandım. Makalem gazetede yayımlandı. Ardından iklim değişikliği konusunda çalışan bir grup (Fossil Free Dalsland’dan Bo Thorén) benimle temasa geçti. Grubun birkaç toplantısına katıldım. Bu toplantılardan birinde okul çocuklarının iklim değişikliği için grev yapabileceklerini konuştuk. İlk başta diğer gençleri greve katılmaları için ikna edemedim. “Hiç kimse ilgilenmedi” grevle. Bu yüzden tek başıma grev yapmaya karar verdim.

Bu protestoma ilham kaynağı olan; “Şubat 2018’de ABD’deki bir okulda gerçekleşen silahlı çatışmalar sonrasında öğrencilerin okula geri dönmeyi reddetmesi” idi. Silahlı çatışmadan etkilenen Marjory Stoneman Douglas Lisesi’ndeki bu genç aktivistler, silah satışının azaltılması ve kontrolünü sağlamak için “March for Our Lives” adında yürüyüş organize etmişlerdi. Böylece Ağustos 2018’de İsveç Parlamentosu önündeki ilk “Skolstrejk för Klimatet – İklim için Okul Grevi” eylemime başladım. 9 Eylül 2018’deki İsveç genel seçimlerine kadar okula gitmemeye karar verdim. 11 Eylül 2018 tarihinde aynı zamanda bisiklet kullanmayı teşvik için “İklim krizi; kriz olarak görülmeli! İklim, en önemli seçim meselesi!” diyerek parlamentonun dikkatini çekmeye çalıştım. Genel seçimlerden sonra sadece cuma günleri grevime devam ettim. Aynı yılın aralık ayında Birleşmiş Milletler Konferansı’nda “Herkesin bilim insanlarını dinlemesi ve gerçekleri kabul etmesi durumunda hepimiz okula geri dönebiliriz” dediğimde artık okul grevleri çoktan büyüyerek dünyaya yayılmaya başlamıştı.

Şubat 2019’da 224 akademisyen, okul grevi yapan çocuklardan ilham aldıklarını belirten açık bir destek mektubu imzaladılar. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, başlattığım okul grevlerini onayladı ve “Benim neslim iklim değişikliğinin dramatik mücadelesine tam olarak cevap veremedi. Belli ki bu durum genç insanlar tarafından derinden hissediliyor, sinirlenmelerini anlıyorum” deyiverdi sonunda.

Mart 2019’da, Norveç Parlamentosu’nun üç üyesi, beni Nobel Barış Ödülü için aday gösterdi.  Mayıs 2019’da, 16 yaşımdayken Time dergisinin kapağında yer aldığımı söylemeliyim. Övündüğümü düşünmeyin lütfen! Hepsi iklim krizine dikkat çekmek için. Bazı medya grupları, benim dünya üzerinde başlattığım hareketi “Greta Thunberg etkisi” olarak nitelendirdi.

15 Mart 2019’da dünyanın dört bir yanındaki 112 ülkeden tahmini 1,4 milyon öğrenci grev ve protesto çağrıma yanıt verip protestoya katıldı. Yine 24 Mayıs 2019’da 125 ülkeden öğrencilerle birlikte benzer bir etkinlik daha düzenlendik. Temmuz 2019’da, Petrol İhracatçı Ülkeler Örgütü (OPEC), Genel Sekreteri Mohammed Barkindo; başta ben olmak üzere destek veren tüm iklim aktivistlerini fosil yakıt endüstrisi için “en büyük tehdit” olarak ilan etti.

ABD Temsilciler Meclisi’yle bir video bağlantısı kurarak demokratların genç meclis üyesi Alexandria Ocasio-Cortez’i (genç bir Odo- ele alacağız yazı dizimizin sonraki sayılarında) ABD’yi 10 yıl içinde “net sıfır” sera gazı hedefine çağırdım.

