Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odaları; “Karanlığa Karşı; Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz – Emek Bizim Söz Bizim” başlığıyla yeni bir mücadele süreci başlattığını 1 Ekim 2021 günü bir basın toplantısı ile duyurdu.
İstanbul Tabip Odası (İTO) Sevinç Özgüner Toplantı Salonu’nda düzenlenen toplantıda TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve II. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten ile İTO Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip ve Yönetim Kurulu üyesi Dr. Osman Öztürk yer aldı. Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bartın, Batman, Bitlis, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir-Bilecik, Gaziantep-Kilis, Hatay, Isparta-Burdur, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Manisa, Mersin, Muğla, Ordu, Rize-Artvin, Samsun, Şanlıurfa, Tekirdağ, Uşak ve Van-Hakkâri tabip odalarının yöneticileri ise çevrimiçi olarak toplantıya katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını Prof. Dr. Pınar Saip yaptı. Sağlıkta dönüşüm politikalarının tıbbi etik ve deontolojik değerlerle bağdaşmayan bir noktaya geldiğini söyleyen Saip, TTB ve tabip odaları olarak “Biz varız, gerçekten zorlanıyoruz ve artık sorunlarımızı dile getireceğiz” demek için bu basın toplantısının düzenlendiğini belirtti.
Sağlık sistemi iflas ettirildi
Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı tarafından okunan basın açıklamasında özelleştirmeci ve piyasacı sağlık politikaları ile halkın sağlık hakkının önemli ölçüde elinden alındığı, devlet hastanelerinin yerini “şirketleştirilmiş” şehir hastanelerine bıraktığı, özel hastanelerin tekelleştirildiği, 15 milyona yakın yurttaşın güvencesizleştirildiği; sözün özü sağlık sisteminin iflas ettirildiği belirtildi.
Sağlık çalışanlarının haklarının her geçen yıl giderek daha da geriletildiği yetmezmiş gibi bir de pandemi yükünün bindirildiğini belirten Korur Fincancı, toplumda en fazla hastalanan ve hayatını kaybeden meslek grubunun sağlık çalışanları olduğuna dikkat çekti. Açıklamada performans sisteminden adaletsiz ek ödemelere, fazla mesailerden sık nöbetlere, mobbingden şiddete, tıp fakültelerine müdahalelerden idareci tavırlarına sağlık çalışanlarının pek çok konuda yaşadığı sorunları sıralandı.
İktidar tavrında ısrarcı olursa GöREV kaçınılmazdır
“Koronavirüs salgını, yalnızca hekimlere değil topluma da mevcut sağlık otoritesinin, toplum sağlığını korumak gibi bir derdi olmadığını bir kez daha göstermiştir” denilen basın açıklamasında; pandemi sürecinde eşitsizlik, işsizlik ve yoksulluğun derinleşmesi sonucu dört bir yandan “Geçinemiyoruz” seslerinin yükseldiğine dikkat çekildi. Açıklama şu sözlerle noktalandı:
“Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak hekimlerle, sağlık emekçileriyle, toplumla çalışma ortamlarında ve yaşam alanlarımızda buluşmalarla taleplerimizi dile getireceğiz. Sağlık Bakanı’nın talebimize yanıt vermemesi halinde illerden odalarımızla beraber taleplerimizi dile getireceğimiz bir yürüyüşle Ankara’da bir araya geleceğiz. İktidar bu vurdumduymaz ve sağlık emekçilerine düşman tutumunda ısrar ederse GöREV’in de kaçınılmaz olduğunu bilmelidir.
Emeğimiz sömürülmeden ve gelecek kaygısı olmadan, bilimsel ve etik ilkeler içinde, halk sağlığını önceleyen sağlık sisteminde hekimlik yapmak istiyoruz. Emek bizim söz bizim!”
***
TTB’nin 81 ilden 6178 hekim ile yaptığı anket sonuçları da basın açıklamasında paylaşıldı. Buna göre hekimlerin;
- %45’inin aylık geliri yetmiyor.
- %76’sı pandemi ek ödemesi almıyor.
- %90’ı performansa dayalı ek ödeme sisteminin adaletsiz olduğunu düşünüyor.
- %92’si geçtiğimiz sene TBMM’de kabul edilen, sağlıkta şiddet ile ilgili son yasal düzenlemenin etkili olmadığını düşünüyor.
- %84’ü daha önce hasta veya yakını tarafından sözel ve fiziksel şiddete uğradığını belirtiyor.
- %68’i çalışma şartlarının yoğunluğu nedeniyle hastalarıyla yeterli ve uygun şekilde ilgilenemediğini düşünüyor.
- %72’si çalışma ortamının pandemi koşullarına uygun olmadığını düşünüyor.
***
TTB’nin açıkladığı öncelikli ve acil talepler şöyle:
- Sağlıkta özelleştirmeci, piyasacı politikalar durdurulmalı, sağlık hizmetleri toplumcu bir anlayışla yeniden inşa edilmelidir.
- Güvencesiz, gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmeli, güvenceli çalışma esas olmalıdır.
- İşyerlerimiz alanın uzmanları ile görüşülerek güvenli, sağlıklı çalışma ortamları haline getirilmelidir.
- Haftalık çalışma sürelerimiz önerilerimiz çerçevesinde yeniden düzenlenmelidir.
- Temel ücretlerimiz TTB’nin görüş ve önerileri çerçevesinde belirlenmeli, emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir ödeme sağlanmalıdır.
- COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılmalıdır! Pandemi süresince çalıştığımız her yıl için derhal 120 gün fiili hizmet süresi zammı verilmelidir.