Ekim ayından beri Türkiye’nin pek çok ilinde hekim buluşmalarıyla sorunları ve taleplerimizi dile getirdiğimiz eylemlerin ardından bildiğiniz gibi Sağlık Bakanı bazı iyileştirmeler yapılacağını duyurmuş ancak hekimlerin dahi sadece bir kısmını kapsayan eşitsiz düzenleme sonra geri çekilmiş ve hükümet sessizliğe bürününce, 15 Aralık tarihinde Türkiye’nin dört bir yanında anlamlı bir katılımla yaptığımız G(ö)REV eylemi ve ardından mecliste grubu bulunsun bulunmasın tüm siyasi partilerin ziyareti, mecliste davetimize katılan muhalefet partilerinin hekim milletvekilleri ile basın açıklaması ardından bu sessizliği aşmak ve alanda yaşanan sorunları birlikte tartışmak üzere yedi günlük bir Beyaz Nöbet eylemi başlatmıştık.
Türk Tabipleri Birliği’nin Maltepe’deki binasında onlarca kurumun dayanışma için ziyaret ettiği, farklı illerden Tabip Odalarımızın katılımıyla, 26 Ocak 2022 günü başlattığımız nöbetimiz 4 Şubat’a kadar devam etti ve Meclis kapısı önünde bir basın açıklamasıyla nöbetlerimizi tamamladık. Nöbetlerimize başlarken dediğimiz gibi: “Biz bu mücadeleden vazgeçmeyiz. Biz zamanında ‘Bir yemin ettik ki, dönemem’ diyenleriz. Biz yeminlerinden dönmeyenleriz.” Her nöbet günümüz sağlık ortamında yaşanan sorunları tartıştığımız, çözüm önerileri geliştirdiğimiz söyleşilerle, Adana, Ankara, Aydın, Balıkesir, Batman, Bolu-Düzce, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Eskişehir-Bilecik, Gaziantep-Kilis, Hatay, Isparta-Burdur, İstanbul, İzmir, Kastamonu, Kocaeli, Kırıkkale, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Samsun, Şırnak, Tekirdağ, Van-Hakkâri Tabip Odalarının nöbete katılımları ve son gün onlara katılan diğer Odalarla, her gün onlarca emek ve meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri temsilcileri, hekim ve farklı sağlık alanlarından milletvekillerimizin katkılarıyla zenginleşti. Sanatçı buluşmaları kapsamında Ercan Kesal ile çevrimiçi olarak bir araya geldiğimiz söyleşide, “İçinden geçtiğimiz bu dönemlerin bizi yeni yollar bulma konusunda daha zenginleştirmesi, gerçeği söylemek konusunda ise daha cesaretlendirmesi gerektiğini düşünüyorum” sözü, meslek örgütü olarak eylemlerimizin de anlamına vurgu yapıyordu.
“Söz Asistan Hekimlerde” oturumumuzda; eğitim, ücret, nöbet sonrası izin, şiddet, mobbing ve angarya başlıklarında yaşadıkları sorunları geniş bir biçimde tartışırken, asistan hekimlerin örgütlenmesinin ve dayanışmasının önemi vurgulandı ve TTB Merkez Konseyi üyeleri de asistan hekimlerin yürüttüğü mücadelenin her zaman yanında olduklarını ifade etti.
“Söz Aile Hekimlerinde” oturumunda ceza yönetmeliği ve infaz komisyonlarına karşı yapılan eylemler, açlık sınırının altında kalan ücretler, özlük haklarının geriletilmesi, aile sağlığı merkezi binalarının yetersizliğine ek olarak baskının tırmandırılması, sağlık alanındaki çöküşün pandemi sürecinde daha da hızlandığı dile getirildi.
Beyaz Nöbetimizin renkli akşamlarından biri de TTB için yıllardır emek veren yol arkadaşlarımızın aktardığı anılarla zenginleşti, “Mücadele Geleneği Sürüyor: TTB Tarihinde Beyaz Eylemler” başlıklı söyleşide önceki dönem TTB Merkez Konseyi başkanları Dr. Selim Ölçer, Dr. Özen Aşut ve Dr. Eriş Bilaloğlu ile önceki dönem II. Başkanı ve Genel Sekreteri Dr. Metin Bakkalcı söz aldı.