Ekim 2018’de ise Londra Parlamento Meclisi’nin karşısında, Extinction Rebellion’un düzenlediği, İsyan Deklarasyonu’nda konuştum. “İklim krizi hiçbir zaman kriz olarak değerlendirilmemiş ama şimdiye kadar da görülmemiş bir krizle karşı karşıyayız ve liderlerimiz hep çocuk gibi davranıyor. Uyanıp her şeyi değiştirmemiz gerekiyor. Kurallar ile oynayarak dünyayı değiştiremeyiz, çünkü kurallar değişmeli” demek zorunda kaldım. Nisan 2019’da Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu önündeki “İklim İçin Ayağa Kalk” gösterisine katıldım.

1.500 özel jet uçuşuyla gelen birçok delegenin aksine 32 saatlik bir tren yolculuğunun ardından, 23 Ocak 2019’da Dünya Ekonomik Forumu’nda grev kampanyam için Davos’a geldim. Buradaki panelde “Bazı insanlar, bazı şirketler, bazı karar vericiler, özellikle de akla gelmeyen miktarlarda para kazanmaya devam etmek için ne kadar paha biçilmez değerden vazgeçtiklerini tam olarak biliyorlar. Sanırım burada olan birçoğunuz bu grup insanlara dâhilsiniz. Umutlu olmanızı istemiyorum. Panik yapmanızı istiyorum. Sizin her gün hissettiğim korkuyu hissetmenizi istiyorum ve sonra eyleme geçmenizi istiyorum. Bir krizde olduğu gibi hareket etmelisiniz. Ev yanıyormuş gibi davranmanızı istiyorum, çünkü öyle” dedim. Ocak 2019’da The Guardian için bir makalede kaleme alarak dedim ki; “IPCC’ye (Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli) göre, dönülmez noktadan (2030),  hatalarımızı geri almak için önümüzde sadece 12 yıl var. O nedenle CO2 emisyonlarını en az %50 oranında azaltmak da dâhil olmak üzere her alanda değişikliklerin gerçekleşmesi için çalışmalıyız.”

21 Şubat 2019’da Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi’ndeki konuşmamda “Küresel ısınmayı durdurabilmek için AB kendi CO2 emisyonunu 2030 yılına kadar, (Paris’te belirlenen hedefin iki katı) %80 oranında azaltmalı. Bunu başaramazsak siyasi liderlerimizin bizlere mirası insanlık tarihinin en büyük başarısızlığı olacak” dedim. Nisan 2019’da Avrupa Parlamentosu’ndaki toplantıda, “Üç acil durum Brexit zirvesi yapılmasına rağmen, iklim ve çevrenin bozulmasına ilişkin hiçbir acil durum zirvesi yok. Canlıların soyu tükenme hızı 10.000 kat arttı. Her gün 200 türün nesli tükenmektedir. Verimli toprakların erozyonu, yağmur ormanlarının yok olması, hava kirliliği, okyanuslarımızın asitleşmeye başlaması… Hepsi felaket eğilimleridir” diyerek zirve teklifimi yaptım ve iklim krizine dikkat çekmeye çalıştım.

Berlin’de 29-31 Mart 2019 tarihlerinde Brandenburg Kapısı yakınında yaklaşık 25.000 kişinin önünde konuşarak; “Geleceklerinin yok edilmesini protesto etmek için çocukların kendi eğitimlerini feda etmeleri gereken garip bir dünyada yaşıyoruz. Bu krize en küçük katkısı olan en çok etkilenecek olanlardır” demek zorunda kaldım. Temmuz 2019’da İngiliz müzik grubu The 1975 ile bir seslendirme çalışması yaparak “Öyleyse oradaki herkes için sivil itaatsizlik zamanı. Asi davranmanın zamanı geldi” sözlerini tüm dünyaya haykırdım.

