Enkaz – Serdar Koç

Kültür-Sanat

-I-
Enkaz altında kaldı gözlerimiz, ellerimiz, ayaklarımız…
Sonra… Enkaz altında kaldı sesimiz de
O kadar çok ki enkaz, her yanımız
Enkaz, enkaz, enkaz…
Enkaz altında kaldı herkes
Enkaz altında kaldı sevgilim
Sevgilim enkaz

Enkazdan biraz dışarı çıkınca/ Rüzgâr…
Her taraf kar/ kar, kar, kar,
Her taraf kar

-II-
-Borsanın tek derdi kâr-
Daha çok kâr/ kâr, kâr, kâr…
Her taraf kâr
Rezil rüsva etti bizi rant illeti kapkaç kapitalizmin
Hep kâr, hep kâr, hep kâr…

En kaz akıllar yönetiyor bizi, en kurnaz!
-kurnazlık ahlaksızlıktır, der bilge-
Hırsızlar, arsızlar/ çalıp çırpıyor, çalıp çarpıyor,
Çarpıp çırpıyor, çarpıp çalıyor,/ çırpıp çarpıyor,
Çırpıp çalıyor/ çalıp, çırpıp, çarpıp, tüyüyor

Oysa dışarısı som ayaz, yürekler buz
Soluğumuz donuyor soluğumuzdan,
Her yanımız kar, kar, kar

-III-
Ey karanlıklar tanrısı, ey dingir-hul,
Ey Sümer ata, ey kerpiç duvar,
Ey tahta kafes, ey tahta kafesteki kerpiç duvar,
-Ey kerpiç duvarı sarıp sarmalayan tahta kafes-
Ey tuğla duvar, ey çelik kafesteki tuğla duvar,
Ey soğuk beton, ıslak tuğla, ılık tahta,
Ilık tahta ve hızar…

(Ey demirsiz ve çimentosuz kof, çağdaş enkaz!

Yeni bir yüzeyel tabaka oluştu gezegende/ enkaz…
Yerden yukarıya doğru yükseliyor; Troposfer,
Stratosfer, -Ozonosfer-, Mezosfer, Termosfer, -İyonosfer-, Ekzosfer
Yerden aşağıya doğru çöküyor; Litosferden, Magmaya, Çekirdeğe değin,
Yerin yedi kat altı, -ey karanlıklar tanrısı, ey dingir hul-
Uygarlığımız, zelzeleden bir enkaz…

(Öyle büyük ki, yıkım, hasar tespiti imkânsız!

-IV-
Kulağına fısıldadığım sözcükleri aklında tutamadı sevgilim
-Uyanılmaz uykuların rüyasında-
O güzelim sözler kaybolup gitti, o güzelim şiir,
Sonsuza değin yitti// şiir hasarlı

Sana da bana da yazık, ömrümüz enkaz,
Enkaz altında kaldı sevgilim
Sevgilim enkaz// kalbim hasarlı

Doğrusu ya zaman zaman
Hissetmiyor da değildim
Senin umurunda olmadığımı
Senin umurunda değilim ah/ sanki
Benim hüsnü kuruntum bu aşk// ruhum hasarlı
-Rüyalarımız enkaz-

-V-
Ah bu bendeki bir türlü us’lanmayan enkaz akıl
Ah kalbimin üstünde kat be kat yükselen enkaz

Üç dakikada her şey yaşandı ve bitti
Konuşmak azap, sözcükler ağlaşıyor, sessizce,
Ömrümüz bitap, aşk yasak

Teninin cennetinden mahrumum şimdi
Teninin cennetinden yoksunum şimdi
Teninin cennetine hasretim şimdi

-VI-
İsmini yitirmiş cismimiz
Cismini yitirmiş ismimiz
İsmimiz cismimiz enkaz

Yıkılmış o devasa kütlesi aşkın
Aşkın o devasa kütlesi enkaz

Mutluluğu unuttu günlerimiz
Acıları anlamlandırma çabasında
Kaç bin yıllık yurdumuz enkaz

Ey benim kalbimin sevgilisi
Gül yüzlü gövdelerimiz enkaz

Rüyadan ölüme geçtik/ habersiz
Ölümdeki rüyaya belki (!)
Ah!/ bu ne büyük çetrefil (?)

Ah!
(Bu ne büyük enkaz…

-VII-
Göğün katları, yerin katları birbirine karıştı
Hercümerç oldu, enkazla örtüldü
(Bu enkazın karanlığından dayanışarak çıkacağız
Belki;
Belki de yok olup gideceğiz/ kaçınılmaz…

Enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor!
Hep beraber enkaz altındayız / kaz kaz kaz
Kaz akıllara rağmen kaz/ dokunulmaz,
Belki birkaç canlıya ulaşabiliriz

-Enkaz altında gezegenimiz-/ Ahraz
Sen büyük yıkımlardan arta kalansın ey ülkem!
-Sözcüklerdeki güzellik duygusuna ulaşma çabası-

(Gerçeğin enkazından, birbirimize dayanarak
Çıkabiliriz ancak/ direnebilirsek biraz…

-VIII-
Bu coğrafyada olmak/ ya da olmamak/ göz göre göre
Günlük ev düzenini yitirmiş milyonlarca insanımız
Kendi ülkelerinde mülteci/ ruhum kalbimle uzlaşmaz

Bir depremin sonrası ilk altı saat, ilk yirmi dört saat,
İlk yetmiş iki saat boş geçilmişse eğer; yazgımız infaz
-Ardı sıra boşa geçip gitmişse haftalar; öyle arlanmaz-
Ölümün kokusu yükselir her yandan, gün be gün…
Ölümün kokusu, ölümün kokusu, ölümün kokusu…

Sarar her yanı, nefesleri boğar ölümün o kesif kokusu
Boğar ha boğar, boğar ha boğar, boğar ha boğar…
Ölümün kokusu, ölümün kokusu, ölümün kokusu…
Bu ne demektir dostum, duyuyor, anlıyor musun az?

Enkazda ölmek mi daha zor, yaşamak mı, hangisi?
Ölenler mi yaşamın kefaretidir, yaşayanlar mı?
Hangisi/ bazen öyle şeyler yaşarsın ki, ölesin gelir
Hayat öldüresiye yük olur, ölmek yaşamaya yeğ gelir

Bazen ölürsün ama yaşama doymaz, doyamazsın
İnadına gelip seni bulur ölüm, üzerine üzerine gelir
Zelzele yetmez, kar basar enkazı, soluğun yetmez
Kocaman bir boşluk kalır geriye, donmuş enkazdan
-Gönüllü dayanışma dışında/ Resmen ölüme terk edilirsin-

-IX-
Ses veren yok… Yok/ ses alan yok/ yok, yok, yok…
Yardıma gelen yok/ yardım yok/ yok, yok, yok/ Yok…
Organizasyon yok; düzenbazlık, vurdumduymazlık…
Sorumsuzluk, vicdansızlık/ ki; ihanet boyutunda artık
Hırsızlık, yolsuzluk, arsızlık… (yönetememe hali/ Ki-

Haksız yere gelir bulur ölüm…/ Ezik, hipotermi, amputasyon…
Her şeyi unutmak istersin, ya da hiçbir şeyi unutmamak, hiç…
Ölüm kokan şehirlerden çekip gitmek istersin, bırakıp gitmek!
-Bin yıllık yurdundur burası, öyle kolayca kalkıp gidemezsin-

Daha ölülerimizi bile kaldıramadan, yeni rant hesabında iktidar, yine…
Akrep misali dönüp kendini zehirler kahrolası kibri muktedirin
-İktidarsız bir halka rağmen iktidar, suratı duvar, yüreği buz-
(Bildiğimiz her şey ne kadar da yüzeyel, ne kadar sığ…

-X-
Enkaz altında kaldı gözlerimiz, ellerimiz, ayaklarımız…
Sonra, enkaz altında kaldı sesimiz/ de…
Sustu. Her şey birden yaşandı ve bitti
-Duasız, tabutsuz, kefensiz-

Sözcükler üzgün, bitkin, bitap, -kifayetsiz-
Ne söyleyeceğini bilemiyor insan/ umarsız

Bağıra bağıra geldi ölüm/ asude değil…
Ağır ölümler değil hızlı ölümler özler olduk/ deprem karanlığında
Usul usul donarken uzuvlarımız ve kalbimiz/ ölümü özler olduk

Öyle hasarlı ki ruhlarımız, hasar tespiti imkânsız…

Zeyl;
(-Ki; ‘devrimci durum’, diyor ustalar;)
1.“ezilen sınıfların, egemen sınıfları istememesi”
1.(yönetilenlerin artık eskisi gibi yönetilmek istememesi)
2.“egemenlerin eski ilişkiler ile yaşayamaması”
2.(yönetenlerin artık eskisi gibi yönetemiyor olması)
3.“emekçi kitlelerin yüksek siyasi faaliyetleri/ ve devrimci eylemlere hazır oluşu”
3.(yönetilenlerin toplumsal bilinç ve örgütlenme seviyesinin denk gelmesi)

(Mart 2023, Ankara)
(Bulut Yazar Dergisi, Mayıs-Haziran 2023, Sayı: 24)