Dr. Selim Ölçer, 12 Eylül askeri darbesinin ardından TTB’nin yeniden örgütlenme ve taleplerini toplumsallaştırma pratiklerini aktardı. Toplumsal meşruiyetin ve sokakta hakkını aramanın önemine vurgu yapan Ölçer, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının hakları için olduğu kadar halkın sağlık hakkı için de mücadele etmenin bu dönem büyük bir gereklilik olduğunu kaydetti. Dr. Özen Aşut da 1970’li yıllarda politik mücadelelerin yükseldiği koşullarda TTB’nin hem örgütlenmesindeki büyümeden hem de eylem süreçlerinden bahsetti. Dr. Eriş Bilaloğlu, 1990’lı ve 2000’li yıllardaki “Beyaz Eylem”lerin meslek örgütü/sendika ve hekim hakları/hasta hakları gibi tartışmaları da beraberinde getirdiğini hatırlattı. Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin yarattığı yıkıma karşı yürütülen mücadelede bir arada durmanın önemini vurguladı. Dr. Metin Bakkalcı da “Beyaz Eylem” kavramının 34 yıldır yıpranmadığına, aksine güçlendiğine dikkat çekti. İyi hekimlik değerlerine dayalı bir sağlık ortamını yaratma mücadelesinin ve eyleyen dilin hayatı dönüştürme anlamı taşıdığını dile getiren Bakkalcı, tüm bu “Beyaz Eylem” süreçlerinin ortak akılların ürünü olduğunun altını çizdi. Bakkalcı konuşmasını “Siz sadece hekimlik ortamının değil, bu ülkenin umudusunuz” diyerek sonlandırdı.
“Söz İş Yeri Hekimlerinde” oturumu ise hekimlerin mesleki bağımsızlıklarının sağlanması, çalışma haklarının güvence altına alınması, çalışma koşullarının düzeltilip denetlenmesi, ortak sağlık güvenlik birimlerinin işçi sağlığı alanını esir almasının önüne geçilmesi, COVID-19’un meslek hastalığı sayılması, işyeri hekimlerinin atamalarının TTB tarafından denetlenmesi taleplerinin ifade edildiği zengin bir tartışma ortamı oldu.
Nöbetlerimizde sanat hiç eksik olmadı. Bir nöbet akşamımız da dayanışmaya gelen Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu’nun müzik dinletisi ile noktalandı.
“Söz Akademinin” oturumuna da tıp fakültesi öğretim üyeliğinden üniversite rektörlüğüne, TTB yöneticiliğinden Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu yönetimine, Toplum ve Hekim editörlüğünden insan hakları mücadelesi özneliğine geniş bir yelpazede mücadelenin içinde yer alan akademisyen hekimler katıldı. Akademinin 12 Eylül askeri darbesi ve Yükseköğretim Kurulu’nun kurulması ile büyük darbe aldığının hatırlatıldığı oturumda, Türkiye’nin yönetilemez hale geldiği bu günlerde de akademinin büyük bir tahribat yaşadığı belirtildi. Özellikle tıp eğitiminin büyük bir piyasalaştırma ve niteliksizleştirme saldırısı altında olduğu vurgulanan oturumda, özgür bilim ve özerk üniversite mücadelesi için yapılması gerekenler sıralandı. Oturuma katılan bir tıp öğrencisinin “Tıp eğitimindeki niteliksizlik pandemi döneminde daha da derinleşti. Kaynaklar düzgün dağıtılmadı, uzaktan eğitimin yarattığı eksiklikler giderilmedi, tıp öğrencileri muhatap alınmadı. Mezun olmama 6 ay var, henüz bir doğum görmedim. Tıp eğitiminde durum içler acısı” sözleri ise dikkat çekti.
Son nöbet günümüzde “Söz Tabip Odalarının” idi. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bir yıkım getirdiğinin altı çizilen konuşmalarda, bu dönem sağlık çalışanlarının hakları ve halkın sağlık hakkı için yürütülen bir mücadelenin aynı zamanda sağlıkta bir yeniden inşa anlamına geldiği vurgulandı. Beyaz Nöbet kapsamında sahada yürütülen çalışmaların da aktarıldığı oturumda, “Emek Bizim, Söz Bizim” eylem sürecinin her yeni aşamasında mücadelenin ve dayanışmanın daha da büyüdüğü söylendi.
Biz hekimler için her nöbetimiz bir dayanışma pratiğidir. Uzun saatler, geceler boyunca her sağlığı bozan etkene karşı yürüttüğümüz mücadele dayanışmayla gerçekleşir, sorunlar el birliği ile aşılır. Her nöbetten biraz yorgun ama umutla çıkarız. Beyaz Nöbet günlerimiz de hastanelerde yaşadığımız bu dayanışmanın umudumuzu çoğaltan bir yansımasıydı.
Prof. Dr. Şebnem KORUR FİNCANCI
TTB Merkez Konseyi Başkanı