İngiltere’nin çevreden sorumlu bakanı “Sizi dinlerken büyük bir hayranlık hissetmiştim, aynı zamanda sorumluluk ve suçluluk duydum. Yeterince şey yapmadığımızı biliyorum. İklim değişikliği ve daha geniş çevresel kriz için adeta yardım ettik” dedi bana hiç yüzü kızarmadan. Haziran 2019’da, İngiltere’deki bir anket şirketi benim ve arkadaşlarımın “inkâr balonunu deldiğimizden beri” çevre ile ilgili kamuoyu endişelerinin Birleşik Krallık’ta rekor seviyelere yükseldiğini yayımladı. Ayrıca CO2 emisyonunu azaltmak için sosyal medyada “Flygskam” veya “Uçmaktan Utanç” olarak #jagstannarpåmarken yayıldı. İsveç hükümeti Haziran 2019’da trenle seyahatin %8 artış gösterdiğini yayımladı.

Mutlaka belirtmeliyim hastalığımla alay edenler ve adımı kullanarak bağış toplayanlar oldu. Ben hiçbir kuruluşun parçası değilim. Tamamen bağımsızım. Ne yapıyorsam ücretsiz yapıyorum.

Aslına bakarsanız hareketime önce ailemden başladım. Vegan olmaları ve uçmayı bırakmaları için ısrarcı oldum. Geleceğimizi çaldıklarını söyleyerek suçlu hissetmelerini, dolayısıyla et yememelerini ve uçağa binmemelerini sağladım. Annem uluslararası bir opera sanatçısı olmasına rağmen kariyerini bıraktı. Öğretmenlerimin görüşleri birbirinden farklı. “Yaptığım şeyin iyi olduğunu, ancak durmam gerektiğini söylüyor” bir kısmı. Beni destekleyen bir öğretmenim ise şöyle söyledi: “Greta bir baş belası! Yetişkinleri dinlemiyor. Ama bir felaket için tam hızda ilerliyoruz ve bu durumda tek makul şey mantıksız olmaktır.” Sanatçı Jody Thomas, Bristol’deki bir duvara 50 fit yüksekliğinde; yüzümün alt yarısı iklim değişikliği sonucu eriyen buzullardan dolayı yükselen deniz suyunun altında olacak bir şeklinde beni çizdi. Bunların hepsi iklime dikkat çekmek için yoksa benim hiçbir beklentim yok. Ne ödül ne para yalnızca bizden çalınan geleceğimizi geri almaya çabalıyorum hepsi bu.

14 Ağustos 2019’da, New York’ta eylül ayında yapılacak olan Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi’ne katılmak için İngiltere’den yelkenliyle yola çıktım. Oradaki konuşmam ise şöyle: “Tüm bu yaşananlar yanlış. Şu an burada olmamam gerekir. Şu an okyanusun öbür yakasında okulda olmalıydım. Ama siz umudu biz gençlerde arıyorsunuz. Ne cüretle! Benim hayallerimi, çocukluğumu boş laflarla çaldınız. Yine de ben şanslı olanlardanım. İnsanlar acı çekiyor. İnsanlar ölüyor. Ekosistemler çöküyor. Nesiller toplu olarak tükenmeye başlayacak. Ama tek konuştuğunuz şey para! Ve sonsuz ekonomik büyüme masalları! Ne cüretle! Ne cüretle görmezden geliyorsunuz. Ve gerekli çözümler ve politikalarla ilgili hiçbir şey yapmazken, buraya gelip yeteri kadar çabaladığınızı söylüyorsunuz. Bizi duyduğunuzu ve durumun aciliyetini anladığınızı söylüyorsunuz. Ama ne kadar üzgün ve öfkeli olsam da buna inanmak istemiyorum. Çünkü durumu gerçekten anlamış olup, hâlâ bir şey yapmıyorsunuz. O zaman kötü bir insansınız demektir. Ve ben buna inanmayı reddediyorum.”

Yaşadıklarımı sizlere şöyle anlatayım: “Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana -sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece ‘daha’ sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi.”

* Odo: Ursula K. Le Guin’in “Mülksüzler” adlı kitabındaki Anarres gezegeninin kurucusu, şiddet karşıtı kadın anarşist. Tam adı; Laia Asieo Odo

 

Dr. Gönül MALAT

Bursa Tabip Odası, Dr. Ali Özyurt Kültür Sanat ve Edebiyat Kolu

 

Kaynaklar:

  1. Wikipedia
  2. BBC Türkçe haberler