Sağlık Sistemi Çöktü: Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün

Başka Bir Sağlık Sistemi Başka Bir Hekimlik Ortamı Mücadele Programı 1 Şubat 2025 Cumartesi / Ankara / “Hukuk ve Etik Çatışınca” Paneli 1 Şubat 2025 Cumartesi / Ankara / “Başka Bir Sağlık Sistemi İçin Başka Bir Finansman Modeli Mümkün mü?” Paneli 2 Şubat 2025 Pazar / Ankara / “Özel Hastanede Hekim Olmak: İşçi mi, Patron […]

Devamı

Sağlıkta 3Ç: Çürüme, Çöküş, Çeteleşme

Sağlıkta Dönüşüm Programının ilk olarak duyurulduğu yıllarda, 2003 yılından başlayarak, bu programın çökmeye mahkum olduğunu birçok kez dile getirdik ve yazdık. 2025 yılına girdiğimiz bu günlerde, Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) artık çürüme, çöküş ve çeteleşme ile anılmaktadır. İronik olan, Yenidoğan Çetesi Skandalının yaşandığı sırada İstanbul İl Sağlık Müdürü olan yeni Sağlık Bakanının, basına verdiği demeçlerde “Dünyanın en iyi sağlık hizmetini sunduklarını” söyleyebilmesidir. 3Ç, yeni Bakanı gerçeklerden iyice koparmıştır, anlaşılan.

Devamı

Siz Hiç Derisi Yere Damlayan İnsan Gördünüz mü?

Bu cümle; adı “hayata dönüş” olarak konan operasyonda yaralanan bir mahpusun bir cümlesi. Günlük hayatta birbirimizle konuşurken böyle cümlelerle kurmuyor, kuramıyoruz.19-22 Aralık 2000’de yapılan ve F tipi cezaevlerine karşı 20 Ekim’den beri sürdürülen ölüm oruçlarını sona erdirmek amacıyla 20 cezaevine birden yapılan bir operasyondu “hayata dönüş”. “Hayata dönmek” gibi bir tanımlama; hücrelerde tecride uğramamak adına veya en insani koşullarda cezaevi yaşamlarını sürdürme adına yapılan, onaylansın ya da onaylanmasın, bu mücadeleyi kendi bedeni üzerinde sürdüren ve ölmeyi göze alan insanların devlet eliyle ölüme yollanması sürecinde çok ironik kalıyor.

Devamı

6 Şubat’ın İkinci Yılı Biterken Antakya

Şubat 2023 depremlerinin ikinci yıl dönümüne yaklaşırken kentsel iyilik hâline, insan ve insan dışı canlıların sağlığına, yaşam alanlarına ve doğaya özensizlik, aynı hoyratlıkla devam ediyor. Kentte gündelik yaşamı sürdürmeye dair eğitim, sağlığa erişim, ulaşım, güvenlik, elektrik ve temiz su ihtiyaçlarında sıklıkla görülen sorunlar çözülebilmiş değil, kentsel hizmetlerin tamamı hala eğreti bir biçimde ve büyük eksikliklerle devam ediyor. İkinci yıla çok az kaldı, işte 23 ay geçti bile o büyük yıkımın ardından. Telafisi mümkün olmayan, kaybettiğimiz canlarımızı bağrımıza bastık, Antakya ile hep birlikte iyileşeceğimiz umudunu hiç kaybetmeden, bu umuda ve birbirimizin yaralarına sarılarak yaşamayı öğrendik.

Devamı

Bir Asırlık Bir Hekim Çığlığı

Tarık Ziya Ekinci, 1925 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesinde doğdu. İstanbul Tıp Fakültesinden 1949 yılında mezun oldu. Doğduğu topraklarda okuma anlamında diğer çocuklardan daha şanslıydı. Ama bu şansını kendisi için kullanmaktan ziyade, okumayan çocukların olduğu memleketinde daha iyi bir yaşam kullanmak istiyordu. Cumhuriyetle yasal olarak mesleği için “doktor” kullanılmaya başlansa da halk arasında hekim ve resmi dairelerde “tabip” daha çok kullanıyordu. Adı ne olursa olsun o dönem için bireysel yaşamını daha rahat ettirecek bir mesleğe sahipti. Ama o bir hekim olarak kendi memleketinde yoksul halkıyla yaşamak ve onlara hekimlik yapmak istiyordu. 

Devamı

Gurbette Hekim Olmak/Göç Hikayeleri: Norveç’te Doktorluk Genelde Telefon Üzerinden Yapılıyor, Dolayısıyla Dil En Önemli Şeylerden Biri

Son yıllarda başta hekimler olmak üzere sağlık emekçileri Türkiye’den göç ediyor. Aslında onlar yaşanmaz hale gelen bir toplumsal düzenden kaçıyorlar. Hekimler onurlu, insani mesleki koşullar ve güvenli bir gelecek hayalleri ile ülkeyi terk ediyorlar. Tıp Dünyası’nda bundan sonra hekim göçü ile ilgili hikayelere yer vermek istiyoruz. Norveç’in Hammerfest şehrinde dahiliye bölümünde doktor olarak çalışan Bulut, “Çalıştığım Hammerfest, dünyanın en kuzeydeki kenti ve çevresindeki kasabalar oldukça uzak. Kışın yollar genelde ya kar ya da fırtına nedeniyle kapalı oluyor. Her hastanın telefonla tartışılması ve kabul edilirse acil servise bildirilmesi gerekiyor. Preklinik nöbette, ev doktorundan her zaman bir epikriz geliyor. Ayrıca telsiz iletişimi oldukça yaygın. Nöbette yanınızda nöbet telefonu, telsiz ve acil durum çağrısı (stansalarm) cihazı taşımanız gerekiyor. Dolayısıyla dil, en önemli şeylerden biri” diyor.

Devamı

Zihniyet Bu, Durum Bu; Sosyal İyilik Olmadan Psikolojik İyilik Mümkün mü?

(Lancet’te çıkan bir yazının düşündürdükleri) Demet Parlar “6 Şubat depremiyle 3 milyondan fazla kişinin Türkiye içinde yerinden olduğu tahmin ediliyor, bu insanlar sevdiklerini, evlerini, geçim kaynaklarını ve aidiyetlerini kaybettiler, kolektif kimliklerinin ve kültürel miraslarının temelleri hırpalandı.” (1) Hatay’da, 6 ve 20 Şubat depremleri sonrası barınma sorununun “hızla” çözülmesi gerektiği gerekçesiyle yaratılan ekolojik yıkım, ekokırıma* dönüşerek […]

Devamı

Hasta Mahpuslar ve Ceza İnfaz Ertelemeleri ile İlgili Bir Değerlendirme

TTB İnsan Hakları Kolu Cezaevleri ve geri gönderme merkezleri gibi özgürlüğünden alıkonulmuş kişilerin tutulduğu kurumlar; doğaları gereği kapatma-kapatılma, tecrit, yalnızlaştırılma gibi sorunları içinde barındıran kurumlardır. Bu kurumlarda; sağlık hizmet sunumu açısından da yaşanan zorluklar vardır. Ne yazık ki; sağlıklı olma halini; yeni infaz rejimi ile birlikte giderek yalnızlaşma ve tecride yol açan cezaevi tipleri mimarisinin […]

Devamı

İnterseks Bir İnsan Olmak: Bir Var Olma Mücadelesi

Söyleşi: Ayşe Uğurlu LGBTİ+ aktivisti Belgin Günay ile intersekslerin çocukluğunda maruz kaldığı cerrahi ve tıbbi girişimleri, sağlığa erişim hakkı ihlalleri, toplumda karşılaştıkları sorunlar ve spor karşılaşmalarında uğradıkları ayrımcı tutuma dair konuştuk. Kendi deneyimleri üzerinden intersekslerin yaşadıkları var olma mücadelelerini paylaşan Günay, interseksler üzerindeki toplumsal baskıları ve tıbbi süreçlerde yaşanan etik sorunları aktardı. İnterseks bir çocukluk […]

Devamı

Katliam Yasası Meşru Değildir! İnsan Hakları ve Doğa Hakları İkileminden Çıkmalıyız!

Nejla Kurul Derin ekoloji ile düşünmek ve eylemek Siyasal iktidar, katliam yasasını çıkarmak üzere hamlelerini birbiri ardına sıraladı ve yasayı TBMM’den geçirdi. Bu süreçte iktidar yürüttüğü propaganda ile kamuoyunu insan merkezci düşüncenin, çok da yatkın olduğu bir ikileme sürükledi. “Ne yani, zarar gören çocukların, kadınların, insanların hakları dururken sokak hayvanlarının haklarını mı savunacağız?” Siyasal iktidarın […]

Devamı