TTB ve SES Hatay Deprem Koordinasyon Merkezi’nde kadın sağlığı ile ilgili çalışmalar önceden planlanarak başlamadı. Mevcut revir ve saha çalışmaları devam ederken, kadın sağlığı ile ilgili özel bir çalışma yapma gerekliliği kendini göstermişti. Kadınların sağlığa erişimden, yaşadıkları zorluklara kadar özel gereksinimleri ve dezavantajları depremle birlikte katmerlenmişti.
İlk ve acil ihtiyaç, gebelerin doğum yapabileceği merkezlerin oluşturulması idi. Merkezde sağlam kalan tek hastane özel bir hastaneydi. Gönüllülerin desteği ile uzun süre bu hastanede acil şartlarda parasız doğum yapılabildi, bizler de hastaları buraya yönlendirdik.
Revirde özel bir alan açmadan sadece bir kutuya konulan pedler, ihtiyaç olmasına rağmen alınmıyordu. Sahada gözlemlerimiz ve başvuran kadınların şikayetleri ile birlikte kadın sağlığı ile ilgili özel bir alan yaratma gerekliliği açığa çıkmış oldu. Ayrı bir kadın sağlığı çadırı kuruldu. Kadınlara alan açıldıktan ve özel olarak sorulmaya başlandıktan sonra en sık tespit ettiğimiz sorunlardan biri vajinit ve idrar yolu enfeksiyonları idi. Bunun sebebi de hâlâ uygun koşullarda hijyenik tuvaletlerin olmayışı, kadınların güvenlik sorunu nedeni ile toplu tuvaletleri kullanamayışı idi. Kadınlar su tüketmediğini ifade ediyordu, bu da enfeksiyonu artıran bir etmendi. İç çamaşırı, ped temin edemiyorlar, çamaşırları yıkayamıyorlardı. Bu durum da kadınların ihtiyaç duyduğu ped, iç çamaşırı ve hijyen malzemesini sağlamak aynı zamanda önemli bir koruyucu kadın sağlığı çalışması anlamına geliyordu. Kadınların en çok sevindiği hijyen malzemesi ise dağıttığımız leğenler oldu. Hijyen sağlamanın çok zor olduğu koşullarda çamaşırları yıkayacak bir leğenin olması bite, uyuza karşı belki de en etkili yöntemdi.
Ancak süreç içinde malzemeye olan yakıcı ihtiyaç ve buna göre yapılan malzeme dağıtımı kadın sağlığı ile ilgili genel yaklaşımımızın önüne pratik bir engel olarak çıkıyordu. Bu, birimde çalışan arkadaşlarımızın da tükenmesine neden oluyordu. Zamanla malzeme dağıtım merkezi algısı oluşmaya başlamıştı. Uzun kuyruklar oluyor, kadınlar poliklinik kapısında bekler gibi bekliyordu. Böylece yeniden ve ihtiyaca göre bir değerlendirme yaptık.
Malzeme dağıtımını temel kadın ihtiyaçları ile sınırladık. Beklerken dinlenebilecekleri bir alan oluşturduk, malzeme dağıtmaya değil kadınlarla temas kurmaya odaklandık. Yaşadığı ortam, hijyen durumu, bulaşıcı hastalık riski, özel durumu değerlendirildi. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı ile ilgili bilgilendirme yapıldı. Cinsellikle ilgili açık ve rahat konuşabilecekleri bir ortamda korunma yöntemlerine erişimleri sağlandı. Kendilerini güvende hissedip hissetmedikleri konuşularak şiddet sorgulandı, bilgilendirme yapıldı. Kadınlara konuşabilecekleri alan ve zaman yaratıldı. Kartopu yöntemi ile kadınlar birbirlerine söyleyip gelmeye başladı. Birimin adını kendi aralarında “portakal rengi konteynır” olarak duyurmaları nedeniyle kadın sağlık birimine bu isim verildi. Psikososyal çalışmanın ilk adımları kadınlara alan açarak, konuşarak başladı.
Saha çalışmalarında kadın arkadaşlarımız kadınlarla görüşmeler yaptı. Korunma, cinsel sağlık, şiddet gibi konular görüşüldü. Bilgilendirici broşürler hazırlandı. Grup çalışmalarında genel kadın sağlığı ile ilgili konular konuşulurken aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeni ile yaşadıkları sorunlar dile getirildi, eşitsizliğin hayatlarına ve sağlıklarına etkileri konuşuldu. Bakım yükü, özel alanlarının olmayışı en sık ve en ortak sorundu. Kadınların kendilerine zaman ayırması, kendi bedenleri ile yeniden temas kurması çalışmaların en önemli yanıydı. Ayrıca psikososyal grup çalışmaları da yapıldı.
Deprem sonrası açığa çıkan “sağlık krizi” toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile birlikte bir “kadın sağlığı krizi” olarak da yaşandı. Temel ilkemiz kadın dayanışmasıydı. Sağlık emekçileri olarak hiyerarşik konumlarımızın önüne dayanışmayı koymaya çalıştık. Sağlık alanında beden ve sağlık politikalarını yeniden üretebileceğimizin de mümkün olduğunu gördük.
Dr. Mihriban Yıldırım
TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu